Siyasetçinin sonradan farkına vardığı iki şey; Zaman ve Geçmişi.
Sorsanız en hızlı zaman kimin için geçer? Siyasetçi için derler. Bir bakmışsın beş yıl geçmiş, belediye başkanlığı sona ermiş.
Geçmişi her ne kadar unutulur görünse de bir gün önüne koyarlar. Kimin? Siyasetçinin.
Vekil, başkan elbette bir daha o pozisyona gelmek ister. Bunun için uğraşır.
Bazı dengeleri iyi yürütmesi gerekir. Parti içi dengeler ve elbette dış dengeler. Attığınız her adım, kullandığınız bir cümle döner dolaşır sizi bulur. Artı ve eksilerden oluşan iki defteriniz olur. Bazen bir yanlış tüm doğruları götürür.
İlla ki rakipleriniz sizi bekler, çetele tutar. Hatalarınızı bir bir not eder.
Öyle zamandayız ki; siz unutsanız da arama motorlarında sorguladığınızda şak diye karşınıza çıkar.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’le ilgili internette arama yaparak, en çok hangi konularda ve ne sıklıkla eleştirildiğini gördüm. Buradan biriyle ilgili analiz raporu almak mümkün.
Nerdeyse üç yılı tamamlamak üzere Tunç Başkan. Seferihisar’dan sessizce gelip, İzmir Büyükşehir’e level atlayan Soyer, burada da her ne kadar sessiz sessiz yürümek istese de pek öyle olmuyor. Kalan iki yılı nasıl değerlendirecek hep beraber göreceğiz.
Sonunda, tekrar Büyükşehir Belediye Başkanı olmak da var olamamak da.. Soyer’in adını Cumhurbaşkanlığı için bile telaffuz eden, hatta Hükümette Bakan olabileceğini de ileri süren var. Veya evine dönmek de olabilir.
Dedik ya, geçmiş peşini bırakmaz diye. İşte kısa bir araştırma ile Başkan Tunç Soyer’in önüne neler çıkabileceğini aşağıda sıraladık.
…
Üç yılın sorunu değil ama, şehiriçi trafik ve otopark problemi en çok vatandaşın dilinde..
Bu gidişle kentsel dönüşüm, hayalden öte geçemeyecek.
Ulaşım ve su zamları unutulacak gibi değil.
Altyapı yetersizliği yüzünden her aşırı yağmurda, çile bülbülüm çile.
Bu arada parti örgütünde konuşulan ve muhalefetin de diline doladığı, hatta medyanın da her şeye rağmen yazmak durumunda kaldığı konular var.
Örneğin, Kayseri’de önemli bir toplantı olur. Başkan yok. Örgütten genel merkeze kadar konuşulur.
Belediyeye örgütten ziyade dışarıdan isimler getirilir. Rahatsızlığa yolaçar. Kadrolarla çok sık oynanır, atamalar yapılır. Ayrı bir sıkıntı. Bir kişi, birkaç şirkette görev alır ama bazıları dışarıda kalır. Tepki toplar. Eşinin belediyede etkinliği eleştiri konusudur.
Çok sıkça yapılan yurtdışı seyahatleri hep tartışılır.
Sayıştay raporlarına kadar kayda geçen belediye şirketlerine bütçeden para aktarımı hemen her meclisin tartışma konusudur. En çok da İZBETON gündemdedir. Şirket zararları tam izah edilemez.
Buca metrosunu ihaleyi kazanan firma yerine başkasına vererek 529 milyon kamu zararı oluşturulduğunu söyleyen AK Partililer, hala bunun peşini bırakmaz.
Fuar Kültürpark alanının betonlaşacağını ileri sürenler var. Planlara karşı çıkılıyor.
Körfez kokusu ve Harmandalı çöp sorunu bu iki yılda da çözülmezse büyük gürültü kopar.
AK Parti’den ısrarla belediyenin üç yılda dört kat borçlandırıldığı iddiası gündeme getiriliyor.
Millet İttifakının İzmirli sözcüleri bile belediyeyi eleştirerek İzmir’in hayal edildiği kadar temiz bir kent olmadığını, dünyaya açılamadığını söylüyor.
Yurtdışında yaşayan ama belediye şirketinden maaş aldığı ileri sürülen bir üniversite hocası olduğu haberleri bulunuyor.
İstanbul’da bir vakfa İzmir’den yer verilmesi iddiası gündemden düşmüş değil.
İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu (İEKKK) Başkanı’nın İzmir’de yaşayan muhacirlere yönelik “İzmir’e en büyük ihanet mübadeleyle gelenlerdir. Bu kente mütemadiyen ihanet ediyorlar” ifadeleri büyük tepkiye yol açmış ama belediyeden para aldığı söylenen bu kişiye Soyer’in bir şey yapması hala konuşuluyor.
…
Biraz daha araştırsak belki daha neler var? Ne kadar çok olursa elbette sıkıntısı o kadar çok olur. İzmir’in hafızası bir yerlerde tutuluyor, bizden söylemesi.