Seferihisar’da ‘Başka bir tarım mümkün’
İzmir’in Seferihisar İlçesi Belediye Başkanı Tunç Soyer, bir süredir uygulamaya başladığı ‘Başka bir tarım mümkün’ projesiyle hayata geçirdiği üreteci pazarı, Can Yücel Tohum Merkezi, mandalina işletme paketleme tesisleri, kadın kooperatifi ve Doğa Okulu ile yeni bir hamle başlattı.
Satsuma mandalinanın yanı sıra birçok tarım ürününün yetiştirildiği Seferihisar’ın Belediye Başkanı CHP’li Tunç Soyer, tarımı geliştirmek ve üreticiyi desteklemek adına ‘Başka bir tarım mümkün’ projesini hayata geçirdi. Soyer, önemli gelişmelerin sağlandığı projeyle uygulanan faaliyetleri yerinde inceleyip değerlendirmede bulundu. Tunç Soyer, doğal tarımı gerçekleştirmek ve geliştirmek için kurulan üretici pazarı, Can Yücel Tohum Merkezi, mandalina işletme paketleme tesisleri ile sadece kadınlar tarafından yönetilen kooperatifin çalışmalarını yerinde inceledi, bilgi verdi. Ayrıca gezinin sonunda da Orhanlı Köyü’nde, sadece duvarları kalmış tarihi okul binasının restore edilmesiyle ortaya çıkan Doğa Okulu’nu ziyaret etti. Burada Doğa Okulu’nda açılmış kerpiç kursuna devam eden gençlerle buluştu.
DÖRT BASAMAKLI POLİTİKA
Gezinin sonunda değerlendirmelerde bulunan Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer şunları söyledi:
“Başka bir tarımın mümkün olduğu düşüncesiyle yola çıktık. Doğayla uyumlu, küçük tüketiciyi destekleyen başka bir tarımın mümkün olduğunu düşündük. Avrupa’da birçok ülke önceden bunu keşfetti. Bizim de bir kere küçük üreticiyi yaşatacak çareler bulmamız lazım. Topraklarını terk etmemelerini sağlamamız lazım. Bunun için politikalar ürettik. 4 basamaklı bir politika. Birincisi üretici pazarları. İkincisi üretici birlikleri kooperatifler, tek tek üreticileri aracıyla muhatap olmaktan kurtaran birlikler. Üçüncüsü ürünü işlemek tarım ürününü bir sanayi ürünü haline getirmek. Dördüncüsü, yerli tohuma sahip çıkmak.”
PROJEYİ GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI
Projeyi geliştirme adına yaptıkları çalışmaları da anlatan Tunç Soyer sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunlar için zeytinyağı müzayedesi yaptık. Doğa okulu kurduk. Mandalina paketleme tesislerini kurup devrettik. Lavanta üretmeye başladık. Mandalinayı kurutmaya başladık, sanayi ürünü haline çevirdik. Bunlar tarım politikasının uygulama örnekleriydi. Buradaki hikaye, bizim doğanın bir parçası olarak doğayla nasıl uyum içinde yaşamamız gerektiği. Bunun ipuçlarını ortaya koymak için kurulmuş bir okulu gezdik. İnsan kendisini doğanın hakimi sanıyor ama öyle bir şey yok. İnsan doğanın üzerinde hakim noktada değil. Doğaya ne kadar uyumluysak o kadar verimli, huzurlu oluyoruz. Doğa okullarının burada açtığı kurslar verimli oluyor.”
KURSA KATILANLAR YAMAKLIKTAN BAŞLIYOR
Doğa Derneği ve Okulu kurucusu Dr. Güven Eken de, eğitimin ücretsiz olduğunu belirterek şunları anlattı:
“Çocuklarımız aileleriyle geliyor, okulda sadece masraflar için para alınıyor. O da kullanılan malzemeler ve yemek için ne harcama yapılıyorsa topluyoruz, aramızda paylaşıyoruz. Eğitim için bedel alınmıyor. Burada dünyaya başka bir pencereden bakmayı öğretiyoruz. Bildiklerini unutmalarını sağlıyoruz. Bizlere ezberletilmiş doğrular var ama, bu doğayla her zaman uyumlu değil. Kerpiç evde yaşamak tehlikeli denir ama doğru inşa edildiği zaman sağlıklı olduğu ortaya çıktı. Başka bir yaşam olduğunu gösteriyoruz. Buraya ilk gelip başlayan yamak oluyor, devam ettiği zaman çırak oluyor, kalfa olabiliyor. Okulda konaklama için de ücret yok. Çadırlarda ya da geniş salon var orada kalınabiliyor. İnternet sitesinde ulaşılabiliyor. İnternet sitesinde her ay düzenlenen yamaklık kurslarına isteyenler, katılabiliyorlar.”