Menemen “Kadına Şiddette Hayır” dedi
Menemen Belediyesi tarafından 25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle yapılan basın açıklamasında kadına yönelik
şiddetin ortadan kaldırılması ve İstanbul sözleşmesinin uygulanması çağrısı yapıldı.
Menemen’de 25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma
Günü nedeniyle bir basın açıklaması yapıldı. Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy, eşi
Dilek Yücel Aksoy, Türk Kadınlar Birliği, CHP Kadın Kolları, Elele Derneği, Yardımseverler
Derneği, Eğitim-Sen, Mor Dayanışma, Ekmek ve Gül dernekleri temsilcileri ile Menemenli
kadınların katılımıyla gerçekleşen etkinlik Menemen Belediyesi Evlendirme Dairesi’nde
gerçekleştirildi. Menemen Belediyesi tarafından organize edilen Menemen Kadın Danışma
Merkezî’nden başlayıp Cumhuriyet Meydanı’na kadar planlanan yürüyüş ise olumsuz hava
şartlarından dolayı iptal edildi. Açıklamanın yapılacağı salona kadınlara çiçek dağıtarak giren
Başkan Serdar Aksoy, “Kadına Şiddette Hayır” dedi.
“İstanbul Sözleşmesi uygulansın”
Toplantıda yapılan basın açıklamasında şunlara yer verildi: “Bundan 59 yıl önce Dominik
Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı mücadele etmenin bedeli olarak vahşice katledilen
Mirabel Kız Kardeşler şahsında sembolleşmiş 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü’ne baskıların ve çıkarılmaya çalışılan kadın
düşmanı yasaların gölgesinde giriyoruz.
Eşit insan hakları ve demokrasi için kendi canlarını kaybetme pahasına mücadele veren
Mirabel kardeşlerin savaştığı koşullar halen tüm dünyada kadınlara dayatılıyor. Kadınların her
gün en az bir şiddet biçimine maruz bırakıldığı ülkemizde biz kadınlar yaşayabilmek için
direniyoruz. Emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimize dönük saldırıların artarak devam ettiği bu
günlerde bir araya gelmenin verdiği güç ile sokaklardayız.
Mirabel Kardeşler gibi öldürülüyoruz
Gün geçmiyor ki bir kadın cinayeti haberi almadan yeni bir güne başlayalım. Gece sokağa
çıktığı, LGBTİ+ bireyi olduğu, boşanmak istediği ya da kendi hayatına dair kararlar aldığı
için 2018 yılı 25 Kasım’ından bu yana 300 kadın öldürüldü. Yüzlerce kadın ve çocuk taciz,
tecavüz ve şiddete uğradı. Erkek devlet bu cinayetler ve şiddet karşısında hukuki olarak
kadınlar için bir şey yapmazken bir de “gece saat kaçtaydı, taciz sırasında nasıl giyinmiştin”
gibi kadını suçlayan, failin de suçunu meşrulaştıran sorular sormaktan geri durmuyor. Tahrik
indirimlerini ve gerici söylemleri kullanarak kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmaya devam
ediyor. Üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen hala Mirabel Kardeşler gibi öldürülüyoruz. Bu
sistemin renk, din, dil, ırk ayrımcılığı yapmadığı tek konu kadın düşmanlığı… Daha dün
Şili’de yaşanan eylemliliklerde gözaltına alınan kız kardeşimiz Daniela Carrasco’nun polisler
tarafından tecavüz edilerek katledildiğinin haberini aldık. Fakat bizler bizlere ne yaşatılırsa
yaşatılsın asla yasta değiliz, aksine isyandayız! Dün Mirabelleri bugün Daniela’yı aramızdan
alan erkek şiddetinizle asla barışmayacağız!
Ekonomik kriz ortamında kadınları değil sermayeyi destekleyen politikalarla her geçen gün
emeğimiz değersizleştiriliyor. Yarı zamanlı iş yasaları, kadınlara müjde gibi sunulurken iş
yaşamından uzaklaşan kadınlar adeta evlere hapsediliyor. Esnek, güvencesiz çalışma koşulları
ile sömürü yasallaşıyor, patronlar korunuyor. Ev içi emeğimizi görünmez kılan erkek egemen
sistem, ev işçilerini de işçi olarak görmüyor, onları güvencesiz ve sigortasız çalışmaya maruz
bırakıyor. Emeğimizi ve yaşam hakkımızı savunan kadınlar olarak ev işçilerinin iş yasasına
alınmasını ve iş güvenliğinin sağlanması taleplerimizi bir kere de buradan yineliyoruz.
Haklarımız bir bir elimizden alınmaya çalışılıyor
Kadınların tırnaklarıyla kazıyarak, bedeller ödeyerek kazanmış olduğu haklar bir bir
elimizden alınmaya çalışılıyor. Geçtiğimiz senelerde gündeme getirilen ve yüzlerce kadının
neredeyse 81 ilde sokağa çıkarak geri çektirdiği tecavüz yasası şimdi yeniden gündeme
getirilmeye çalışılıyor. Bu yasa tasarısı, cinsel istismara uğrayan kişi ve failin evlenmesi
koşuluyla failin suçunun silinmesini ve şuan cezaevinde yatan 40 bin tecavüzcünün affını
içermektedir.
