İYİ Parti’de tüzük kurultayı başladı
İYİ Parti, 3. olağanüstü kurultayda parti tüzüğündeki bazı maddelerde değişikliğe gidecek.
İYİ Parti kurulmasından bu yana geçen süreçte çok hızlı bir şekilde seçime hazırlanmış ve mecliste yerini almıştı. Aradan 1 yıl geçmeden yerel seçimlere giren İYİ Parti, tüzük değişikliğine giderek parti işleyişinde yaşanan sorunları ortadan kaldırmak ve daha verimli hale getirmek için tüzük değişikliğine gidiyor. Kadın kollarının kurulması, GİK üye sayısı, hazine yardımının teşkilatlara dağılımı, başkanlık divanı gibi konuların ele alacağı düşünülen kurultayda uygulamada doğan aksaklıklar giderilecek.
Öte yandan Tüzük Kurultayında İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar divan üyesi olarak seçildi.
3. madde geri çekildi
İYİ Parti tüzük kurultayında toplu çıkarmalar ile ilgili mevcut 3. madde için verilen değişiklik teklifi, uzun tartışmalar ve istişareler sonucunda geri çekildi. İlgili madde mevcut haliyle kaldı.
Parti tüzüğünün 3. maddesi şu şekildeydi;
“Birden fazla üye içerecek şekilde kayıt yenileme iptal silme veya benzeri adlar altında Parti üyeliğinden topluca çıkarma veya toplu olarak disipline sevk etme kararı Parti’nin hiçbir yetkili kurulu veya temsilcisi tarafından alınamaz.”
AKŞENER: İKTİDARIN TABLOYU DEĞİŞTİRMEK İÇİN BİR ÇABASI YOK
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin tüzük kurultayında konuştu. Akşener, “Ülkenin haline bakın: Belediyeler yağmalanmış. Bakanlıklar arpalık olmuş. Yargı, Çay bahçesi, Saray ise, karadelik gibi, ne varsa yutuyor. YSK adeta AK Parti seçim işleri başkanlığı. İktidar adeta sandık darbecisi. Ortağı da onun “hınk” deyicisi. Bir de damat var ki düşman başına. Bastığı yerde ot bitmiyor. Tablo ne yazık ki bu” dedi.
Akşener, İktidarın bu tabloyu değiştirmek için herhangi bir çabasının olmadığını belirtti.
Meral Akşener’in yaptığı konuşma şu şekilde:
“BU SALONDA TÜRKİYE VAR”
“Değerli İYİ Partili kardeşlerim, kıymetli misafirler, milletvekilleri, büyük kurultay delegeleri Sizleri sevgi ve muhabbetle selamlıyorum. Kurultayımızın partimiz ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. 31 Mart seçimleri göstermiş oldu ki: Türkiye’de çeyrek asırdır değişmeyeni değiştiren güç sizsiniz. Türkiye’ye nefes aldıran güç sizsiniz. Milletimize, “yapabiliriz” dedirten güç, sizsiniz. Bir kez daha güç kattınız, hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Bizleri bu günlere kavuşturan yüce Mevlama şükürler olsun. Bu salonda Türkiye var. Ülkemizin dört bir yanından gelmiş, iyi ve cesur insanlar var. Bu salonda, uçurumun kıyısına getirilmiş bir ülkenin umudu var. Biliyorsunuz, ekonomik sorunlarla boğuşur hale getirilen Türkiye, bir yandan da 6 Mayıs darbesinin yaralarıyla uğraşıyor.”
