LİBYA İÇİN SEFERBERLİK
Cevabı netleşmemiş fakat çokça sorulan bir soru, neden Libya’ya asker gönderiyoruz?
Aslında ben de merak ediyorum. İpek yolu maskesi ile üretim devi Çin’i Avrupa’ya bağladık.
Enerji devi Rusya’yı kendi elimizle sıcak denizlere indirdik.
Yetmedi boru hatlarıyla Avrupa’ya bağladık.
Askeri güç ve teknoloji devi ABD’yi dibimize konuşlandırdık.
Adamlar 75 yıldır zaten içimizdeydi.
Tarihsel geçmişimiz olan ve ortak değerlere sahip yakın, orta uzak ne kadar devlet varsa aramızı bozduk.
Yüzümüzü çevirdiğimiz her yer dev görmüş cüce gibi tedirgin oluyor.
Uzlaştığımız A.B. bizden kaçacak yer arıyor.
Ve diğer onlarca dış olay.
İç gelişmeleri yazmak zaman israfı çünkü hepimiz yaşıyoruz.
Gerek bu saydığımız güçlerin direk müdahalesi gerekse taşeronları üzerinden çıkan sorunlara karşı sessiz sedasız reklamsız bir şeklide mevcut meşru Libya hükümeti ile bir anlaşma yaptık.
Peki bu çaktığımız kazığa eşeğimizi bağlayacakken neden bu kadar gücü karşımıza alıp asker gönderiyoruz?
Bir şeyi kazanmak için illaki bedel mi ödememiz lazım?
Yukarıda saydığım onlarca olay ve hatalarımıza rağmen hala anlamlandırılamayan bir şekilde risk almayı izah edeni duymadım.
Akdeniz bizim asla dışlanamayacağımız ve gücümüzün tescilli olduğu bir mecradır.
Ama burada yerleşik olan kadim devletlerde bizden az güçlü değil.
Öyleyse anlamı yitirtilmeye çalışılan “Yurtta Barış Dünyada Barış” sözünün ruhuna uygun pragmatizmi sergilemek çok zor değil.
Tüm bu hamleler bize gösterdi ki Türkiye bölgesel güç olmaktan çıkıyor.
Artık elimizde transit geçişlerin anahtarı var.
Belki yakın gelecekte tekrar finansın dağıtım merkezi olabiliriz.
Ama unutmayın bunca hattın üzerinden geçtiği bir köprü bu yükü asla taşımayacaktır.
Çünkü bu topraklarda kırık dökük tarifi olan Türklük kavramı en azından toplu göçlerle yok edileceğinden çok uluslu bir bayrağın köşesinde ay yıldızı ancak görebiliriz.
Peki ne olur?
Kendi dahlimizle olan bunca olaya karşı masa bu kadar dağılmışken bir beceri örneği gösterelim ve kartları yeniden dağıtalım.
Neden olmasın?