TSK’DA NELER OLUYOR
CHP hükümetlerinin Rüştü Saraçoğlu, Recep Peker, Hasan Saka, Şemsettin Günaltay dönemlerine bakalım.
1946 ve sonrası diktatör Stalin’in direktifleri ile Sovyet Cumhuriyetlerinin Ermeni göçünü bahane ettiği toprak talebinin acılı yılları oldu.
Ve sonuç ne oldu dersiniz, bağımsız ve tarafsız devletimiz Adnan Menderes ile 1952 de NATO mensubu olduk.
Sonra ne oldu, yüzyıldan fazladır Prusya ekolünü benimseyen ordumuz ABD ekolüne hızlı bir geçiş yaptı.
Temel değişimler NATO’nun kutsal direktifleri ile ABD emrine verildi ve her mahallede bir milyoner hayalleri görülmeye başladı.
Bu sıralarda Prusya ekolünden etkilenen Turancı zabitanlar en son 1960 darbesi ile uç verse de artık ordudan temizlendi.
Kemiksiz löp et misali Küçük ABD ordusu tam hız yol aldı.
Tüm silah ve teçhizat NATO kılıfı altında ABD’ye teslim oldu.
Sonra Avrasyacı ekol TSK’da kendine yer aradı.
1971 muhtırası ile törpülense de özünü yitirmedi.
1980 darbesi ile ABD’ci NATO’cular herkese haddini bildirse de filizlenen Fettullahçılara karşı Avrasyacılar yeniden özünü güçlendirip pozisyon aldılar.
Arada ki Atatürkçü ve liberaller ise güçlü tarafların sütresi oldu.
Bu maske 2007 cumhuriyet mitinglerine kadar tarafları bilese de 15 Temmuz kesişim noktası oldu.
Fettullahçıların içinde barındığı NATO’cular tencerenin dibinden sıyrılıp atılınca alan Avrasyacılar ve onların yancısı olan cemaat ve tarikatlara kaldı.
Doğal olarak beyinleri şeyhlerine hocalarına emanet olan ikinci grup etkisiz eleman olarak durumu idare ediyor.
Onlar proje üretemediğinden Atatürkçülerin arkasına saklananlar Rusçuluk üzerinden Avrasya ve steplere doğru yol alacakları yeni politikaları üretiyorlar.
Üzücü olan kurucu iradenin destekçilerinin etkisiz eleman olmaları.
Anlayacağınız güneşin doğduğu yere bir göç var lakin dünya yuvarlak dönüp dolaşıp aynı yere gelecekler.
Benden demesi.