“TÜRK DEVLETİNİN CİDDİYETİ VE İTİBARI YERLE BİR EDİLMİŞTİR”
“Demokrasi geleneğimize vurulan darbe, Türkiye’de hukukun, adaletin yerle bir edildiğinin en önemli göstergesi. Türkiye, yeni bir çözüm saçmalığının başında, dış politikada ise oradan oraya savrulan ve artık bu iktidar tarafından yönetilemez bir ülke haline getirildi. Milletimiz çoluk çocuğunun geleceğinden endişe eder hale geldi. Bütün kurumlar çürütülmüş, cami açılışları bile Sayın Erdoğan’ın oy istediği, propaganda yaptığı yerler olmuştur. Hicap duyuyoruz. Türk devletinin ciddiyeti ve itibarı yerle bir edilmiştir. Üzülüyoruz. Emin olun ki, bu şartlarda size, siz iyi ve cesur insanlara, her zamankinden daha çok ihtiyaç var. İyi ki varsınız. İyi ki buradasınız”
“BOP’ÇU OLDULAR, AVRASYACI OLDULAR AMA BİR TÜRLÜ TÜRK OLAMADILAR”
Dış politikada altı ay önce Fırat’ın doğusuna girmekten bahsedilirken, bugün görüyoruz ki Akdeniz’in doğusu da elden gitmek üzere. Türkistan’ın doğusu ise iktidarın ve ortağının umurunda değil. Müslüman Uygur Türklerine “terörist” diyecek kadar kendini kaybeden dışişleri yetkilisi maalesef halen görevde. Zulme uğrayan Türk olduğunda, görmemek, duymamak, konuşmamak, iktidarın değişmeyen politikasıdır. BOPçu oldular. Avrusyacı oldular. Üstün cesaret madalyasıyla dolaştılar, Ama bir türlü Türk olamadılar. Türk milleti adına tekrar çağrıda bulunuyorum: Hükümet, Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı zulme sessiz kalmaktan bir an önce vazgeçmeli ve sesini yükseltmelidir. Buradan açıkça soruyorum; Kardeşlerimize zulmeden Çin’e, Osman Gazi’nin, Yavuz’un adını taşıyan köprüleri satabilmek için mi sessiz kalıyorsunuz?”
“İKTİDARIN TABLOYU DEĞİŞTİRME ÇABASI YOK”
“Ülkenin haline bakın: Belediyeler yağmalanmış. Bakanlıklar arpalık olmuş. Yargı, Çay bahçesi, Saray ise, karadelik gibi, ne varsa yutuyor. YSK adeta AK Parti seçim işleri başkanlığı İktidar adeta sandık darbecisi. Ortağı da onun “hınk” deyicisi. Bir de damat var ki düşman başına. Bastığı yerde ot bitmiyor. Tablo ne yazık ki bu. İktidarın bu tabloyu değiştirmek için herhangi bir çabası da yok. Sayın Erdoğan “bu kardeşinize yetkiyi verin, faizle dövizle nasıl uğraşılırmış görün” diyordu. Yetkiyi aldı. Ama faizle dövizle uğraşacağına, milletle uğraşıyor. Üç-beş oy fazla almak için millete “illet, zillet, terörist” deyip durdular. ”
“HANİ TÜRKİYE’NİN BEKA SORUNU VARDI?”
Hani Türkiye’nin beka sorunu vardı… Ne oldu beka sorununa Söyleyin; ne oldu? Ben söyleyeyim, ne oldu. 31 Mart’ta o kulak çekildi. Olan biten bu. Şimdi hepsi sevgi kelebeği pozu veriyor. Hatta Sayın Erdoğan’ın kalbi maşallah o kadar yumuşamış ki “hepimiz aynı gemideyiz” demeye başladı. Şimdi, gelelim şu gemi meselesine… Doğrudur, hepimiz aynı gemideyiz. Ama Kaptan Köşkü’nde -ki artık kaptan Sarayı oldu- siz oturuyorsunuz ve göz göre göre gemiyi batırıyorsunuz. Aynı gemideyiz diye sessiz mi kalalım? “Gemiyi ne güzel batırıyorsunuz” diyerek alkış mı tutalım? Doğrudur, hepimiz aynı gemideyiz. Ama biz, “bu gemi milleti selamete çıkaracak bir bandırma vapuru olsun” diyoruz. Biz, “Türkiye gemisi Nuh’un gemisi olsun, insanlığa umut olsun” istiyoruz. Bu yüzden de, bu gemiyi batırmanıza izin vermeyeceğiz.”
