Yandaş, candaş, havuz, kartel tartışmaları yapıladursun, ‘ Korsan Medya’ aldı başını gidiyor.
Biliyor musunuz? Reklam pastasının yüzde 85’i internet, yüzde 15 ‘in 3.5’i gazeteler, kalanı da televizyon ve radyolar paylalşıyor. Basın İlan Kurumu da olmasa gazeteler patır patır dökülecek.
Kim bu korsan medya? Gazete, radyo ve televizyonlar gibi iyi-kötü kurumsallaşmış, vergisini, kirasını ve diğer masraflarını ödeyen internet sitelerini demiyorum. Ama şu, Google var ya, tek imparator. Ve You Tube, Facebook, Instagram ve benzerlerini diyorum. İşte tam bunlar korsan medya. Hiçbir telif ücreti ödemezler. Yalan doğru bakmazlar. Ama her yerleri reklam dolu. Her biri dünyada milyar dolar bütçelere sahip. Bir de bu mecraları kullanan tekil kullanıcılar var. Adam hava durumu diye sayfa açıyor. Bizim insanımızda meteorolojiye girmiyor, buraları takip ediyor. Yüzbinlerce takipçi. Firmalar da buralara reklam veriyor. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Vergi yok, algı yok. Masraf yok. Bir kuruş telif de ödemeden gelsin paracıklar.
Sosyal Medya Yasası çıkacakmış. Hesabı bilinmeyenler araştırılacakmış. Hesabı bilinenlere kim bakacak? Maliye, SGK takip etmeyecek mi?
Medya kendi içinde kavga ededursun bakalım. Atı alan Üsküdar’ı geçiyor.

İZMİR AK PARTİ’DE DENENMİŞLER DENENİYOR

Her dönem üç beş belediye ve beş altı vekil dışında AK Parti, İzmir’de onca çalışmaların sonuçlarını tam istediği gibi alamıyor. Sosyal medyaya bakarsan, il ve ilçeler çok çalışıyor. Doğrudur da. Ama hep aynı metotlar.
Oysa, aynı sebepler aynı sonuçları doğuruyor. Karınca modelimiz aynı. Üye yapma tam gaz. Anlamış değilim ama bir küskünlere ziyaretler yapılıyor. Bunu kabul ediyorsanız ortada vahim bir durum var.
Siyaset üretilmiyor. Bilinen birkaç vekil belediyeleri eleştirir. Üç beş de meclis üyesi ses çıkarır. Nerede diğerleri? Adı üstünde yerelde muhalefetsiniz. Size yerel yönetimlerden, teşkilattan malzeme yağması lazım. Denetim Komisyonları raporları size bir yığın eleştiri konusu getirir.
Gerçi bana düşmez ama İstanbul, Ankara kaybedilmişken, gelin İzmir’de kazanın. Ama önce yöntem değiştirmek lazım.

CHP ÖRGÜTÜNÜ RAHAT BIRAKIN

Cumhuriyet Halk Partisi’nde bazı geleneklere ara verilince, örgütleri dizayn etmeye çalışanlar huzursuzluklara yol açıyorlar. Bir taraftan Ankara baskısı, diğer taraftan tombala adayların örgütleri tanınamaması; sıkıntıları gün gün büyütüyor. Bunun, dışa vuran örnekleri danışma kurullarında yaşanıyor. Belediye başkanları ile ilçe başkanlarının anlaşamadıkları açıkça görülüyor.

Neydi bu gelenek? Partiiçi demokrasi yani önseçim. Bunlar unutulunca milletvekili de, belediye başkanı da gücü kendinden biliyor. Oysa beş yıl geçince bir daha aday bile yapılmıyorlar. Ben örgütten çıkan iki isim biliyorum. Tacettin Bayır, Atilla Sertel. Önseçim geri gelmeli. Ve üyelerin katılımı ile olmalı.
Tabii ki örgüt işi. Bana düşmez ama, ben uyarmış olayım. İzmir’de CHP örgütünü rahat bırakın. Yoksa seçimde çalışacak partili bulamayacaksınız.