Bugünleri Bilinçli Farkındalık ile Aşacağız

  • 7 Nisan 2020 14:49

Bugünleri Bilinçli Farkındalık ile AşacağızIzdırap yaşamdaki olaylardan değil, onları değerlendirme biçimimizden ortaya çıkar”.

Epiktetos

 

İnsan dediğimiz kavrama bir bakalım.  Bilim tarafından tanımlanan “düşünen bir varlık”.  İnsana has bir şeydir düşünmek. İnsan Homo Sapiens Sapiens’tir. İnsan düşündüğünü düşünebilen tek varlık. Fikir yürüten paylaşan yazan, sosyal  vs. Teolojik anlamda “İnsanı eşrefi mahlukat “ İnsan yok olduğunda Dünya ‘ya hiç zarar verilmiyor. Üstelik zarar dışında bu dünyaya ne verebiliyor? İnsan fıtratı gereği bencil. Aciz doğuyor ve yaşadığı dünyada hayatta kalmayı aklına borçlu.

*********

İnsanlık tarihi iki büyük ihtiyacının mücadelesini vermiş.  Ve vermeye devam ediyor.

Birincisi Ait olmak ihtiyacı insan muhafazakâr bir canlıdır ve ait olmak ister.

Neden? Peki Korku duyarız. Canlılar âleminin en korkak canlılarında birisiyiz. Tek başına doğada hayatta kalma şansımız yok. Ve Tek başınayız hayatta. O yüzden topluluklar halinde yaşamaya ihtiyaç duyuyoruz.

Bilinmeyenlerden kaçmak istiyoruz. Yüzleşemiyoruz, soramıyoruz mesela yasak elmayı kim yedi diye? yada aynaya tarafsızca bakamıyoruz.

Diğeri ise Özgür olma ihtiyacı.

Varoluşcu Felsefenin önemli düşünürü, Jean Paul Sartre şöyle der Varoluşculuk adlı eserinde  “İnsan Özgür Olmaya Mecburdur.” ve  “İnsan bu dünyaya geldiği andan itibaren seçim yapmak ve karar almak ister. Aldığı kararların olumlu ya da olumsuz olduğunu görmek ister. Ait olma ile ilgili kurallar ne zaman bizim ihtiyacımızı baskılamaya başlar işte o zaman Aydınlanma hareketinin başladığını net görüyoruz.

*********

Antik Yunan Çağında Aydınlanmaya baktığımızda M.Ö. 5 YY. Yaygın bir metafizik inanca akılcılıkla karşı  çıkan  Sokrates’i görürüz. Tanrısal vesayetten insanları kurtarıp özgürlüğün dengesini sağladı. Sonunda idam edilmekten kurtulamadı.

Asya Aydınlanmasına baktığımızda ise Prens Sidartha Gautama  (Buddha) M.Ö. 563-483 Aydınlanmanın yolunu Güçten vaz geçip doğaya dönmekte buldu. Varını yoğunu bıraktı ve varoluşunu böyle anlamdırdı.

 Aydınlanmanın ilk kısmına baktığımızda Kilise ve baskılar insanların özgürlüklerini tekrar ellerinden almaya başladı.  Bu sefer de devreye Immanuel Kant  girdi. Aydınlanmayı “Kişinin kendi girdiği vesayetten kurtulması” olarak tanımladı.

En önemli etken bilim oldu. Gene zor olsa da özgürlük bu dengeyi sağlamayı başardı.

Ve üçüncü aydınlanma dönemindeyiz bugün bu sefer vesayet altındayız.

Vesayetin kaynağı “Para” ve “Bilim”  Bilim vesayetin kaynağı oldu. Peki nasıl?

Televizyonu açıyoruz bilim adına konuşan birçok insan var. Hepsi bilim adına konuşuyor ve hepsi biri birinden farklı. Ve hangisine inanacağımızı da bilemiyoruz.

Bu haber ilgini çekebilir ->  Bornova Belediye Başkan Adayı Cevdet Çayır: ‘’Hiçbir mahalleyi unutmadan, hiçbir vatandaşı ihmal etmeden yürüyoruz’’

Bugün en büyük yalanlar bilim adına söyleniyor. Bugün en büyük kıyımlar para uğruna yapılıyor.