“YSK’NIN AÇIKLADIĞI ŞEY GEREKÇE DEĞİL DARBE BİLDİRİSİDİR”
“Bütün bu yumuşama söylemlerinin bir tek maksadı var: 6 Mayıs darbesini unutturmak istiyorlar. Biliyorsunuz, Sayın Erdoğan, darbeci Kenan Evren’in bile yapmadığı bir işi yaptı, sandığı tekmeledi. İstanbul seçimlerinin iptal edilmesi Erdoğan’ın millet iradesine karşı yaptığı bir sivil darbedir. YSK’nın gerekçeli kararı açıklandı. Minareyi çaldılar, kılıfı 250 sayfa. İspatlanmış, belgelenmiş bir tek çalma çırpma yok. Bir tarafta muhteremler adaletin üzerinde tepinirken, Diğer tarafta, ilginçtir; Sayın Erdoğan bu suçluluk psikolojisi ile olsa gerek, filozof kesildi. Adalet ile ilgili lügat parçalıyor… “Ülkedeki yasalar halkın bunalıp da semaya “ya rabbi “çığlığı yükselmesin diyedir” diyor. “Allah Devleti, iktidarı, gücü halk bunalıp göklere el açmasın diye vermiştir” diyor. Kendini devletin, iktidarın ve gücün sahibi sanan bu muhteremin psikolojisi çok ilginç. Olayı direkt Allah’a bağlayarak kendini de arada konumlandırıyor. Bu son derece sakat bir zihniyettir. İslam tarihi bu sakat zihniyetin örnekleriyle doludur. Ayrıca, Sayın Erdoğan’a hatırlatmak isterim: Türk devlet geleneğinde “Töre konuşunca Han susar” diye bir anlayış vardır. Töre nicedir konuşuyor da sen televizyonlardan bağıra bağıra törenin sesini kesmeye çalışıyorsun. Şunu açıkça ortaya koyalım: Darbenin gerekçesi olmaz. Darbe darbedir. YSK’nın açıkladığı şey gerekçeli karar değil darbe bildirisidir. Yüzlerce sayfa yazıp da söyleyemedikleri şey şudur: “Ne yapsaydık yani? Sn. Erdoğan talimat verdi, biz de mecburen iptal ettik…” Mesele bu kadar açık. Darbeye karşı alınacak tavır bellidir: Sonuna kadar milletin yanında ve demokrasi safında yer almak.”
“ALLAH BİZİ RÜZGAR GÜLÜ GİBİ DÖNMEKTEN KORUSUN”
“İYİ Parti de tam olarak bunu yapacak. İYİ Parti “hukuk – demokrasi – adalet” diyecek. İYİ Parti “iş – aş – hürriyet” diyecek. İYİ Parti “milli egemenlik” diyecek. İYİ Parti “önce millet, sadece millet” diyecek. İlkemiz ve çizgimiz budur. Buradan dönüş yoktur. Allah, bizi her rüzgârda ezilmekten korusun. Allah, bizi rüzgâr gülü gibi dönmekten korusun. Allah, bizi harmanın tozu gibi savrulmaktan korusun. Türkiye’de olan bitene baktığınızda “İyi ki kurmuşuz bu partiyi” diyorsunuz değil mi Savrulanlara bakın”
“ÇEYREK ASIRLIK KİBRİ SARSTINIZ”
“Milletin adamı olarak başladıkları yolu, milletin iradesine darbe yaptırarak bitirenlere bakın… “Bilge” olarak başladıkları yolu, yeni ihanet açılımlarına ortak olarak bitirenlere bakın… Bunlara baktıkça da kendinizle gurur duyun. Türk Milleti’nin en çok ihtiyaç duyduğu günde ayağa kalktınız ve çeyrek asırlık kibri sarstınız. Siz varsanız, umut var. Siz varsanız, milletin sesi var. Siz varsanız, herkes hesabını yeniden ve iyi yapmak zorunda. Bir kez daha, iyi ki varsınız.”
