Vicdan da, Akıl da Bu Greve “Hayır” Diyor

  • 29 Mayıs 2025 00:33
  • A+
    A-

Vicdan da, Akıl da Bu Greve “Hayır” DiyorVicdan da, Akıl da Bu Greve “Hayır” DiyorVicdan da, Akıl da Bu Greve “Hayır” Diyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde yaklaşık 6 aydır süren toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçsuz kaldı ve kent, 29 Mayıs sabahına bir grevle uyandı. Grev anayasal bir haktır, buna diyecek bir şey yok. Ama hakkın içeriği, meşruiyet kadar vicdani karşılık da ister. İşte orada ciddi bir problem var.

Çünkü bu grev, emekçilerin haklı mücadelesinden çok, gerçeklikten kopmuş taleplerin siyasi bir manevraya dönüştüğü bir fotoğraftır.

Sendika, aylık ortalama 82 bin ila 94 bin TL net maaş istiyor. Belediyenin sunduğu teklif ise en düşük 59 bin, en yüksek 76 bin TL arasında değişiyor. Üstelik bu rakamlar ikramiyeler dahil ve teklifin İzmir halkına maliyeti yıllık 24 milyar TL.

Vicdan da, Akıl da Bu Greve “Hayır” Diyor

Peki soruyorum size; 24 milyar TL’nin bu kente nasıl bir hizmet dönüşü olurdu? Anaokulu mu yapılsın, raylı sistem mi büyüsün, su faturası mı düşsün? Yoksa bir grup çalışana “kent bütçesinden fazlası” mı aktarılsın?

Bu noktada İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın yaklaşımı, hem sorumlu hem de net:

Bu masa emekçiler için hep açık olacak ama benden sorumsuzluk beklenmesin.” diyor.

Daha ne desin? 29 Mayıs sabahı, grev başlamadan sadece bir saat öncesine kadar sendikayla masada çözüm arayan bir yönetimden söz ediyoruz.

Sadece masada mı? Hayır.

Kamuyu, kaynakları, İzmirliyi, yani 4,5 milyon kişiyi düşünen bir çabanın karşılığı bu. Tugay, sendikanın taleplerinin “gerçekçi, makul ve kamucu olmadığını” açıkça ifade etti. Haksız mı?

Ne yazık ki sendikal mücadele, bazı dönemlerde siyasallaşır, raydan çıkar, toplumsal destek değil kamuoyu baskısı üretmeye yönelir. Bugün yaşadığımız tam da budur.

Bakın, bu süreçte mağdur edilen sadece belediye değil.

Çöpü toplanmayan sokakta oturan vatandaş, çocuğunu kreşe bırakamayan anne, tramvay bekleyen öğrenci, acil sağlık randevusuna geç kalan yaşlı…

Hepsi ama hepsi bu krizin gerçek mağdurları.

İşçinin hakkı elbette verilsin. Ama bu işçi, artık ortalama memur maaşının 3 katı maaş alırken hâlâ “hakkımı alamadım” diyorsa; orada bir sorun vardır.

Ve o sorun artık ekonomik değil, siyasal ya da sendikal bir hesaba dönüşmüştür.

Bu yüzden bu grev, ne vicdana sığar ne de akla.

Cemil Tugay’ın tavrı, popülizmden uzak, gerçekçi ve hakkaniyetlidir.

Siyaseti, sokakta şov yaparak değil, halkın sofrasına hizmet götürerek yapan herkes gibi o da yalnız kalabilir belki ama doğru yerde durduğuna şüphe yok.

Ve bizler, bu haklı duruşun sesi olacağız.

Bugün birileri bağırıyor olabilir, ama yarın sokaktaki sessizlik, bu feryatlara gereken cevabı verecektir.

 

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.