SAVAŞIN ÇIKARDIĞI LİDERLİK
Rus Ukrayna çatışması dünya çapında liderlik krizlerinin de tetiğini çekti.
Ne yazık ki klasik siyasal liderlik yada otokratik liderlik artık hiçbir yaraya merhem olmadığı gibi kanserleştiriyor.
Sırayla yazalım.
Putin yeni bir fethe ihtiyacı olduğu için fiili işgalini fatih edasıyla yapmak istedi.
Ne yazık ki “kendi adına” savaşan askerleri devasa gücüne rağmen savaşa ve savaşmaya direnç gösterdi.
Generalleri çözüm üretemedi.
Dinyester nehrinin doğusu ve Kırım kendi elindeyken zokada ki yemin büyüklüğünün büyüsüne kapılıp oltaya geldi.
Üstelik bu pasif işgali dünya kabullenmişken.
Biden’e gelince, ikinci dünya savaşından kalma zihniyetin bunak temsilcisi bu paylaşımda cesur olamadı.
Pasif tavırlar ve uzun vadede sonucu verecek yaptırımlar ile Putin’i Dinyesterin doğusuna çekmeye çabalıyor.
AB liderliğine çok risk aldı.
Başta Macron olmak üzere Putin ile açık temas kurup doğu Avrupa’da ki eski Sovyet ülkeleri ile küçük tarafsızları koruma telaşına düştü.
Göç korkusu ile dizleri titreyen Almanya yine bizim kapımızda çözüm peşinde.
İngilizlere gelince, her zaman olduğu gibi sütre gerisinden dibek dövücünün hınk diyeni gibi yapıyor.
İş sulhe erince en önce onlar toparlar.
Çin sıkıştığı yerden çıkacağı umudu ile kavgada yumruk sayıyor.
Kim evvel düşerse onun yanına bohçayı alıp gidecek.
Evvelen ve saniyen bize gelince.
Coğrafya kadredir demiş İbn-i Haldun.
Dünyanın şah damarında olduğumuz için el alem bizi tekrar devşirme peşinde.
Kimin elinde kalırsak poker kozu onun olacak.
Sağlam blöf bile çekerler.
Rest her halukarda olacak.
Yoksa yüksek seciyeli bir dış politikanın meyvelerini yemiyoruz.
Kararsızlık en kötü karardan iyi değildir.
S-400, F-35, F-16, beleş turizm geliri, emek isteyen tarım ihracatı, pahalıya mal olacak tarım ithalatı, iç sıkışma, ekonomik daralma, kuzeyde ki sıcaklığın bir öncesi güneyimizde kaynayan kazan, kadrolaşma ve eğitim süreçleri ile başlayan tabipler ile devam eden sanal kaos gibi gibi.
Bunlarda sanırım bizim ödeyeceğimiz bedeller.