“ÖCALAN’IN AVUKATLARIYLA GÖRÜŞMESİ ÇÖZÜM SÜRECİNİN TEKRARIDIR”
“Bugün, milletimize bir kez daha “çözüm” adı altında tuzak kurulmaya çalışılmaktadır. İktidarın küçük ortağının, “Öcalan avukatlarıyla görüşsün” diyerek başlattığı bu süreç, çözüm sürecinin tekrarıdır. Terörist başının avukatlarıyla görüştürülmesi, bölücü örgütü yönetmesine izin vermek demektir. Yine takalar gidip geliyor. Yine hükümetin izni ile mektuplar okunuyor. 793 şehit vererek hendekten çıkardığımız devletimiz, yine bir çukura sürüklenmek isteniyor. Bu kirli süreç, Türk milletinin başına çuval geçirme girişimidir. İhanete karşı milli direnci kırma görevinin, kime verildiği de ortadadır. Türk milliyetçilerini, kirli oyunlara ortak etmek isteyenleri, buradan uyarıyorum: Türk milliyetçileri, yeni çözüm sürecinin “heyet-i nasıha”sı olmayacak. Türk milliyetçileri, bu ihanet sürecinin “akiller heyeti” olmayacak. Aylarca “beka, beka” diye gezdiler. “Terörü bitirdik, sadece 700 terörist kaldı” dediler. Şimdi neden pazarlığa oturduklarını, Türk milletine izah etmek zorundalar. Sn. Erdoğan ve ortağına soruyorum: Bu aziz milletle ne derdiniz var? Aç bıraktığınız, yoksulluğa mahkûm ettiğiniz, bu cefakâr milletle ne derdiniz var? “Muhtar bile olamaz” diyenlere inat sizi Cumhurbaşkanı yapan bu milletle ne derdiniz var? Ne derdiniz var da koşa koşa terörist başına gidiyorsunuz? Ne derdiniz var da, sandığı devirip teröristle pazarlık masası kuruyorsunuz? O masadan derhal kalkın. İhanet sürecine derhal son verin. Milli iradeye hak ettiği saygıyı gösterin”
“İYİ PARTİLİ İÇİN CUMHURİYET VE DEMOKRASİ, TEK KİŞİNİN ELİNE BIRAKILAMAYACAK KADAR DEĞERLİDİR”
Aramızda farklı siyasi parti geçmişine sahip olanlarımız var. Bir kısmımız için ise mensubu olduğumuz ilk siyasi parti İYİ Parti. Hepimiz daha iyi bir Türkiye’nin mümkün olduğuna inandığımız için bir aradayız. Bizi birleştiren ideallerimizde yaşattığımız huzurun resmidir. Bizi birleştiren, güçlü bir Türkiye’nin resmidir. Bizi birleştiren mutlu yüzlerle dolu ailelerin resmidir. Hepimiz, bu resmi gerçeğe dönüştürmek için İYİ Partiliyiz. İYİ Partili için hiç kimse milletten büyük değildir. İYİ Partili, adaletin herkes için olduğuna inanır. İYİ Partili için Cumhuriyet ve demokrasi, tek kişinin eline bırakılamayacak kadar değerlidir, o değeri taşıyacak olan da demokratik parlamenter sistemdir. İYİ Partili, ülkenin tüm kaynakları ırk, din, mezhep, dil, cinsiyet, politika ayrımı yapılmaksızın herkese eşit dağıtılması için çalışır.”
“İYİ Partili, her zaman güçsüz ve korunmaya muhtaç insanlarımızın yanındadır. İYİ Partili, insanın iyiliğini ve devletin güvenliğini önde tutmayan hiçbir plan ve projenin içinde yer almaz. İYİ Partili, ahlâki değerlere, bilimsel düşünceye bağlı, sorumluluk duygusuna sahiptir. İYİ Partili, inanç, ifade ve teşebbüs özgürlüğünü demokrasinin temel eğerleri olarak görür.”
