Bu Millet Her Şeyin Üstesinden Gelir
Hain terör saldırısı sonrasında ülkemizde çok uzun süredir hasret kaldığımız “birlik” ortamı oluşmaya başladı. Tankların, F16ların, helikopterlerin, gözü dönmüş fetö terör örgütü üyelerinin kullandıkları silahlardan çıkan mermilerin yerine “Birlik ve Beraberlik tohumu” ekildi. Bunu hep birlikte korumalı, kollamalı ve yüceltmeliyiz.
Bu olayların sonunda esasında söylenecek çok şey var. Ancak bunları şimdi dile getirmenin ne zamanı ne de yeri. Ancak ülkemizin bu duruma gelmesinde en büyük payın yönetenler olduğu şüphesizdir. Kurum ve kuruluşların Organizasyon yapısı, İnsan kaynakları teknik alt yapılanması, insan kaynağının seçimi, görev tanımları, iş analizi, performans kriterleri ve değerlendirmesi, çalışanların çalışan bağlılığı gibi önemli konular yetkililerin şimdiden önem vermesi gerektiği konular arasında yer almaktadır. Ancak bilimsel yöntemlerle metodlarla birlikte aydınlık , mutlu, huzurlu , refah ve barış dolu yarınlara ulaşabilmemiz mümkündür.
Geminin dümeninde halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı ve hükümet var. Ülke yönetiminde olanlar başta olmak üzere, muhalefeti ile oy vereniyle vermeyeniyle 7 Ağustos İstanbul’da tüm Dünya’ya Emperyalizme karşı bir tek yürek tek ses oldular.
Avrupa ülkelerin Türkiye’ye karşı aldığı tavrını iyi değerlendirmek zorundayız. Avrupa’dan Halkımıza yaşanılanlar nedeniyle bir geçmiş olsun bile denilemediği açıktır. Tüm Türkiye’de 7’sinden 70’ine, çoluk çocuk meydanlarda “Hakimiyet Milletindir” “Demokrasi” pankartlarının altında toplanıldı sabaha kadar. 27 gündür aralıksız nöbet tutulurken meydanlarda gözlerimiz ülkemizde “eğitim”, “su”, “sağlık”, “aile şiddeti” vs konularında Kurumsal Sosyal Sorumluk projelerine imza atıp gazetelere ve bir çok mecraya reklam veren firma/kurum ve kuruluşu aradı. Neredeydiniz? Şimdi bu halk bunu sorgulamayacak mı sanıyorsunuz?
Bana göre şu unutulmamalıdır. Bu halk eğer birlik ve beraberlik içinde olursa siyasete yön, Avrupa’ya da demokrasi dersi verir.
Atatürk’ü 1933 yılında Fransa Başbakanı Herriot’u Çankaya Köşkünü ziyaret eder ve şöyle der, “Paşam size nasıl hayran olmayayım. Ben Fransa’da laik bir hükümet kurmuştum. Bu hükümeti Papa’nın Paris’teki temsilcisinin yardımı ile papazlar devirdi. Siz ise halifeyi kovdunuz ve gerçek anlamı ile laik bir devlet kurdunuz. Siz bu taassup içinde laikliği bu topluma nasıl kabul ettirdiniz?” Çünkü bu halk, 18 yaşındaki evladını askere gönderirken davul zurna ile gönderir. Bu millet “Vatanına” “Bayrağına” yürekten bağlıdır.
İşte yaşadığımız bugünlerde Atatürk’ü sarı saçlı mavi gözlü bir devdi şeklinde ezberletilen şekilciliği bırakıp, O’nun ilkelerini, uygarlık savaşı yolundaki önerilerini önemini, nedenlerini tartışarak, açıklayarak, benimseyerek, anlayarak, uygulayarak öğreteceğimiz sevdireceğimiz, uygulatacağımız bir hale getirebileceğimizi düşünme günleri olmalıdır.
Sevgiyle paylaştım.