Engelli dostu İzmir göç alıyor!
GAZETE EGE \ SELCAN ŞERİFAKİ
İzmir Direnen Engelsiz Gençlik ve Spor Kurulu Kurucusu ve üyesi Metin Çınar, aynı zamanda İzmir’de engellilere hizmet eden ve bu iş için karşılık beklemeyen bir gönüllü. Kentte yıllardır engellilere yönelik yaptığı çalışmaların içinde olan ve engelliler hizmet adına ilkleri yapan ekibin içerisinde olmuş ve onlara hizmet etmek için elinden geleni yapmış bir isim.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Tunç Soyer’in engellilere karşı yaptığı duyarlı çalışmalarıyla tekrar İzmir’in hassasiyetinin ön plana çıktığı bu günlerde engellilerimiz ve onların sorunları üzerine GAZETE EGE’ye özel röoprtaj veren Çınar, 15 yıldır sahada tespit ettiği ve hala çözülemeyen sorunları üzerine konuştuk. Bilgi ve birikimiyle İzmirliye ve kentte yaşayan engellilere yönelik hizmetlerini gönüllülük esasıyla sürdüren Metin Çınar ile İstanbul seçimlerinde sürekli gündeme gelen kısıtlı seçmen sorunundan tutun İzmir özelinde bir çok problemi ve kent için, engellilerin sorunlarına çözüm olabilmek için kendisiyle keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Sizi Tanıyabilir miyiz?
2013 Engelsiz İzmir Yürütme Kurulu Üyesiydim. Konak Kent Konseyi Engelli Meclisinin Kurucu Üyeliği ve Başkanlığını yürüttüm. CHP Konak İlçede Engellilerden Sorumlu Başkan Yardımcılığı ve aynı zamanda gurur duyabileceğimiz Direnen Engelsiz Gençlik ve Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyeliği yaptım. Sosyal Sorumluluk içerisinde gönüllük esasıyla çalışmalarımızı yürütüyorum.
İstanbul’da biliyorsunuz, kısıtlı seçmen nedeniyle oyların tekrar sayılması gündeme geldi? Bu tür sorunların bir daha gündeme gelmemesi için neler yapılmalı?
Bizler Konak’ta Engelli Meclis Üyeliğine hazırlanırken bir çalışma yürüttük. Bu konuları 10 yıl öncesinden de öngörebildiğimiz için çalışmalar içerisinde engelli bireylerin bilgileri ne yazık ki, uluslararası sözleşmeler nedeniyle verilerin dağıtımı yapılamıyor. Ancak belli kurumlara yapılabiliyor. Bunlar ancak Sağlık Bakanlığı ve Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı bakılabilmektedir. Bizim kısıtlı seçmen konusunda sorunumuz ancak şu şekilde düzenlenebilir. Engelli kime göre engelli kime göre kısıtlı. Özellikle zihinsel engelliler şu anda gündemde daha öncede Yalova seçimlerinde seçimler iptal edilmişti. Biz bu kadar zengin bir ülke değiliz. Devamlı seçimler yenileniyor. Bunun çok basit bir çözümü var. Engelli olduğunuzun kabul olması için önce gidip hastaneden sağlık raporu alıyorsunuz. Sağlık Kurulu raporları içerisinde bu kısıtlılık belirtilir ise, malesef sağlık kurulu raporları çok farklı farklı illere göre değişiyor. Soruyorlar tekerlekli sandalye istiyor musun? Akülü sandalye istiyor musun? Evde bakım maaşı için mi müracaat ettin? Aslında bu sorular sorulmadan Sağlık Kurulu Raporlarının arka bölümünde vatandaşa sorulmadan heyet raporunda talepler belirtilmeli. Bütün bunlar engelli bunları bilmez. Bunu heyet hepsini kapsar, ilgi alanlarını işaretler. Engelli seçmen olabilir kısmı da raporlara ilave edilebilir. Bir insanın oy verip veremeyeceğini ne ailesi belirleyebilir, ne de YSK belirleyebilir. Ne de siyasi partiler karar verebilir. Bunu en iyi bile doktorlardır. Uzman doktorlarımız orada evet bu zihinsel engelli arkadaşımız ve seçmen olamaz ya da olabilir belirtir. Bunları da raporlarda paylaşılır. Bu ibareler Nüfus Müdürlüğü’ne verilerek seçmen kayıtlarına geçirilir. Her seferinde oy kullandı kullanmadı olayını kesin olarak çözülmüş olur. Kesin ve net çözüm budur.
Engellilerimiz bilgilerin dağıtımı ve erişilebilirlik sorunları da yaşıyorlar? Bunlar için çözüm önerileriniz nelerdir?
