Yaşım itibarıyla kimilerinin birinci cumhuriyet dediği, kimilerinin Kemalist devlet dediği benimse kurucu babaların tanzim ettiğini söyleyeceğim Cumhuriyetin eğitim ve propaganda faaliyetlerine üst seviyede muhatap olmuş ve yetişmiş bir vatandaşım.
Bize kazandırılmaya çalışılan kurucu değerlerin gün itibarıyla bir karşı devrime maruz kaldığını daha önce yazmıştım.
Bu karşı devrim anlayışının devrimci bir özelliğinin olmadığını sadece mevcudun önünün açılarak kurucu değerlere itiraz noktasında gelişen uygulama ve tercihlerin söz konusu olduğunu söylemeliyim.
Üstelik karşı devrim son kırk yılın hızlandırmasıyla liberal politikalar çerçevesinde gelişti.
Toplumsal uzlaşının dışına çıkan ve karşılıklı dayatmayı içeren bu gelişme son kertede birinden birinin başarısına bu olmayacaksa ikisinin de yok olmasına sebep olacak sınırı zorluyor.
Bahçeli’nin beka söylemleri ile zorlanan alternatif milliyetçi tutum hem kendi seçmeninde hem de ortağı Ak Partinin seçmeninde karşılık bulmakta zorlanılan bir bahis olarak kalacak.
Şimdi seküler laik milliyetçiler için beka, karşı devrim öncesi yapının devamı,
Cemaat ve tarikatlar için beka, aldıkları bağışların haricinde kamu imkanlarını sonuna kadar kullanarak varlıklarını sürdürmenin yanı sıra ayaklarına dolaşacaklarını düşündükleri tüm yapıların imhası anlamını,
Ak Parti için beka, 25 yıl önce belediyeler ile başlayan ve kesintisiz devam eden iktidarın devamı anlamını ihtiva ederken Vallahi MHP ve Sayın Bahçeli için ne anlama geldiğini ben kestiremiyorum.
Kendilerini Atatürkçü seküler ve laik olarak tanımlayan kesim için güvendikleri kurumlara havale ettikleri beka artık o kurumların çeşitli nedenler ve kadrolaşmalar nedeniyle elden çıkmasıyla bir şey yapmalı inisiyatif almalı noktasına geldikleri beka anlayışı haline geldi.
Hükümet edenlerin pragmatik siyaset anlayışı ile belli dönemlerde güçlü gördükleri unsurlar ile yaptıkları koalisyonlar neticesi kendilerine de dayatılan karşı devrimin açmazlara düşmesi üzerine çok hatalı olarak aşırı milliyetçi yaklaşımı benimsemekle dayandığı tüm duvarları yıkılma noktasına getirdi.
Dış siyasette ki tökezlemeler ve ekonomi yangını sönmesin diye üzerine dökülen benzin harlamaları kimsenin altından kalkamayacağı noktaya doğru gidiyor.
Eğer bu seçimler acilen gündemden düşürülüp milli mutabakata yelken açılmazsa ki “bu kadar öfkeli söylem ile biraz zor” Mustafa Kemal’in cumhuriyetine elveda diyeceğimiz zamanlar çok uzakta değil.
Ha yerine ne olur bunu ben bilemem.
Merak eden Türkiye haritasını alsın açsın ve etrafta neler oluyor bir baksın.
Her birimizin yapacağı çıkarımlar geleceğimizi tarif edecek.
Son bir not olarak bu seçim heyecanı içerisinde kurulun stantların üzerinde ve önünde çalan müziğe eşlik edenlere; Çile çektiklerine inanıp sefa sürmeyi arzu edenler, yaşım gençken bir yere geleyim diyenler, şanı şöhreti sevenler ve kifayetsiz muhterisler her türlü belgesi ortada olan yüzyıl öncesine bir göz atın.
Beka sorunu var, lakin bu tek başına kalmış bir adamın yada ona ne sebeple destek attığı kestirilemeyen birinin halledebileceği bir sorun değil.