Tunç Soyer’in 115 sayfalık ifadesi!

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca, 1 Temmuz’da İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON’da taşeron şirketler eliyle “yolsuzluk” ve “usulsüzlük” yapıldığı iddiası üzerine soruşturma başlatılmıştı. Ve bu kapsamda Sayıştay raporu, mülkiye müfettişi raporu, bilirkişi raporlarına istinaden “ihaleye ve edimin ifasına fesat karıştırma” ve “nitelikli dolandırıcılık” suçlamasıyla 157 şüpheli hakkında gözaltı kararı verilmişti.
Eski İzBB Başkanı Tunç Soyer ve CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun da aralarında olduğu 137 kişi gözaltındaki işlemlerin sona ermesinin ardından adliyeye sevk edildi.
avaya ilişkin olarak Tunç Soyer ifadesinde, “Mal bayanım ortadadır. İkinci bir yazlık konutumda yoktur. Kısacası bu ciğer kediye sığmaz, mızrak çuvala sığmaz nitelikli ya da niteliksiz dolandırıcılık bu haneye sığmaz. Çocukluğumdan beri aldığım aile terbiyesi ile maddi ve manevi tokluk ve şükretmenin erdemleri ile büyüdüm. Hayatımı şehrime, memleketime, insanlara, doğaya adadım. Bu suçlama bütün bu hikâyeye yakışmaz. Bunu bana yakıştırmaya çalışmayın. Yazdığım kitabın ilk cümlesi derki bizi bilen bilir bilmeyene kendi gibi bilir. Mevlana’nın bu sözü ifademin son sözü olsun” ifadelerini kullandı.
Soyer İzmir’in deprem şehri olduğuna bu nedenle de kentte kentsel dönüşüm öncelik olduğuna belirterek, “Nitekim İzmir ilimizdeki 30 Ekim depreminin ardından 117 canımız kaybedilmiş ve binlerce bina ağır-orta-düşük hasarlı olmak üzere hasar görmüştür. Özellikle orta hasarlı binalar ile ilgili mevzuatımız çözüm sunmaktan uzaktır. Ağır hasarlı binalar ile ilgili devletimizin getirdiği çözümler olmasına rağmen orta hasarlı binalar ile ilgili bina sahibine ya yıkın ya da güçlendirerek oturun denmektedir. Dolayısı ile orta hasarlı binalar ile ilgili çözüm üretmek sorumluluğu vardır. Deprem sonra da K alanı olarak tarif edilen ve hasarlı binaların olduğu bölgelerde binalara yüzde 20 kat fazlası veren imar değişikliği Büyükşehir Belediye meclisine sunulmuş ve oy birliği ile imar artışı onaylanmıştır. Bu artış örnek verecek olursak 40 dairelik bir binanın 48 daire olarak yapılmasına imkan vermiştir. Yani mantık olarak ilave yapılacak olan 8 daire ile 40 dairenin maliyetinin karşılanması, vatandaşın cebinden müteahhitlere verilecek paranın en az seviyede çıkması hedeflenmiştir. Ancak müteahhitler eklenecek yüzde 20 oranını yeterli görmedikleri için kat maliklerinin çok daha ağır bedeller ödemesi durumu ile karşı karşıya kalmışlardır. Bu durumda vatandaşın daha düşük bedeller ile inşaat yapabilmesi için Kooperatifleşmeleri çözümünü ürettik. Bu durum kısaca vatandaşın kat malikliğinden feragat ederek arsa hissedarı olması sonucu doğurmuştur ve bu durumda Belediye Şirketi olan İZBETON’un nin tek tek kat malikleri ile yapamayacağı mütehaattlik hizmetleri anlaşmasını kooperatifle yapılabilmesi imkanını yaratmıştır. Yani bu durum İZBETON’un yüzde 1 gibi KDV oranından dolayı çok düşük bedelle vatandaşa çok düşük ücretlerde müteahhitlik hizmeti vermesinin önünü açmıştır. Bu modeli kullanarak Bayraklı ilçesinde onlarca apartman kooperatifleşerek İZBETON ile protokoller yapmış ve böylece çok düşük maliyetler ödeyerek vatandaşlar evlerine kavuşmuşlardır. İlk örnek ise Bayraklı depreminin sembol binalarından olan Dilber Apartmanında gerçekleştirilmiş ve bina tamamlandıktan sonra ismine Soyer Apartmanı verilerek vatandaşlar yeni evlerine taşınmışlardır” dedi.
