KAŞIKÇI OLAYINA BİRDE BÖYLE BAKALIM

Bazı sadık okurlarım Jamal Khashoggi bizde bilinen ismiyle Cemal Kaşşıkçı olayını yazmamı istedi.

Adetim olduğu üzere temkin mesafesini göz ardı etmeden biraz beklemek iyi oldu.

Biz olayın kriminal yönü ile ilgilenirken yada ilgilenmemiz istenirken bu cinayet neden işlendi diye hiç zaman ayırmadık.

Yada TV ekranlarında iş iyice magazinleştirilip Türkiye’nin uzağına çekilmeye çalışıldı. Şimdi meseleye Türkiye’nin ve onun son yirmi yılının ürettiği politikalar cephesinden bakarsak belki  de kaçırdıklarımızı anlar ve olayın özü hakkında elbirliği ile bir şeyler üretebiliriz.

Cinayetin İstanbul’da işlenmesi kendince Ortadoğu’da yeni oyunu kuracaklara ağır mesaj niteliğinde oldu.

Dünyada genel kabul görmüş olduğu üzere Türkiye siyasi idaresi İhvan ( Müslüman Kardeşler ) örgütünün  iktidardaki tek temsilcisi olarak da anlamlandırılıyor. İşin bu yönünü dikkate aldığımızda Irak, Suriye, Mısır, Libya ve Tunus üzerinden gerçekleştirilen yada gerçekleştirmeye çalışılan büyük Siyasal İslam değişimi bize fikir verebilir.

Türkiye’nin bu ülkelerde Arap Baharı adıyla gerçekleştirilmek istenen değişim olaylarında aldığı rol ve takındığı tavır bazı şeylerin izahıdır.Irak Şiasına karşı İran ile restleşme, iktidara hazır değilken seçime girmeye zorlanan Mursi önderliğindeki Mısır İhvan hareketi, Muammer Kaddafi’nin katline kadar giden Libyada’ki tutumlar bir çırpıda sayılabilecek olanlardır.

Üstlenilmek istenen rol o kadar büyüktü ki seküler PKK ile bile görüşmeyi kabul edebilecek kadar siyasi iradeyi zorladı.

Hatta bu gün gündemin değişmesi noktasında ortaya çıkan ve mahkeme kararı ile serbest bırakılan andımız bile siyasal İslamın başarısı için kaldırılmıştı.

Başarı ve oyun kurma noktasında ters korelasyona sahip olan siyasi irade attığı adımlardan istediği başarıyı elde edemedi. Egemen dünya güçleri bu hamleleri fırsata çevirip beklediği yeni dünya ve özellikle Arap coğrafyası hakkında ki değişimleri gerçekleştirme başarısını elde etti.

Bizim içinde olduğumuz tüm hamlelere karşı Suudi Arabistan özellikle Yemen üzerinden daha sonrada Katar üzerinden hem bize hem de dünyaya gösterebileceği tavrı ortaya koydu.

Nihai olarak Vehhabi aşırılığın ülkesi olan Suudi Arabistan Müslüman Kardeşlerin ( İhvan ) hedefinde olan bir ülke. Kutsal mekanlar üzerinden konsolide ettiği dünya Müslümanlarının lideri gibi görünen Suud ailesi, iktidardan indirilmeden sünni birliği sağlanamazdı. Bu birlik sağlandıktan sonra ikincil hedef İran Şiası. Zaten şimdiden orası da ufak ufak çalkalanmaya başladı.

Türkiye’nin devşirdiği Suud rejiminin daldan dala oynayan gazetecisi Cemal Kaşşıkçı’nın ABD eli ile radikal değişimlere soyunan Prens Salman’ı İran’a karşı daha radikal olmaya yönlendirmek isterken hassas nokta olan Müslüman Kardeşler kartını çekmesi işlerin zıvanadan çıkmasına neden oldu. Bu konu, bize karşı tepkisini PYD’ye mali imkanlar sunma noktasında gösteren Suudi Arabistan’ın daha sert eylemlere girmesine yol açtı.

En sonunda sözde evlenme vaadi ile ABD’den Türkiye’ye getirilen Kaşşıkçı gözümüzün önünde katledildi ve bence arzu edilen sonuç Suudlar lehine doğdu.

Dünyadan gelen cılız tepkilere yada Trump tarafından bastırılan tepkilere gelince ,Türkiye kendi eli ile girdiği bu oyundan kaybetmiş ve tasfiye ediliş olarak saha dışına çıkarıldı.