ŞEHİR HASTANELERİ NE ANLAMA GELİYOR
Yurdum insanı bir olayı tarif ederken körün fili tarifi gibi yapıyor.
İlginç olan ise düşünmeden yoğun propaganda ile her şeye inanıyor.
Bu gün sağlıkta yaşananlar bir dönüşüm gibi yutturulmaya çalışılsa da işin aslı öyle değil.
Ektiğimizi biçme dönemindeyiz.
Cumhurbaşkanı her ne kadar şehir hastaneleri benim hayalim dese de bence o öyle değil.
Genel dayatmaya gösterilen sadakatin halka sunum şekli.
Özallı yıllar ile başlayan ademi merkeziyet tartışmaları zaten cumhuriyetin dibine konulan bir dinamitti.
Ben hatırlıyorum genel sağlık sigortası üzerinden yoğun bir özelleştirme özentisi pompalandı.
Özel hastaneler tek fark olarak otel konforu dışında bir farklı sunuma sahip değiller.
Aynı eğitimi alan doktor ve hemşireler dışında ortada şifa dağıtan uzaylılar yok.
Ama lüks benzeri halkla ilişkilerde hayli başarılılar.
Şimdiler de ise kamu hastanelerinden pek farkları yok.
Kamu hastaneleri her ne kadar Ak Parti hükümetleri ile görsel konfora kavuşsa da toplumun tüm kesimlerince kullanılıyor.
Özellikle dezavantajlı gruplar bu imkanları hoyratça kullanabiliyor.
O insanlar kendi evinde ve sokağında da aynılar.
Fakat özenilen sağlık sunumlarının cazipleştirilmesinde altta yatan sinsice insanları buraya yönlendirmek.
Borçlu olunan dünya finans sistemleri Türkiye’de mükemmel uygulaması olan sağlık sosyalizmini yok etmek için kayyımlarını gönderdiler.
En belirgini de Kemal Derviş’ti.
Ak Parti de iktidara geliş döneminde yurt içinde ve dışında verdiği sözler gereği bu sistemin uygulayıcısı oldu.
Artık paran varsa sağlık var yoksa kendi başınasın.
Bu dönemde ilginç bir şekilde alternatif tıp uygulamaları da popüler oldu.
Ottan çöpten, sülükten şişeden şifa umanları da azımsamamak lazım.
Yani bu işler kimsenin rüyası değil global sistemin, IMF’nin ve Dünya Bankasının dayatmalarının uygulanış şekli.
Bana olan bitmez borcunuzu ödeyin size ne olursa olsun tavrı.
Tıpkı tefeciler gibi.
Daha da ilginci bu işlere muhalifimsi olanların halkı aydınlatmak yerine olayları kabulleniş şekli.
Demek ki topyekün herkes global sermayeye söz vermiş ve ancak varlığını bu sözlere borçlu.