Bu yasa tasarısı taciz ve tecavüzün yasallaşması, istismarın meşrulaştırılması
demektir. Rıza yaşı sınırının 12’ye çekilmeye çalışıldığı bu tasarıda çocuklara yapılan istismar
hiçbir ceza almayacak, çocuklar kendilerine tecavüz edenlerle evlendirilerek kendilerince
“sorun” çözülecekti. Biz kadınların sokakları terk etmeyerek yasa tasarısına karşı çıkmamızın
sonucunda hükümet toplumsal baskıyı kaldıramamış ve kadınlar kazanmıştı.
Ve şimdi de Menemen’den; çocuk ve kadın hakları derneklerini kapatan, bir kereden bir şey
olmaz diyen, çocuklarımıza çığlık atmayı öğretmemizi tembihleyen zihniyetinize
sesleniyoruz: Biz kadınlar bu yasanın geçmesine izin vermedik, vermeyeceğiz. Şiddeti ve
çocuk istismarını meşrulaştırma çabalarınızı boşa düşüreceğiz!
Şiddetiniz karşısında çocuklar da kadınlar da susmayacaklar!
Kadınların verdiği mücadeleler sonucunda imzalanmış olan İstanbul Sözleşmesi ile kadını
koruyan 6284 sayılı yasanın uygulanmasını istiyoruz. Nafaka hakkının gasp edilemeyeceğini,
yaşam hakkını güvence altına almak adına kadınların baskıları sonucu çıkarılmış olan 6284
nolu yasa ve nafaka yasası içinde geçerlidir! Buradan soruyoruz ve sözleşmelere sahip
çıktığımızı bir kez daha hatırlatıyoruz. Haklarımızın takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Şiddetiniz karşısında çocuklar da kadınlar da susmayacaklar!
Bizi kuşatmaya çalışan, nefes almamızı engellemek isteyen erkek egemen bir sistem var. Belli
ki bizden korkuyorlar. Bu korkularında haklılar. Biz kadınlar mücadelemize devam edeceğiz.
Bu mücadele şiddet olayının öncesinde tedbir almayan, sonrasında caydırıcı cezalar
uygulamayan, kadını korumayıp erkeği yücelten adalet sisteminin çürümüşlüğüne bir
cevaptır. Karanlığı kadınlar aydınlatacak, umudu kadınlar yeşertecek. Kadınların inat ve
cüreti kelebeklerin hala çırpan kanatlarında hayat bulacak. Bizler biliyoruz ki bu şiddet ve
zorbalık üzerine inşa edilmiş bu adaletsiz sistemi ancak kadınlar yıkabilir. Mirabel
kardeşlerden aldığımız güçle sokaklarda olmaya, adalet, barış ve eşitlik taleplerimizi dile
getirmeye devam edeceğiz! Bu erkek egemen baskı ve korku rejimiyle tarihsel
kazanımlarımıza, emeğimize, örgütlülüğümüze, eşitlik ve özgürlük mücadelemize ket
vuracaklarını zannedenlere buradan bir kez daha sesleniyoruz: Haklarımızdan,
örgütlülüğümüzden ve alanlardan çekilmeyeceğiz! Yaşasın kadın dayanışması!”
Başkan Aksoy’dan kadınlara örgütlenme çağrısı
Basın açıklamasından sonra bir konuşma yapan Başkan Serdar Aksoy, kadınların yan yana
gelerek örgütsel bir şekilde mücadele etmelerinin önemine vurgu yaptı. “Kadına Şiddete
Hayır” diyen Aksoy, “Bugün özel ve önemli bir gün. Bir yıl içerisinde cinayete kurban gitmiş
kadınların sayısı 300 Yani neredeyse günde bir kadın cinayete kurban gitmiş. İstismar,
mobbing, taciz, şiddet suçları gibi olaylar bu rakamlara yansıtılmıyor bile. Bu bir toplumsal
travmadır. İnsan eşine, annesine, karısına bunu nasıl yapabilir? Her kadın anne, abla, kardeş,
eş olmadan önce bu toplumun bireyleridir. Kadınların üzerinde sürekli toplumsal bir baskı
oluşturuyor.
Saçın neden açık, eteğin neden kısa gibi. Erkekler üzerinden böyle bir baskı yok.
Eğer erkek bireyse, kadın bireyse bir kadının ne giyeceğine karar verme hakkı kimsede
değildir. Ne üniversitede, ne kamuda, ne de sosyal alanda kimsenin buna karışması doğru
değildir” dedi. Kadınların yan yana gelip örgütlenmesi gerektiğine vurgu yapan Başkan
Aksoy, “Ancak bu şekilde erkek egemenliğine karşı güç oluşturulabilir. Toplumsal şiddetin
önüne geçmenin yolu, kadının birey olarak toplumsal, ekonomik, sosyal hayatta var olmasını
gerektiriyor. Eğer bu gerçekleşirse Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün her zaman sözünü ettiği
çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmış oluruz” açıklamasını yaptı. Aksoy sözlerini “Kadına
şiddete hayır, şiddette hayır” diyerek tamamladı.
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZