Sadakat bir tatlı masal imiş

  • 3 Ocak 2018 14:39
  • A+
    A-

Arada sırada dost meclislerinde sadakat kavramı ile ilgili konuşuluyor ancak bir fikir beyan etmekten kaçınıyorum çünkü ne kadar özenli cevap verirsem vereyim sadakat kavramı hakkındaki düşüncelerim toplumun kabul edebileceğinin ötesinde kalıyor biliyorum. Hatta fikirlerimin benim bile ötemde olduğu gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalacağımın da farkındayım. Ancak kendim de dâhil pek çok insanı rahatsız edeceğimi bilerek doğru olduğunu düşündüğüm bu yazıyı yazmaya başlamış bulunmaktayım. Tüm ergenlere ve ergen yaşayanlara armağanım olsun.

İşi kadına ve erkeğe indirgemeden önce insan hayvanının sadakati ile ilgili düşünmek lazımdır diye düşünüyorum. Bildiğiniz üzere gelişmiş omurgalı canlılarda tek eşlilik çok nadir görülen bir sosyal tercihtir. Üreme şekli eşeyli olan canlıların sağlıklı nesiller üretme amacına uygun olmayan tek eşlilik doğada da nadiren kendisine yer bulur. Zira sağlıklı nesiller ancak çevre ile uyumlu genlerin mayoz bölünme sırasında çeşitlenmesi ile oluşabilir. Bunun için pek çok farklı bireyin çiftleşmesi, kromozomlarını kaynaştırması gerekmektedir. İnsan hayvanı da gelişmiş bir omurgalı canlı olması hasebiyle tek eşlilik ile yakından uzaktan ilişkili değildir. Hatta tespitlerim o yönde ki ilkel atalarımız tek eşli olsaydı insan türü çoktan nesli tükenen türler arasına girmiş olurdu.

Doğanın insan türü için öngördüğü hayatta kalma stratejisi şu şekilde gibi geliyor bana….

Sadakat bir tatlı masal imiş

Doğa ile uyum sağlayacak, tüm temel ihtiyaçları tedarik edecek cins erkektir. Bu temel ihtiyaçların ne olduğu konusundaki kaynak kodunu kadından alacak ve harfiyen yerine getirecektir. Bu mutual ilişkide erkeğin harekete geçmesini tetikleyen arzu kadını dölleme arzusudur. Doğa kadını erkeğe, erkeği de kadına bambaşka noktalardan muhtaç kılmış, eşit olmayan, ancak denk iki güç odağı yaratmıştır. ( Eşit olmayan ama denkten kasıt sosyal bir eşitsizlik değildir… Yazının burasında yazan ayrımcılık yapmıyor yaradılışın fiziksel doğası bu… Ayrıca eşitsizliğin bir cinsin üstünlüğü olarak algılanması öğretilmiş bilgidir… Denklik ise asıl olması gerekendir…)

Kendisinden talepkâr olan erkeği, insanlığın hayatta kalması için ihtiyaç duyduğu kaynakları bir araya getirmek üzere kullanması gereken cins kadındır. Kadın döneminin şartlarına göre ihtiyaçlarını onun ve çocuğu için karşılayabilecek alfa erkekler için bir çeşit yapılacaklar listesi hazırlayarak erkek için aşılması zorunlu bir evrim duvarı şekillendirmekle yükümlüdür. Bunu kendisi ve çocuğu için yapıyor olduğu sanrısı evrenin sinsi planının harika bir parçasıdır. Buyurun yerseniz… Oysa yaptığı tek şey insan türünün devamını sağlayacak genetik mirasa yol açmaktır.

Bu iki türün beklentileri arz talep dengesi üzerinde şekillenir ve toplum bireylerinin iletişim yetenekleri ile dengelenir. Yani açmak gerekirse 300 kişilik elektriği olmayan bir köyde de bir alfa erkek ve evrim duvarları mevcuttur.

Aşk denilen seks örtüsü imkânlar dâhilinde aynı amaç için ortaya çıkar.

Tüm bu girizgâh olmadan kadının erkeği/erkeğin kadını neden aldattığının cevabına ulaşmak mümkün değildir. İçine duyguları katarak çamur ettiğiniz bu konuda doğru şekilde ilerlemek ancak bu temel kavramların üzerine basarak mümkün olabilir. Şimdi çok önemli olan ikinci katı inşa etmeye başlayabiliriz.

Madem insanlar tek eşli canlılar değildir öyleyse sadakat kavramı neden ortaya çıkmıştır?

Bazı gerçekler acıdır. Bu da onlardan…

İnsan türünde sadakat günümüz modern çağının ürettiği sanal bir davranış biçimidir. Çağımızın mülkiyet temelli ekonomisi devamlılığa ve kontrol edilebilir sosyal yapıya ihtiyaç duyduğundan, aile kavramını bir yandan kutsallaştırmaya bunu ayakta tutabilmek için de sadakat kavramını üretmeye, normalleştirmeye devam etmektedir. Yani sadakat insan hayvanının doğasında yoktur. Doğamıza sistem tarafından sonradan enjekte edilmiştir. Amaç da sürdürülebilir, kontrol edilebilir birey toplulukları yaratarak toplumun istikrarını sağlamaktır. (istikrar düzeni, düzen de hâlihazırda kurulu olan ekonomiyi ayakta tutacaktır.) Çoğunuz bana katılmayacaksınız eminim ama sosyal politikalar böyle demiyor maalesef…

Bu haber ilgini çekebilir ->  Başkan Sengel: “Ekonomiyi Yerelden güçlendiriyoruz”

Bu kısmı da anladığımıza göre artık asıl soruya cevap aramaya başlayabiliriz.

İnsanlar neden aldatır?

Önce “biz aldatmayız” deyip duran KADINLAR’dan başlayalım… Sanıldığının ve beyan edildiğinin aksine “kadın” sıklıkla aldatan bir hayvandır… Bu yokmuş gibi yapmakta sosyal toplumun ciddi örtülerinden biridir… Kadınlar neden aldatır sorusu maalesef, “erkekler neden aldatır?”dan daha uzun cevaplara gebe sorudur. Zira kadınlar, mesele bir kabahate kılıf uydurmak olduğunda ön plana sürecek bir sürü duygusal zırva uydurabilir, hatta bu zırvaları fark etmeyen erkekleri iş bu suçun müsebbibi bile ilan etmekten çekinmezler.

Burada her erkeğin başına gelmesi muhtemel temel aldatılma nedeni az çok ilgisizliktir. Çünkü ilgi kadınların afyonudur. Doğanın insan için şekillendirdiği hayatta kalma stratejisi kadın iktisadi teorilerle paralel olarak insan ihtiyaçlarının sınırsızlığında dilediğince istemeye eğilimlidir. Özellikle sağlıklı, üremeye müsait bir kadının temel bazı göstergelerine sahipse onun yumurtalarını döllemek isteyecek erkeklere aşılması zor duvarlar örmeye ve alfa erkeğini bu yolla aramaya çabalayacaktır. Ve tespit şu ki… Kadın bu duvarı yaklaştıkça yükselttiği için bir erkek hayvanının o duvarı geçmesi pek mümkün değildir. Yani kadının aldatma sebebi de kadın kadar karmakarışık ve illa ki “Sebeplidir”…

Sıra erkeklere gelince evrensel yanıtlar bir yana bu sorunun yerel cevabı “ TÜRK ERKEĞİ ALDATMAZDIR”… Dünya üzerinde en gizli eş aldatan erkek ve kadınların bu ülkede olduğuna inancım neredeyse sonsuzdur… Çünkü erkek aldatır yalan söyler kadın bilir bilmezden gelir bu ailenin sürmesinin temeli olarak devam eder… Erkek aldatıldığında fark edilirse bu kadar kolay devam etmez aile… Bir sürü sosyal sıkıntı ve şartlanma işi çorbaya çevirir elbette… Yalnız bu yaklaşım YEREL dir unutmayalım… Eloğlunun bu işlerde ki yaklaşımı bizim ki gibi kapalı toplumlardan daha farklıdır… Muhtemelen bir Fransız abla çocuklarım için evli kalıyorum cümlesini çok söylemiyordur…

Kadına bir sürü gerçek aldatma sebebi yazıyor olmama rağmen erkek için daha kısa ve daha az bilimsel birkaç şey zırvalıyayım… Aldatan erkekleri anlamak için “Hamamböceğini takip etmek gerekir”
Hamamböceği hızla bir istikamete doğru yol alırken, hiçbir engelle karşılaşmamasına rağmen aniden durur ve bambaşka bir yöne doğru koşmaya başlar. (Ben demedim denmişi vardı)
Bunun nedenini çözdün mü erkeklerin de neden aldattığını anladın demektir…

Buradan çıkarmamız gereken sonuç şudur ki insan her hayvan kadar varlığını sürdürmek konusunda tutkuludur. Ve bu tutku sadakat gibi sonradan eklenen engellerle durdurulamaz. İnsan türü kendisine rağmen sağlıklı nesiller üretmeye ve tüm kaynakları tüketene kadar çoğalmaya her başarılı canlı gibi devam edecektir.

Durum buyken kadın da erkekte sınırsız ihtiyaçlarının karşılanması yönündeki hayalî arzusunu tatmin etmediği sürece ki sistem bunun tatmin olmaması üzerine kurulmuştur, aldatmaya devam edecektir. Zaten doyuma ulaştığı yerde insan türünün gelişimi duracak, türümüzün sonu yaklaşmış olacaktır.

Sabah sabah üç kamyon laf ettim kim bilir aklınızda ne kalacak yine.

Uğur Gürsoy’un muhteşem karakteri Fırat’ın dediği gibi “azından mı öpmüş” süphanekem dinimiz amin işallaa…
Ve ayrıca dip not:
“KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ, BİR DİĞERİNİ ALDATMAYA. HERKES EN FAZLA KENDİSİNİ ALDATIR.”

Ayaklarımı yerden süpürecek biri çıkmadığı sürece uzun yazmaya devam edeceğim… Aşk kısa ve öz söyletir… Bunların hepsi çok düşünüp az âşık olmaktan… Ya da aşık olduğumuzu kabul edememekten… Sevmiyoruz kendimizi akışa bırakmayı neticesinde…
Saygılarımla…

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.