“MİLLİYETÇİLİĞİN SONU YOKTUR”
“Çıktığımız bu yolda, daha yolun başındayız dedik. Yarın iktidara geldiğimizde, yine yolun başındayız diyeceğiz. Çünkü vatanını sevmenin sonu yoktur. Çünkü milliyetçiliğin sonu yoktur. Çünkü vatanını, milletini sevenler için yolun sonu yoktur. Biz İYİ Partililer her günümüzü “bugün geriye kalan hayatımın ilk günü” diyerek çalışacağız. Bize yorulmak yok. Bize geri dönmek yok. Güzel ülkemin en dar sokaklarında bile çocukların yüzünün güldüğünü göreceğiz. En ücra köyümüzde bile bacanın tüttüğünü göreceğiz. O bacası tüten evde dersini çalışan gençlerin, yetişip iş insanı olduklarını, doktor, mühendis olduklarını, sanatçı, bilim insanı olduklarını göreceğiz.”
“BİZ MAKAM MEVKİ İÇİN SİYASET YAPMADIK”
“Ankara’da hakkımı savunan hakimler var” diyen insanlarımızın yüzünde, devletlerine olan güveni göreceğiz. Geçim derdiyle başı önünde gezen emekliler değil, hayattan keyif alan emekliler göreceğiz. Türk markalarının, Türk lirasının itibar gördüğü bir dünya göreceğiz. Haksızlığa dur diyebilen, yabancı ülkelerin karşısında dik durabilen, onurlu bir Türk Devleti göreceğiz. Ve en önemlisi de… Mermer misali birbirine kenetlenmiş bir Türk milleti göreceğiz.”
“Biz makam mevki için siyaset yapmadık. Çok şükür ki, haram lokmaya tamah edecek kadar alçalmadık. Harama el uzatacak kadar Allah’ın yolundan sapmadık. Biz milletimizin elini tuttuk. Biz hakkı yenenin, ezilenin yanında durduk. Sizler de benim gibi bir seçim yaptınız. Çok zor şartlarda, çok onurlu bir seçim yaptınız: Siz, çocuğunuza haram para yerine, Gurur duyacakları bir isim bırakmayı tercih ettiniz. Siz, milletin omzuna basıp yükselmektense, Milleti omzunuzda taşımayı tercih ettiniz. Siz, vicdanınızı ezip geçmek yerine, Vicdanınızın sesini dinlediniz. Değerli İYİ Parti delegeleri, 31 Mart’ta görüldü ki, siyaset sahnesinde bir şey değişti ve her şey değişti. Siyaseti yeniden sivilleştirdik. Teraziyi yeniden millete verdik. Artık herkesi millet tartacak. Millete hizmet etmeden, kutuplaştırarak, kimlik siyaseti yaparak kazanma devri bitti. Milletimiz dara düştüğünde geldik ve kara bulutları dağıttık. Umut olduk. Bu, yılmadan yorulmadan ve en önemlisi de eğilmeden, korkmadan yola çıkanların, yani sizlerin eseridir.”
“31 MART’TA MUKTEDİRLERİN RAHATLARINI BOZDUK”
“Durmayacağız. Çalışmaya, koşmaya, kapı kapı dolaşmaya devam edeceğiz. 31 Mart’ta muktedirlerin rahatlarını bozduk. Artık sıra yönetmeye geldi. İYİ Parti olarak daha büyük, daha güçlü, daha iyi olmak zorundayız. İYİ Parti güçlü oldukça Türkiye güçlü olacak. İYİ Parti büyüdükçe, Türkiye büyüyecek. İYİ Parti ne kadar iyi olursa, Türkiye o kadar iyi olacak. Tarih bizi çağırıyor. Hedefimiz belli ve hedefimiz çok yakın: İyi parti iktidar olacak. Hukukun üstün olduğu, demokrasinin kesintisiz işlediği bir ülke kuracağız.İnsanlar hür ve tok olacak. Millet mutlu, devlet güçlü olacak. Hep birlikte iyi olacağız. Milli şairimiz rahmetli Niyazi Yıldırım Genç Osmanoğlu ‘nun dediği gibi Sen, Oğuz Ata’nın has milleti, sen! Sen, son Peygamberin has ümmeti. sen! O seni boğmadan, boğ zilleti sen! … Uyan! Ey Türk oğlu! Uyumak nene? Kalk, doğrul yerinden! Yürü, geç öne! Kongeremiz milletimize ve devletimize hayırlara vesile olsun. Hepinizi Allah’a emanet ediyorum.”