Büyükşehir davası kitap oldu
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik 2011 yılında gerçekleştirilen operasyonlar ve beraatla sonuçlanan 6 yıllık dava süreci “Kumpas” adlı kitapta toplandı. O dönem 397 yılla yargılanan Başkan Aziz Kocaoğlu, “Tarihe bir not düştük. Bu yayın, belediye başkanlarının başucu kitabı olacak” dedi.
2 Mayıs ve 22 Kasım 2011 tarihlerinde İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik olarak gerçekleştirilen operasyonlar, gözaltı süreçleri, tutuklamak, yıllar süren duruşmalar ve 6 yılın sonunda gelen beraat kararı, tarihe “not düşmek” amacıyla kitaplaştırıldı. Uzun süre sonra bir “FETÖ kumpası” olduğu anlaşılan ve bu operasyonları başlatan, yürüten, sorgulamaları yapan, gözaltı ve tutuklama kararlarını verenlerin büyük bölümünün FETÖ soruşturması kapsamında yargılanıp hüküm giydiği dava sürecinin anlatıldığı kitabın en önemli bölümleri, savcılı k mütalaası ve mahkemenin gerekçeli kararı oldu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanıp basılan 279 sayfalık yayına ilham kaynağı olan, Başkan Aziz Kocaoğlu’nun, beraat kararının verildiği 27 Şubat 2017 tarihinde yaptığı açıklama oldu. Başkan Kocaoğlu o gün, “Savcının mütalaası ders niteliğinde. Yargılanmamızın ne kadar boş, ne kadar yanlı olduğu, bir yetkili savcı ve mahkeme üyeleri tarafından tarihe not düşülerek ilan edildi. Bu karar hem belediye başkanlarımıza hem belediye personeline icraat yaparken çok büyük destek olacak. O yüzden bunun bir ‘başucu kitabı’ olması lazım. Bu karar Türk belediyecilik tarihinin önünü açacak , hem bürokratları hem de başkanları cesaretli karar vermeye yöneltecektir diye düşünüyorum. Yargılama süreci boyunca bana ve belediye personelime sahip çıkan tüm hemşerilerime teşekkür ediyorum. Bir yeldi geçti, tabii ki deldi geçti. Ama takılmamak gerekiyor. Süngeri çekip aldığımız derslere bakalım. Önemli olan kente hizmet etmek” demişti.
Çete iddiası nasıl çöktü?
2 Mayıs 2011 sabahı İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne düzenlenen operasyonla gün yüzüne çıkan ancak tohumlarının bu tarihten bir yıl önce atılmaya başlandığı anlaşılan “kumpas” davası, 27 Şubat 2017 günü İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği beraat kararıyla son buldu. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile birlikte 130 sanık, soruşturma kapsamında öne sürülen 15’i ihaleye fesat karıştırmak suçuna ilişkin 24 ayrı eylemin tamamından da aklandı. Aklananlar arasında, mide kanseri teşhisine rağmen tahliye edilmeyen ve cezaevinde vefat eden tiyatrocu Alaattin Erarslan da vardı.
Mahkeme, Savcı Zafer Sercan Yetişer’in 26 sayfalık mütalaasının ardından verdiği kararla, “çete” iddiasını tümüyle ortadan kaldırdı. Savcı Zafer Sercan Yetişer’in hazırladığı mütalaa, sadece Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve çoğunluğunu belediye çalışanlarının oluşturduğu 130 sanığı aklamakla kalmadı; soruşturma aşamasından itibaren davada rol alan emniyet ve yargı mensuplarının hukuk dışı tutumlarını da tüm detaylarıyla gözler önüne serdi.
“Zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur” ilkesinden hareketle “hukuka aykırı delillere dayandırılmış bilirkişi raporlarına itibar edilmesi mümkün değildir” diyen Savcı, suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün bulunmadığını da açıkça ifade etti.
Başkan’dan başkanlara..
Kitabın dağıtımına özellikle belediye başkanlarından başlanmasını isteyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, onlar için kitapla birlikte dağıtılmak üzere bir de mektup yazdı. Başkan mektubunda şu ifadelere yer verdi:
“2011 yılında yapılan iki ayrı operasyonu, cezaevlerine yollanan bürokratlarımızı ve ardından yıllarca devam eden mahkeme sürecini çok iyi hatırladığınıza eminim. ‘Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, kurulan örgütün faaliyetleri kapsamında ihaleye fesat karıştırmak, belgede sahtecilik, kurumu zarara uğratmak, rüşvet, tehdit, görevi kötüye kullanmak’ gibi haksız ithamlarla ‘özel yetkili cumhuriyet savcılığı’ tarafından başlatılan bu operasyonların ‘kumpas’ olduğu sonunda ortaya çıktı. Bizim için son derece utanç verici suçlamaların hepsi düştü. 129 sanığın hepsi beraat etti. Ama tam 6 sene sonra.. 2017 yılında..
Biz istedik ki, Türkiye’nin en önemli belediyelerinden birinin başına gelenler, yani bizim yaşadıklarımız; vergi denetmeni ve müfettiş ablukası, ortaya atılan iddialar, onlara verilen yanıtlar, sunulan belgeler, peşpeşe gelen operasyonlar, nezarethane ve cezaevi süreçleri, sonu gelmeyen duruşmalar, savunmalar, savcının mütalaası ve mahkemenin gerekçeli kararı; bunların hepsi için tarihe bir ‘not’ düşelim. Düşelim ki, ülkemizde böylesine yüz karası kumpaslar bir daha yaşanmasın.
Bu yayının, siz değerli belediye başkanlarımızın ‘baş ucu kitabı’ olacağına, satır satır okuyup önemli dersler çıkaracağınıza eminim.
Unutmayın: Adalet göğün direğidir, yıkılırsa gökyüzü yerinde durmaz.
Adalet kavramının hep baştacı olduğu bir ülkede yaşayabilmek dileğiyle..”