Yerel yönetimlere devlet görev verdi. Yerel yönetimlerin elinde engelli veri tabanı olmadığı için sağlıklı bir şekilde değil de kendisine ulaşan veya kendisininde ulaştığı engelliye hizmet ediyor. Bir projenin yapılabilmesi için örnek vereyim biz Boccia sporunu bulduk. Önceleri bu spor yapılamaz nereden bulacaksınız bu sporun ekipmanları denmişti. Alanda olmamızın verdiği güçle ve yerel yönetimlerinde verdiği destekle bu sporu yaydık tabana ve bugün binlerce sporcumuz var. Fakat bu sporun sağlıklı bir şekilde yapılması için devletin elinde bu bilgilerin olması lazım. O zaman nasıl hizmet edilecek engelliye. Engellilerin hakkını gasp etmiş oluyorsunuz. Bazı suistimaller oluşuyor. Bu bilgiler paylaşılmadığı için engellilerin hakkı gasp edilmiş oluyor. Kaymakamlığa gidiyor 2022 Maaşını tespit ettiriyor alıyor. Belediyeye gidiyor, Valilikten gidiyor, yardım alıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından alabiliyor. Devlet kime ne verdiğini bilmiyor. Bence bütün yetkiler yerel yönetimlere veriliyorsa, evde bakım olsun 2022 maaşları olsun, bunlar tek bir elde ilgili yerel yönetimlerden verilmesi lazım. Kaynakları yerel yönetimler alır, bilgiler yerel yönetimlere verilir. Yerel yönetimlerde görevler tam anlamıyla çizilmesi gerekir diye düşünüyorum.Bilgi olmadan fikir sahibi olunamaz ve de hizmet götürülemez. Bunu en iyi tespit eden doktorlardır.
Aile itiraz ederlerse sulh mahkemesine gidip şu anda olduğu gibi çalışmalar da o şekilde yapılmalıdır.
Bu yasalar neye göre hazırlanıyor? Sorunlar neden çözülemiyor?
Avrupa’da 12.4 deniliyor engelli oranı ama bizim ülkemize 12’nin üzerinde çok fazla yüzde 20 civarında. Bunun nedenleri akraba evlilikleri, PKK illetinden dolayı gazilerimiz oluyor,yanlış tedavilerden engelli oranı oluşuyor. özellikle İzmir’de Türkiye’deki birçok engelli daha rahat yaşamak için İzmir’e göç ediyor. Burada engellilerin yaşama alanlarından en güzel şehir. Fakat bu yapılanlar yeterli mi? Asla değil. Biz bütün kanunlarımızı Avrupa’dan alıyoruz ama engelli derneklerden çalıştay oluşturur devlet, bu çalıştayın sonucunda bildiri çıkar. Bununda paylaşılması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ‘Benim ülkemin konjektürü budur, ben bu konuda bu çalışmaları yapıyorum. Konumumuz aynı değil” denilebilir. Her ülke kendi koşullarına göre yapılmalı. Ve bu konuda veri paylaşımlarını kendi ülkemiz çerçevesindeki düzenlemeler getirmemiz gerektiğine inanıyorum.
İzmir engelli dostu kent diyoruz. İzmir’de bu anlamda nelerde iyiyiz? Neler de kötüyüz?
Engelliler İzmir’de Türkiye ortalamasından daha rahat bir şehir. Kanunlar var. 5378 sayılı kanun var. Kamu ve Belediye kurumlarına görevlisiniz diyor. Kaldırım çalışmalar, otobüslerde, dolmuşlarda kolay ulaşım yapmak gibi görevleriniz olduğunu söylüyor. Biz İzmir’de birçok kaldırım çalışmalar İnönü Caddesi’nden başlayalım. Bu yolda yanlışlar olduğunu geçmişte hep belirttik. Bazı bürokrat arkadaşlarımız eksikleri görememiştir. Tunç Soyer başkanımız başta olmak üzere Abdül Batur ve bütün belediye başkanlarımız çok iyi niyetli. Artı çalışma yapacaklarını belirttiler. Bu çalışmalar neler olmalı? Başta kaldırım çalışması,kaldırımı projeyi çizenden denetleyene kadar bu kanuna göre, kaldırımı yolu denetledim deyip, kaşesini ve imzasını vuracak. İhale çıkaran bunu yapacak, ihaleyi alan firma buna dikkat edecek. Denetleyen de kaşeyi vuracak ki,nerede hata yapıldıysa eksik kaldıysa bu çalışmalardaki kamu zararının o kişilerden alınması gerektiğine inanıyorum. Bunlar yapılmazsa engellilere yapılmak istenenler ne yazık ki sözde kalır. Sayın Tunç Soyer, bisiklet kullanıyor. Sorunları görecektir. Tüm çeperleri görebilmesi imkansız. En basiti İzmir’de Engelli Merkezi’nden çıkın sahil şeridinde rampalar malesef ki yüzde 25 eğimli. Normalde yüzde 6 eğim olması lazım. Biz İzmir’de TSE standartlarına uyulması yeterli olacaktır. PTT ve Türk Telekom gelişi güzel cihazlarını koyuyor. Engelliler kaldırımda yürüyemiyor. Kaldırımlara ağaçlar dikiliyor engellinin yolunu kapatmış oluyorsunuz. Bunlar bilinçli yapılmazsa bu sorunlar devam eder. İzmir’de engellilerin en rahat yaşadığı yer ama neden daha rahat olmasın. Sürekli kaldırım yıkıp yapmak yerine bir kez şunu yapalım. Kaldırımda gidemiyor engellilerimiz. Kaldırıma güvenemiyor ki engelli ben bu kaldırım sonunda inerim. Ya rampa bozuk, ya da rampanın önüne araç park edilmiş, ya da başka bir materyal koyulmuş. O nedenle tek başına ya da yardımsız dışarı çıkamıyorlar.
