Sırrı Süreyya Önder’den Yunus Emre’li Barış Mesajı

Sırrı Süreyya Önder’den Yunus Emre’li Barış Mesajı
  • 3 Ağustos 2017 15:11
  • A+
    A-

HDP’nin ‘Vicdan ve Adalet Nöbeti’ üçüncü gününde İstanbul Kadıköy’de bulunan Yoğurtçu Parkı’nda devam ediyor. Ziyaretlerin devam ettiği parkta bugün ilk olarak basın toplantısı yapıldı. HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, HDP Milletvekilleri Ayşe Acar Başaran ve Sibel Yiğitalp, üçüncü yılını geride bırakan IŞİD’in Şengal saldırısına dair açıklama yaptı. Başaran tarafından yapılan açıklamada, eş zamanlı olarak Türkiye genelinde yapılan eylemlerde açıklanan ortak metin okundu. Açıklama öncesi Şengal’de yaşamını yitirenler anısına saygı duruşunda bulunuldu. Önder’in ardından Barış anneleri adına da bir konuşma yapıldı.

Saygı duruşunun ardından basına açıklamalar yapan HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Öncelikle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyoruz. Dayanışma duygunuz bizim için yüksek değerlidir. Bu dayanışmalar çok önemlidir” diyerek bir konuşma yaptı. Önder’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:

NİCE YUMŞAK SÖYLESE SÖZÜ SAVAŞA BENZER: Bir hapishanenin içerisindeyiz. Hemen yanımızda Yunus Emre adına yapılan bir anıt var. Burada Yunus’un sözlerini hatırlatayım: ‘İşitin ey yarenler aşk bir güneşe benzer. Aşkı olmayan kişi misali taşa benzer. Taş gönülde ne biter dilinde ağu tüter. Nice yumşak söylese sözü savaşa benzer.’ Bugün bu sevgiden uzak, insan sevgisinden uzak, adalete uzak bir zihniyet Yunus’un sözlerini haklı çıkarırcasına savaş pratikleri geliştirip duruyor. Sayın Öcalan bunun böyle olacağını işaret ederek, sadece haber vermekle kalmadı, yol gösterici de oldu. Adil ve eşit bir barışın nasıl korunacağını, sadece bize değil bütün bölge ülkelerine sundu. ‘İmralı sistemi’ diye adlandırdığımız bir hapse mahkum edildi. Bunun kabul edilemez olduğunu, Sayın Öcalan’a yaklaşımın Türkiye halklarının barışına da yaklaşım olduğunu belirtmek istiyorum.
 
MAZLUMLARIN SESSİZ KALACAĞINI VARSAYDILAR: Öncelikle barış iradesinin cezalandırılması gerekiyordu iki yöntemle bunu yaptılar. Birincisi sayın Öcalan üzerindeki tecriti ve hapishane koşullarını ağırlaştırmak. İkincisi ise halkın tevecüh ettiği sivil siyaset alanının krimanilize edilmesi ve siyasetten uzaklaştırılması. Tecriti gerçekleştirdiler ardından tarihin gördüğü en pervasız yöntemle sivil siyaseti engellediler. Bütün il, ilçe başkanlarımızı, eş başkanlarımızı büyük bir siyasi imha operasyonunun hedefi haline getirdiler. Korku ve baskı dediğimiz şey süresiz bir şey değildir. Dozunu her gün artması mümkün olmayan bir olgudan bahsediyoruz. Buna, mazlumların sessiz kalacağını, emekçilerin rıza göstereceğini ya da korkacağını varsayarak yaptılar. Ama gelinen nokta gösterdi ki milletin parklarını, toplanma alanlarını bir açık hava hapishanesi alanına dönüştürürseniz buna isyan ve itiraz hiç beklemediğiniz bir duruma gelir.

REKLAM ALANI

61. İNSAN PARKA SOKULMUYOR: Genç olanlar bilmez 12 Eylül’ün ilk yayınladığı kararnamelerde 5 kişiden fazla insanın bir araya gelmesi gözaltı gerekçesi sayılıyordu. Bugünkü iktidarla o gün arasında 55 kişi kadar fark var. Buraya 61. insanı almıyorlar, ama hapishaneye insan alırken sayıya bakmıyorlar. Bilmedikleri gerçek şudur, zamanı gelmiş bir düşünceyi bir tek kişi bırakın söylemeyi kalbinden geçirse büyük bir hareketi tetikler. Dünyadaki bütün isyan ve direnişler önce bir kişinin aklına düşmesiyle başlamıştır. Ülkeyi getirmek istediklerinin prototipidir bu park. Bunlar siyaseten çoktan kanatlandılar, uçmaya da başladılar nasıl konacaklar Allah bilir. Biz Türkiye halklarının barışı, eşit kardeşliği ve özgürlüğü için bir tek kişi kalana değin bu mücadeleye devam edeceğiz.

Bu haber ilgini çekebilir ->  Konak’ın temizlik filosu büyüyor

BÜTÜN MEYDANLARDA SÜRDÜRECEĞİZ: Bu duygularla tam bir korku esaretine alınmaya çalışılan bu ülkede HDP ve onun dostları, yoldaşları, bu ülkedeki demokrasi cephesi Vicdan ve Adalet Nöbeti’nde çözümüne kendi pratiği ile işaret etmek için toplandı. Nedir bu pratik. Mazlumun, zalimin tankına topuna karşı tek bir cevabı vardır, birbirine kenetlenmek. Bu gerçeği dünya direniş tarihinden biliyoruz ve bizler bu bayrağın mirasçılarıyız. Bu bayrağı geriye düşürmeye kimsenin hakkı yok, ileriye taşımak, tarihe ve geleceğe borcumuzdur. Amed’de izolasyon koşulları daha fazlaydı. Etrafı barikatlarla çevirip “halk gelmiyor” dediler. Bu halklardaki dayanışma duygusunu tetiklemekten başka bir işe yaramadı. İstanbul nöbetimizde bu açığa çıktı. İnsanlar burada desteklerini, önerilerini paylaşıyor. Buraya gelemeyenler bariyerlerin arkasından bize selam ve sevgilerini iletiyorlar. Dünyada bu itiraz bilincinin karşısında durabilecek hiçbir bend icat edilmiş değildir. Müzakere süreci, bu ülkede başta tutsaklar olmak üzere onbinlerce insanın süresiz açlık grevi başlatması ile başlamıştı. Bu ülkede barışın, umudun fragmanını görmüştük. Fragmanı o kadar güzeldi ki, iyi şeylere alışan insanları kötülüğe bu kadar kolay razı edemezsiniz. Bu nöbeti bu ülkenin zulüm gören tüm meydanlarında, yeni direniş biçimlerinde daha yüksek kararlılıkla sürdüreceğimizi ilan ediyoruz. Gücümüzü haklılığımdan aldığımız bilinciyle hepinizi selamlıyoruz.

‘BARIŞ ÇOK GÜZEL BİR KELİMEDİR’

Barış Anneleri de nöbetim 3. gününde Yoğurtçu Parkını ziyaret etti. Barış anneleri adına konuşan Ezine Dal “Barışın adı çok güzel. Barış deyince herkes özgürlük ve keyifli oluyor. Savaş iyi bir şey değil. Bizler barış ve adalet istiyoruz. Bizler annelerin ağlamasını istemiyoruz. Anneler ne zamana kadar ağlayacak? Bizler adalet, barış ve özgürlük istiyoruz. Kanımızın son damlasına kadar da barış diyeceğiz” dedi.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.