Bir süre ayrı kaldık. Yine buradayım. Öyle uzun uzun yazılar yok. Herkesin vakti kıymetli. Kısa ama çeşitli. Hayata dair ne varsa. Yorum size ait. Bu arada yazılmasını istediğiniz konular için köşem size açık. Hadi o zaman başlayalım.
—
İNCE-SOYER KAPIŞMASI NEREYE VARIR?
Muharrem İnce’nin ‘ Sen kim oluyorsun, afişlerimi toplatıyorsun?’ ile başlayan, Tunç Soyer’in de, ‘ Bu şehrin belediye başkanıyım. Sana kongre yaptığın salonu ben verdim.’ İle devam eden bu kapışmada, anlamadığım, afişlerin toplandığı alan kamusal da, kongrenin yapıldığı yer değil mi? Memleket Partisi’nin afişleri salon ve civarı serbestse, fuar önü niye yasak?
İnce’nin de belediyeye ait yeri niye kabul ettiğini anlamış değilim. Kongre yapacak başka yer mi yoktu?
Bakıyorum da; Soyer’le İnce’nin başlattığı bu kapışma CHP ile MP’nin il başkanlarına da sıçramış. MP’li Cüneyt Oğuz, ‘ Körfezdeki deniz de kokmuş, koltuktaki Deniz de’ çıkışı ile bu kavganın bitmeyeceği sinyalini verirken CHP’li Deniz Yücel’in de geri duracağını sanmıyorum.
Bu kazandan çok yemek çıkar daha..

DAĞ’LA KAYA’YA BÜYÜKŞEHİR GÖNDERMESİ
Gazeteci arkadaşım Özgür Coşkun köşesinde CHP Milletvekili Mahir Polat’ı kaynak göstererek AK Parti milletvekilleri Hamza Dağ ve Mahmut Atilla Kaya’nın İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını düşündüklerini yazmış.
Seçimlere 2,5 yıl kala söylemlerden hareketle iki vekilin aday olacağını ileri sürmekle biraz eleştiriler gölgelenmek istenmiş. Üslupla alakalandırarak varsayımda bulunmak ölçü ise, o zaman her siyasetçinin bir yerleri hedefleyerek eleştirdiğini söylemek gerekir. O zaman Polat nereyi hedefliyor?
Kaldı ki; üç dönem kuralına takılacak AK Partili bu iki vekilin, kendileri aday olma düşüncelerini ifade etmedikleri sürece, kehanette bulunacak halimiz yok.
Süleyman Demirel’in o meşhur; – Yukarıyı asılmazsan, aşağıyı kurtaramazsın.- söyleminden yola çıkacak olursak da, büyükşehir olmazsa, birine Buca, Karabağlar, diğerine de Bayraklı’ya razı olacaklar mı diyelim?
Günü geldiğinde çekilmek de bir erdemliktir.

TASARRUF GENELGESİNE Mİ TAKLIDI?
İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği Hasan Tahsin yarışmasında ödül alan arkadaşları tek tek kutluyorum.
Fakat bakıyorum da; her kategoride bir ödül verilmiş. Geçmişte, ikinci, üçüncü ve mansiyonlar olurdu. Yarışma tüzüğü değişmediyse..
Acaba, Cumhurbaşkanlığı’nın tasarruf genelgesine mi takıldı?