“Paylaşmak”

  • 18 Mayıs 2018 09:08
  • A+
    A-

“ Yola çıkınca her sabah, Bulutlara selam ver. Taşlara, kuşlara, Atlara, otlara, İnsanlara selam ver.  Sonra cebinden çıkarıp aynanı bir selamda kendine ver. Hatırın kalmasın el gün yanında bu dünyada sende varsın. Üleştir dostluğunu varlığa, bir kısmı senide sarsın.” Diyor ünlü hocamız Ü. Dökmen  Ancak insan gelişim süreçli bir varlık. 

Doğal yaşama halinden toplum düzenine geçiş, insanda birçok önemli değişiklikler yapmış ve o güne kadar yalnız kendini düşünün insan, başka ilkelere göre davranmak zorunda kalmıştır. İlk toplumsal  biçimleme, ortak mülkiyetten başka bir mülkiyet bilmez. Besini kim üretmiş, avı kim yakalamış olursa olsun, ürün tüm toplumca ortak olarak paylaşılır ve tüketilir. Ancak böylesi bir ortak paylaşım ve tüketimler hem tüm toplumun, hem de tek tek bireylerin varlıkları güvence altına alınır. 

Toplumsal gelişmelerin daha sonraki aşamalarında, üretim güçlerinin gelişmesiyle tarım ve hayvancılığın başlaması, madenciliğin günlük yaşama girmesi ile toplumsal paylaşım yerini, değiş tokuş ve ticari ilişkilere bırakmış ve daha sonra ilk Hammurabi yasaları ile ilişkiler yasal çerçevelerde düzenlenmeye başlanmıştır. 

"Paylaşmak"

Adler, doğuştan var olan bir “Toplumsal ilgi”den söz ederek insanın yalnız kendisine değil, başkalarına da yararlı olabilecek amaçlar geliştirme eğiliminde olan bir varlık olarak tanımlar. Bu düşünceden gidildiğinde geliştirilmeye çalışılan bu amaçları, diğer insanların faydasına sunacak bir araca ihtiyaç vardır ki bu araç paylaşma duygusudur. 

Duygular, insanın içinde oluşan bağımsız yaşantılar değil, dış dünya ile birlikte yaşarken insanın içinde oluşan olgulardır. Diğer duygular gibi, paylaşma duygusunun oluşması da, dış dünya ile ilişkilerimizde, iki esas faktörün gelişmesi ile mümkündür. Bunlar, SEVGİ ve İLETİŞİMDİR. 

Prof. Dr. Engin Geçtan “ İnsan Olmak” adlı kitabının bir bölümünde “ Kendimizi yaşayabildiğimiz ve beraberliklerimize bir şeyler katabildiğimiz her yerde sevgi vardır.” Demektedir. 

Kendimizi yaşayabilmek, her halde Leo Buscaglia’nın şu sözleri tamamlanabilir. “Kendi benliğinizin önemini anlayıp, kendinize sevgi ve saygı beslemeye öğrendiğiniz ve her şeyin sizden kaynaklandığını anladığınız  zaman, başka insanlara verebileceğiniz şeyler olabilirSahip olduğumuz tek varlık kendi varlığımızdır. Bu nedenle, kendimizi dünyanın en güzel, en sevecen, en ilginç ve en olağanüstü insanı yapmaya çalışmalıyız, çünkü neyimiz varsa yalnız onu verebiliriz. Elimizde yoksa veremeyiz. Aslında bu verme sorunu da değil, bir paylaşma olayıdır. Neyim varsa sizinle paylaşabilirim. Ve sonra tüm bildiklerimi gene bilirim, herkesi aynı derecede sevebilirim ve geriye aynı şekilde sevecek sevgim kalır. Her kişi ayrı ayrı kaynaklar havuzudur. Yani her bir ilişkide veren yalnız biz değiliz, bizde alma durumundayız. 

Bu haber ilgini çekebilir ->  İzmir’e çifte müjde

Paylaşmanın ikinci önemli noktası ise İLETİŞİMDİR. 

Çağdaş insan, teknolojinin evine getirdiği imkanlar ile yalnızlığı yaşıyor. Aynı binada, senelerce oturup birbirlerini tanımayan insanların var olduğu bir toplumda yaşıyoruz. Yada aynı işyerinde olup sabah biri birimizin yüzüne bakıp günaydın bile diyemiyoruz. Ve yine iletişimsizlik neticesinde, bir iki güzel söz, bir gülüş ile halledilebilecek bir çok problem mahkemelerde sonuçlanıyor. 

Yazımı Leo Buscaglia’nın kitabından aldığım bir masal ile sonlandıracağım. 

“ Küçük bir kız çocuğu, çimenlerin üzerinde yürürken bir kelebeğin, dikene takılıp kalmış olduğunu görür. Büyük bir özenle kelebeği kurtarır. Kelebek uçmaya başlar; sonra güzel ve iyi kalpli bir peri olarak geri döner. Küçük kıza “Bu iyiliğine karşılık bende sana en çok istediğini vermek istiyorum” der. Küçük kız bir an düşünür ve yanıtlar, “Mutlu olmayı istiyorum” Peri ona doğru eğilir ve kulağına bir şey fısıldar. Sonra gözden kaybolur.  

Kız büyür. Çevresindeki hiç kimse ondan daha mutlu değildir. Bu mutluluğun sırrını ona her sorduklarında gülümser ve “iyi bir perinin sözünü dinledim” der. 

Yaşlanınca, komşuları bu inanılmaz sırrın onunla birlikte öleceğinden korkarak, “ Lütfen şu sırrı bize de söyle” diye yalvarır, “Perinin sana söylediğini bize yinele derler. Sevimli yaşlı kadın, Peri çevremdeki her insanın ne denli güvencede imiş gibi görünse de, gene bana muhtaç olduğunu söylemişti. 

Atatürk’ün gençliğe armağan ettiği 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun. Dilerim ve isterim ki Atatürk’ü hem analım hem de anlayalım. Sevgiyle paylaştım. Gönlünüzce bir hafta sonu olsun. 

YAZARIN SON YAZILARI
Zümrüd-ü Anka Kuşu Gibi - 22 Mart 2020 13:39
ARİSTO HAKLI MI? - 20 Şubat 2020 15:05
Yapay Zeka 2020 Kongresi - 23 Aralık 2019 12:16
3. Sektörün Gücü - 17 Eylül 2019 18:58
İZMİR TANITIM VAKFI ve GELECEK - 11 Eylül 2019 14:56
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.