Zanzibar Sene-i Devriye
Ah şu mazeretlerimiz, etrafımızdaki içimizdeki sabotajcılarımız yok mu? Kız kısmı yapar mı? Hiç senin gibi bir kadına yakıştı mı? Elinin hamuru, sen kim, bu hayali yapacak kim? Hem sen istesen bile bir bak etrafına mümkün mü? Sorular sorular! Ama yüreklendiren değil, yoldan alan sorular!
Sabotajcılarımın sesi pek bi cılız şu günlerde. Duymuyorum desem yeridir. İşte tüm bu sorulara ve sabotajcılara karşı benim hikayem, yolculuğum…
Koca bir yıl geçip gitmiş. 3 yıl öncesine dayanıyor. Kiminle konuşsam, hayal kursam, hep Zanzibar’a gidelim mi deyiveriyordum. Çok gitmek istiyordum. Çook güzel. Değişik bir enerjisi var. Zanzi beni çağıyor vb. çevremdekiler önce tabi tabi derken sonra yan çiziyorlar… Kızmayın ama eylem söylem arkadaşlar.
Hedef koymanın zul olduğu, korkuttuğu dönemlerden geçtim ben. Ya olmazsa, gerçekleşmezse! Bak gördün mü, yine olmadı! Olamaz! Sonra mazeretler… Kaç para haberin var mı? Aşı olacaksın! Tehlikeli! Afrika mı? Iıııhhhh olmaz. Başka yer mi kalmadı? Vs. vs.
Sonra bir anda olmazlar olur, biletler alınır, program yapılır, aşılar olunur ve bir bakmışsınız biletiniz elinizde bavulunuz yanınızda üstelik de yalnız yola koyulunur.
Siz yola çıkınca inanın hepsi tek tek oluyor. Evren(!) cidden sizin için kurguluyor. İster inanın ister inanmayın valla ben test ettim, oldu. Bir bakmışsınız bir arkadaşınız destek oluyor “hadi ama herkes plan yapıyor sonra vazgeçiyor, seninki de planda kalmasın” gazıyla, yer bulunuyor. Havayolu şirketi bir anda kampanya yapıveriyor. İzinler alınıyor, bulutların üzerindeki yolculuk başlamış. Ayağınız yerden birden kesiliveriyor.
Bir yıl önce ben ne öğrendim. Paylaşayım;
§ Yalnızlık o kadar da ürkütücü değilmiş. Siz de o ışık varsa hiç yalnız kalmıyorsunuz. Bir bakmışsınız bir rehberiniz olmuş, otel sahibi İtalyan çıkmış zaten sizden daha istekli konuşmaya Hele bir de dostlarınız varsa aralarında tadına doyum olmuyor.
§ Keşfediyorsunuz. Aslında keşfettiğiniz Afrika zannederken içinize yolculuk yapıyorsunuz. İşte ben bunu yaptım. Benim tanımadığım bir Arzu varmış. Onu keşfettim. Çok sevdim. Sohbet edecek keşfedecek konuşup dertleşecek çok zamanımız oldu.
§ Öğrenmenin yaşı yokmuş… Yapmanız gerekenleri de, bir o kadar yürek mi yedin kardeşim bir dur dedirten yapmaman gerekenleri de öğreniyormuşsun. Dünyanın neresinde rengi dili ne olursa olsun “insan”ın aynı olduğunu, hiçbir farklarının olmadığını öğreniyormuşsun.
§ Zenginleşiyorsunuz. Tamam size finansal bir maliyeti var kabul, ama gördükleriniz, deneyimledikleriniz, tadına bakıp bakmaktan ürktükleriniz, kültür, gelenekler, ilave bir dil gibi. 2nci günün sonunda bir bakmışsınız yerel dili bile konuşmaya başlayıp “assante” derken buluyorsunuz kendinizi sonra “hatuna matata” unutulmaz deneyimler hikâyeler. Kitaplarda yazmayan yaşayarak öğrenilenler.
§ An zenginisiniz bir de… Düşünsenize hafızanıza kazınmış anılar. Pazarlıklar pazarlıklar… yağmur… hijyen… sivrisinek…
Deniz kum güneş burada da var kabul ama okyanus işte büyük düşünmek gerek