Bu sorunları çözmek için bir projeniz var mı?
Cezalarla da caydırıcı olmak lazım. Engelli rampaları kapatılıyor. Bunlar içinde bir projemiz var. Engelli rampalarının önüne de duba koyup, engelli rampası olduğuna dair ibare koyulmalı. Çünkü büyükşehirler de insanların kafası dalgın oluyor. Kötü niyetli değil ama engellilerin rampasını kapatıyor. Bu işaret olursa algı yaratılır. 2.si ise, sürücü eğitimlerinde bunların üstüne basılması gerekir. Cezalarımızın da caydırıcı olması, trafik polislerimizin de etkin denetim yapması lazım. Hem yerel yönetimler hem halkımıza bu konuda çok şey düşüyor. Engelli dostu STK’lar ve kent konseyleri ve yerel yönetimlerin etkin çalışmalarıyla yerel yönetimler rahat ediyor.
İzmir’e hatta Türkiye’ye engellilerin oynadığı Boccia sporunu getiren ekipten bir tanesisiniz. Bunun hikayesini sizden alabilir miyiz?
Ben kendi adıma söyleyim çocuklarıma bir onur madalyası olarak bırakacağım bu sporu. Şöyle ki,2010 yıllarında tekerlekli sandalye milli takım antrönörü meleğimiz Dianna Fower Amerikalı bir bayan. Bu oyunu görüyor ve sonra İzmir’de tekerlekli sandalya serisinde milli gururumuz, olimpik gururumuz Büşra’yı çalıştırdığı dönemlerde Boccia’yı bize tanıtmaya çalıştı. İşte birkaç rampa ile 2 engelli gencimizle Buca’da sporu tanıştırmaya çalışıyordu. Engellilere hizmet etmek öyle bir şey ki; bir bireyin tek başına yapabileceği bir şey değil. Takımdaşlık olması gerekir. Bu takımda Uğur Yelekli, Funda Doğankapıkuran, Kemal Koç,üniversite öğrencileri ve basın emekçilerinde içinde olduğu güzel bir takım olmuştuk. Aynı zamanda Konak Kent Konseyi Engelli Meclisi’nde çalıştığımız dönemde bize Fower anlattı ve biz o sporu aldık. Şanslı olduğumuz bir dönemdi ve birkaç yıl içerisinde sporcularımız tarafından spor benimsendi. 2013 yılında Engelsiz İzmir Projesi Uluslararası düzeyde yapılıyordu. Biz Boccia’yı Engelsiz İzmir Kongresi gündeminin içine aldık. Celal Atik Sporu’nun merdivenlerinin altında 5-6 sporcu ile başladığımız spor başta Balçova Belediye Başkanımız Mehmet Ali Çalkaya’nın da destekleriyle bu sporu İzmir’den aldığımız güç ile Türkiye’ye yayıldı. Diğer illere de hayırseverlerimiz ile Türkiye’deki aldığımız malzemeleri rampası ve başlıklarını üreterek bir esnafımız Halil Kaya üretti ve hibe etti. Malzemelerin üretimini sağladıktan sonra da İzmir’de sporcuları davet ettik, bu sporun yayılmasını sağladık. İnsanlar o dönem nedir bu spor diyerek İzmir’e geldi? Oradaki çalışmaları da görüp, destek vererek,Boccia’nın tanımını yaptık. Merdiven altında başladığımız bu sporu önce belediyelerimizin desteği ile 100’e yakın sporcuya ulaştık. Onları eğittik ve kendi ilçelerinde bu sporun yayılmasını sağladılar. Ardından da İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde Kültür ve Spor Daire Başkanı Murat Özel ve Spor Kulüp Müdürü Adalet Okkan destekleriyle bu branş büyükşehirde açıldı. Branş açıldıktan sonra Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu’nda 16. branş olarak açılmasına da vesile olduk. Böylelikle bu sporun Türkiye’de yayılmasına ve sevilmesine vesile olduk.