Size bir fıkra anlatarak bu yazıya başlıyorum. Bizim gençliğimizde solcu gençlerin anlattığı bir fıkradır. İstihbarat örgütleri bir yarışma yapar. Ormana bir tavşan salınacak ve en kısa sürede kim getirecek, yarışmanın konusu budur.  KGB’si, CIA’sı, MI5’i; MOSSAD’ı, MİT’i hasılı tamamı. Her giden ajan makul bir sürede tavşanı bulur ve gelir. Bizimki gider ve bir türlü dönmez. En sonunda merak ederler ve aramaya çıkarlar. Rivayet odur ki bizimki ormanın açıklık bir yerinde zebrayı ayaklarından bağlamış ve kan ter içinde veriyor odunu bir taraftan da bağırıyor ,ulan itiraf et sen tavşansın diye. 

Bizim yönümüz her ne kadar başka taraflara çevrilse de olanlar gözümüzün içine giriyor. Şu meşhur FETÖ’cülük olayı gibi.  

Bir vakit diz dize olanlar 17/25 Aralıktan cemaatin yenik çıkacağını anlayınca tövbekar olup itirafçı oldular. Sonrada önce parelelci ,15 Temmuzdan sonra Fetöcü avına çıktılar. Kurumlarda ve ticarette önü alınamaz bir istekle bu avı devam ettirdiler.  

Meselenin vahametini bilen savcıların da önüne geçip siyasi ve mülki referanslar ile onları da yönlendirir oldular. 

Şimdi bu şehirde örnek mahiyetinde devlet üniversitelerinde olanlara bir bakalım. Adam önemli bir STK’nın başındaki hocayı yalvar yakar rektör yaptırdı, sonra bir baktık bu adamın evli bir görevli ile ilişkisi ortaya çıkınca aynı rektör kendisine sahip çıkmadı diye rektörü Fetöcü yapı verdi. 

Sonra onun yerine bir başkası geldi, O’da gece yarısı kız yurduna yanında kim olduğu belirsiz adamlarla teftişe geldi. Şimdi de bir bakıyoruz aynı rektör iktidara gelmesi muhtemel muhalefet ile dansa kalkmış. 

Bir başka üniversitede rektör her türlü siyasi desteğe rağmen paçayı zor kurtarsa da yerine gelenin hem kendi hem de akrabası olan yöneticiler ile alakalı Fetöcülük ithamlarını temizlemesi bir hayli zor.  Üstelik bu zat önemli bir siyasetçi ve mülki amirin referansı ile o koltuğa oturdu. 

Bir başkasında, kendini dindar ve ümmetçi tarif ederken bir anda milliyetçi olan ve bazı meşhur STK’ların ekmeğini yiyerek palazlananlar tarafından rektörlüğe getirilenler aynı üniversitede çift taraflı kıyıma başladılar .Ama argüman tek “FETÖ “ile mücadele. 

Şimdi buna benzer onlarca yüzlerce hadise yazabilirim. 

Gelelim bunu neden yazdığıma.24 Haziran artık bir milat. Bir çok Ak Partili önemli siyasetçinin de özel ortamlarda söylediği gibi Ak Partili siyasetçilerin Fetöden muafiyeti Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarına bağlıdır. Aksi durumda kendi söylemlerince onları kurtaracak bir Allah’ın kulu yok. 

Evet 24 Haziranı bir milat gören ve Ak Parti iktidarının gidişini yada zayıflamasını bekleyenler yüzleşmeyi beceremeyen, arenada ki aslanların önüne attıkları ile kurtulduklarını düşünenlere pek iyi günler yaşatmayacaklar. 

Şimdilerde kısmen Cumhurbaşkanı tarafından bazı şeyler itiraf vari yüzleşme metodu ile söylense de taraflar birbirlerine çok bilendiler, kolay unutmazlar. 

İşte bunun için bu seçim ekonomi, dış politika ve sair herhangi bir nedenden çok daha önemli. Yoksa biz ne krizler atlattık, şerbetliyiz.  Dış politika zaten bizim dışımızda oluyor.  Yıllardır da böyle oldu. 

Bu işin bir başka tarafı da bazı sendikalar eli ile kurulan bürokratik oligarşi. Öyle bir hal aldı ki hükümeti ve kararlarını da sollamış durumda. Adam alan boşaltacaksa hemen bir Fetö bombası patlatıyor ve alan açılıyor. Ama kayıtlı hafıza unutmuyor. 

Zaman ayarlı Fetö bombası patlamasın diye bu seçim aktif pasif bir çok koalisyonu içinde barındıracak.  

Şu ana kadar olanları boş verin, seçim sonrası olacak birlikteliklere kimse inanamayacak. 

İşte şimdi itiraf et , sen tavşansın günleri geliyor..