Soyer, “Bu örnekten aldığımız cesaret ile İzmir ilinde 6 bölgede tıkanmış olan Kentsel Dönüşüm Projelerini hayata geçirebileceğimizi gördük” diyen Soyer, “Benim dönemimden öncede, benim dönemimde de kentsel dönüşüm ihaleleri için yaptığımız girişimler müteahhitlerin paylarını düşük görerek ihaleye katılmamaları şeklinde sürüncemede kalmıştır. Öncelikle bu durumu çözmek için İzmir ilindeki müteahhitleri defalarca toplantıya çağırarak ihalelere katılmaları konusunda teşvik etmeye gayret ettim. Ancak bu girişimlerim hep sonuçsuz kaldı. Nihayet Bayraklı bölgesinde uyguladığımız Halk Konut projelerinden ilham alarak ihalelere öncelikle İZBETON A.Ş.’ yi sokmaya ve bu şirket adına kurulacak kooperatiflerle inşaatları yapmasına karar verdik. İZBETON A.Ş.’ nin ihalelere katılması kararı İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinden de oy birliği ile karar alınarak geçmiştir. İZBETON A.Ş.’ nin katıldığı ihalelerden Örnekköy 3. Etap İZBETON A.Ş. üzerinde kalırken, Ege Mahallesindeki ihale İZBETON A.Ş. girmiş olmasına rağmen bir başka özel şirkete kalmıştır. Böylece Belediye Şirketinin kentsel dönüşüm ihalelerine girmesi şehirde bu ihalelere girmek konusunda nazlanan müteahhitleri harekete geçirmiştir”açıklamasını yaptı.
Şenol Aslanoğlu’nu 2023 yılında Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanı olduğunda tanıdığını söyleyen Soyer, “Kendisini tanıdığımdan beri aramızda herhangi bir ticari faaliyet söz konusu olmamıştır. Yalnızca parti ile ilgili meselelerden dolayı görüşürüz”diye konuştu.
Soyer, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından oy birliği ile alınan karar sonrası bahse konu yapı ve inşaat işleri İZBETON A.Ş.’ ye sözleşme ile verildiğine ifadesinde dikkat çekerek, “Sonrasında ise İZBETON A.Ş. tarafından kooperatiflere işin verilmesi hakkında benim dahil olmadığım bir konudur. Bu işlemleri İZBETON A.Ş. adına Genel Müdür olan Heval Savaş Kaya tarafından sözleşmeler dahilinde yapılmıştır. İZBETON A.Ş. tarafından Kooperatiflere yapılan devirde ise herhangi bir usulsüzlük olduğunu da düşünmüyorum” dedi.
Soyer, İlgili projeler kapsamında İZBETON A.Ş. tarafından kooperatiflere veya başkaca şirketlere sözleşme karşılığı verilecek işlemlerde dahili olmadığını bu işlemleri İZBETON A.Ş. yönetim kurulundan aldığı yetki dahilinde Genel Müdür Heval Savaş Kaya’nın takip ettiğini dile getirdi.
İfadesinin son kısmında Soyer, “parayla satın alınmayan tek şey zamandır” diyerek, “İnsanın kişisel hayatında yaşadığı zaman kaybı telafisi mümkün olmayan zararlar yaratabilir. Örneğin gidebileceğiniz bir sınavı kaçırmanız hayat boyu size bedel ödetebilir. Peki kişisel hayatta bu kadar önemli olan zaman kaybı kamu hayatına toplumsal hayata nasıl yansır. Türk hukuk mevzuatı kamusal alanda çalışan atanmış ya da seçilmişlerin yaratacakları zaman kaybı ile ilgili hukuki düzenlemeler konusunda yeterli değildir. Örneğin görevi ihmal, görevi kötüye kullanma gibi düzenlemeler dışındaki büyük eksiklikten söz ediyorum. Yıllardır açılan kentsel dönüşüm ihalelerine kimsenim katılmaması nedeni ile sürgit sonuçsuz kalan kentsel dönüşüm hedefi aynı yolu takip etseydim bugün benim ifademin alınmasını gerektirmeyecekti. Yani yaratacağım zaman kaybı Türk hukuk sistemi tarafından sorgulanmazdı. Oysaki yapılmayan kentsel dönüşüm olağan üstü büyük toplumsal kayıplara, can kayıplarına, mal kayıplarına yol açarak büyük kamusal zarar doğurabilirdi. Kısacası atanmış ya da seçilmiş kamu görevlilerinin görevlerini yeterince ifade etmemeleri nedeni ile sorgulanmamaları toplumsal olarak telafisi imkânsız kamu zararlarına yol açabilir” dedi.