Ve sonuçta  yapay zekaların vesayeti altındayız.

Doğaya hükmetmeyi öğrendik.  Yapay organlar yapıyoruz. Sınırsız bilgiye ulaşıyoruz ama bir çok şey eksik. Ve bir Virüse yeniliyorsun.

Yapay Zeka sizi sizden daha çok takip ediyor. Daha fazla tüket ve daha fazla üretim.

Bugün tüm kişisel veriler kayıt altında. Nabızdan, soluk sayısına, attığın adımdan, dolaştığın yere kadar her şeyi kaydeden bir sistemin içindeyiz. Hatta duygular bile kayıt altında.

Facebook size soruyor kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Hayatlarımız Yapay zekânın vesayeti altında, bilgisayarların ve cep telefonlarının sosyal medyanın vesayeti altındayız.

Aydınlanmanın en önemli iki unsuru Akıl ve Bilimi de kaptırmış durumdayız.

Yaşadığımız bu dönemin diğerlerinden en önemli farkı, toplumsal bir aydınlanmanın olacağı gözükmemekle birlikte bireyin kendi içinde yapması gereken bir aydınlanma olacak. Bunu şimdilerde uykudan uyanmada diyebiliriz.

Bu aydınlanmanın anahtarının Bilinçli Farkındalık (Mindfulness)  olacağını düşünüyorum.

Yaşadığınızın ne kadar farkındasınız? İçtiğiniz kahvenin aromasının ne kadar fark ediyorsun? Yediğiniz yemeğin lezzetinin ne kadar farkındasınız? Okul ev iş koşuşturmasında yaşadığınız deneyimlerin ne kadarını fark ederek yapıyorsunuz? Ne demek gelecek? İlkokuldaki çocuğunuzun üniversitesini planlıyorsunuz mesela. Modern hayat bizi gelecekte yaşamaya planlıyor

Hayat bazen size otomatik pilotta yaşıyormuş hissi vermiyor mu?  Otomatik pilotta yaşıyoruz. Dünya sağlık örgütü diyor ki! Mutsuzsunuz ve böyle giderse de 2023 de depresyonda olacaksınız.

Yaşadığımız modern hayatın bize yaptığı en büyük kötülük istekleri ve ihtiyaçları ayırt edememek.

Mutluluğu yakalamak için beklenti ve ihtiyaçları azaltacağız.

Bilinçli Farkındalık aslında beceri ve tutumdur.  Dikkatin bilinçli olarak ona yönlendirilmesidir.

Seküler bir uygulamadır. Otomatik pilottan çıkıp kontrolü ele almamızdır. Hayat karşı duruşunuzu güçlendirmektir. Hayata karşı güçlendirecek alternatifler sunar. Üçüncü vesayet döneminde özgürlüğümüzü nasıl tekrar elimize alacağız?

Her nefeste dünya ve dünyada bulunan her şey yenilenir. Adeta her an ölür ve tekrar dirilir.

Fakat biz, onu hiçbir değişiklik olmadan duruyor görürüz de bu yenilenmeden haberimiz bile olmaz.

Ömür ırmak gibi yeniden gelir, akar gider, yenisi gelir.

Fakat biz bu akışı kesintisiz olarak görürüz.

Aldığımız her nefes yeni bir hayattır aslında  farkında olalım.

Kendine karşı şefkatli diğer canlılara karşı merhametli yaşamınız olsun.

Sevgiyle Paylaştım.

YAZARIN SON YAZILARI
Zümrüd-ü Anka Kuşu Gibi - 22 Mart 2020 13:39
ARİSTO HAKLI MI? - 20 Şubat 2020 15:05
Yapay Zeka 2020 Kongresi - 23 Aralık 2019 12:16
3. Sektörün Gücü - 17 Eylül 2019 18:58
İZMİR TANITIM VAKFI ve GELECEK - 11 Eylül 2019 14:56
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 1 YORUM
  1. Tolga dedi ki:

    Kalemine sağlık. Yüreğimizden geçenlere tercüman olmuşsunuz…

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.