Bütün ülkenin kilitlendiği 31 MART seçimleri nihayet bitti ve milletin bu kadar gerildiği bu kadar kutuplaştığı, ülkenin gerçek gündeminden bu kadar koptuğu süreç sonlandı.

     Süreç sonlandı sonlanmasına ama, seçim sonuçları herkesi memnun etmediği aşikar.

Seçim sonuçlarının siyasi partileri memnun edip etmediği çok anlaşılır değil lakin ülke gerçeklerini göz önünde tutarak baktığımız da pek olumlu yönde iyileşmeler olduğu kesin.

     İktidar partisinin İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana gibi büyük şehirlerde seçimi kaybetmesi Sayın Tayyip Erdoğan üzerinde eminim ki ciddi bir etki oluşturacaktır.  Bu etki sayesinde de her söylemin vatandaş üzerinde karşılık görmediğini, Ayrıca bazı bakanların hakarete varan seçim propagandaları halk nezdinde iticiliği hat safhaya çıkardığını da düşünürsek, nefret dilinin insanları incittiğinin anlaşılacağını düşünüyorum.

     Şöyle bir hafıza yoklarsak,

• Mansur YAVAŞ sen zaten Makedonsun.

• Hanımefendi senin dokunulmazlığın yok içeri gireceksin az kaldı.

• Bay Kemal bak kafamı bozma bundan da dava açar tazminat alırım.

• Temel Bey teröristlerle işbirliğini çık açıkla

• Kenar ilçe başkanlarını aday yaptılar

• Bu adilere cevabı verecek misiniz?

• Öküzün trene baktığı gibi bakıyorlar

Bu söylemler halkı oy vermek için ikna etmeye değer sözler değilmiş bir kez daha anlaşıldı.

     İstanbul da Sayın Ekrem İmamoğlu’nun seçimi önde tamamlamasının en büyük dayanağı olan şey, Kırmadan dökmeden, bağırıp çağırmadan, hakaret etmeden, saygı göstererek anlatarak, anlayarak bir seçim kampanyası yürütmesi oldu.

     İstanbul seçimleri sonrası yapılan tüm itirazlara rağmen, 8 gün geçtiği halde, hala 15 bin oy farkla önde olan İmamoğlu’nun, kazandığını kabul etmek yerine, bu farkı kapatacak başka bulgular aramak, İktidar partisine hiçbir şey kazandırmayacak olduğu ortadadır. Bırakın kazandırmayı seçim güvenliğine gölge düşürmekten başka bir işe yaramayacaktır.

    Ayrıca İktidar partisinin kaybettiği seçimi zorla geri almaya çalıştığı baskı yaptığı inancını da güçlendirmektedir. Zira Muş ta ve bazı ilçelerde bir elin parmakları kadar az farkla seçimi kaybeden partilerin itirazlarını reddeden seçim kurulları, İstanbul’da bunca sayıma rağmen oy sayımına bıkmadan usanmadan devam etmesi akıllarda farklı sorular oluşturmaya katkı sağlamaktadır.

     Sayın Cumhurbaşkanına seçim analizleri ile alakalı doğru bilgi aktarılmadığı kanaatindeyim. Aksi halde 1994 yılından beri Türkiye siyasetinin merkezine oturmuş son 17 senedir Türkiye Cumhuriyetini yöneten, sistemini değiştiren Sn. Erdoğan bu zaman zarfında ilmek ilmek elde ettiği siyasi itibarını kolayca harcamaz.

     Bunca itham ve söylemden sonra İstanbul seçimlerinin yenilenmesine karar verildiğini düşünürsek, Halkın İradesine saygı duyulmaması düşüncesiyle İmamoğlu’nun çok daha büyük bir oy farkıyla seçimi alacağını düşünüyorum. Ayrıca bu durum Sn. Binali Yıldırım’ı da ciddi anlamda rencide ettiği aşikârdır. Sanki hak etmediği bir görevin zorla kendisine verilmeye çalışıldığı bir hava oluşturuldu.

      Velhasıl 31 MART seçimleri, sıradan bir mahalli idareler seçimi olmaktan çıkıp bir milat seçimi olmuş ve bugünden sonra siyasi yapıların eskisi gibi olmayacağının ipuçlarını da vermiştir.

     Seçim günü sandık başına giderek oy verirken, sağduyu ile memleket için en hayırlı sonuçların sandığa yansımasını temenni eden her yurttaş gibi, bende halkın hassasiyetinin önemsendiği, ortak akıl ile yönetilen, barış dilini kullanan, ayrıştırmayan, ötekileştirmeyen, İnsan haklarına, Hayvan haklarına, demokrasiye bağlı başkanların seçilmiş olduğu bir memleket hayaliyle oy verdim. Bir gün bu hayalimizin tam karşılık bulduğu günleri görmek umudu ile 31 MART seçimleri Ülkemize hayırlı olsun. Vesselam…

    İ[email protected]