Soyer, “Bu nedenle müteahhitlerin katılmaması sebebi ile sonuçsuz kalan kentsel dönüşüm ihalelerinin yaratacağı büyük kamu zararını öngördüğümden çare arayarak kooperatif modeli gibi bir uygulamayı yürürlüğe sokmaya karar verdik. Bu süreçte ilk adım Belediye Şirketi olan İZBETON A.Ş.’ nin ihaleye katılması idi. İkinci adım ise İzmir’ in kurumsal ticaret kurumlarını davet ederek yani İzmir Ticaret Odası, İZSİAD, ESİAD, EBSO gibi kurumların üyelerini davet ederek bu süreçte kooperatif üyesi olmaları ve kentsel dönüşüme katılmaya davet ettim. Uyguladığımız model dünyada örnek gösterilecek ve birçok yerde uygulanabilecek özellikler taşımaktadır. Ekonomik demokrasi olarak tarif edilen ve halkın toplu üretim gücü haline gelerek ekonomide ağırlığını koyması haline gelen bu model en güçlü enstrüman olarak kooperatifleri kullanır. Bu tarz uygulamayı yani kooperatifçiliği sadece kentsel dönüşüm ve tarımsal üretim alanında değil ulaşımda İZTAŞIT modeli ile geri dönüşümde çöp toplayıcılarının kooperatifleşmesiyle benzer adımları attık ve bu adımlar dünyaya ilham verecek Türkiye’nin tüm yerel yönetimlerinde uygulanabilecek modellerdir” açıklamasını yaptı.
Soyer ifadesinin son kısmında ise şunları söyledi:
Kedi ciğer hikayesini bilirsiniz. Vatandaş gider kasaptan 2,5 kilogram ciğer alır. Eve giderken bir şekilde ciğeri çaldırır. Şüphelendiği şahsa sorar ciğer nerede. O da az ilerideki kediyi gösterir ciğeri kedi yedi der. Adam kediyi tartar 2,5 kilogram gelir ve sorar kedi buradaysa ciğer nerede, ciğer buysa kedi nerede diye.
20 yıl önce EXPO 2015 adaylığı Genel Sekreterliği sırasında tek imza ile milyonlarca dolar harcama yaptım. Ardından 10 yıl Seferihisar Belediyesinde ve sonraki 5 yıl da İzmir Büyükşehir Belediyesinde milyarlarca liralık dev bütçeleri yönettim. Birçok bakanlıktan, birçok dev holdingden daha büyük paraları idare ettim. Halen Alsancak ya da Alaçatı Port ta değil Seferihisar’ın Ulamış köyünün 900 metre kırsalında 75 metre kare zemine oturan 2.5 katlı bir evde ikamet ediyorum. Mal bayanım ortadadır. İkinci bir yazlık konutumda yoktur. Kısacası bu ciğer kediye sığmaz, mızrak çuvala sığmaz nitelikli ya da niteliksiz dolandırıcılık bu haneye sığmaz. Çocukluğumdan beri aldığım aile terbiyesi ile maddi ve manevi tokluk ve şükretmenin erdemleri ile büyüdüm. Dünyayı anlamaya başladığım gençlik yıllarımdan itibaren sahip olmakla, olmak arasında ki farkı öğrendim ve sahip olmanın bitmek bilmez hırsına kapılmayıp Olmak’ın sonsuz erdemlerine kavuşma hedefi ile yaşadım. Hayatımı şehrime, memleketime, insanlara, doğaya adadım. Bu suçlama bütün bu hikâyeye yakışmaz. Bunu bana yakıştırmaya çalışmayın. Yazdığım kitabın ilk cümlesi derki bizi bilen bilir bilmeyene kendi gibi bilir. Mevlana’nın bu sözü ifademin son sözü olsun.