KAN COĞRAFYASI
Sanki bir gerilim filmi gibi tarihe sahip coğrafyadayız.
Aşağıda yazacaklarıma bakınca bir sitem yolluyorum Allah’a, neden İskandinavya yada Kanada’da doğmadık diye.
Belli ki Ekvatora yaklaştıkça farklı bir enerji alanına giriyoruz.
İnsan karakteri boyut değiştirip ancak kan dökünce sükûnet bulur hale geliyor.
Bir de buna yoksulluk, sömürü, umutsuzluk ve çaresizlik eklenince Roma arenasında ki gladyatörler gibi birbirinin kanına ekmek doğramaktan başka çare kalmıyor.
Bu yaşıma kadar yaşadıklarım hariç Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyetin isyankarları, düzen kurucuları ve sair ahvadı birbirine ne kılıç sallamış.
İzabel ve Ferdinand’ın zulmünden kaçan Musevilere kucak açmakla övdüğümüz atalarımız nasıl da birbirini doğramış.
Cengiz gelmiş doğramış, Timur gelmiş doğramış.
Selçuklu bir ileri bir geri derken geride kalan beylikler birbirini doğramış.
Yetmemiş Osmanoğulları Karamanlıları sürmüş.
Celali isyanları, Kuyucu Murat Paşa ki keleler ile doldurduğu kuyular meşhurdur, daha niceleri.
İstiklal mahkemeleri, Adnan Menderes, üç fidan, 80 zindanları, PKK, Kürtler, 28 Şubat, Ergenekon, 15 Temmuz ve biz hala kurban edecek bedenler peşindeyiz.
Avrupa’yı, Antik Orta Amerika’yı, iki dünya savaşını, İsevilerin din savaşlarını, bize hücum eden İsevileri , Güney Asya katliamlarını saymadım.
Yani çok etkili bir enerji yaratan ve kontrol edemediğimiz bir hayata malolan coğrafya da hayatı yaşamak zorundayız.
Hep huzursuz hep mutsuzus.
Aşk şiirleri yazan fakat cehenneme çevrilen hayatlara imerenen bir tarafımız var.
Ölüm ötesi hayata inanan dinlere mensubuz ve bu hayatta yaşayamadıklarımızı orada yaşamak için ölüme selam çakan bir tercihimiz var.
En son iki gencin ölümü bizim turnusolümüz oldu.
Kellesi bir sapkın tarafından koparılan genç ile kendini çaresiz ilan edip intihar edenin alile dramı ne enteresan.
Her iki alie de çocuklarının bu dünyada yaşamasına ve mutlu olmasına itibar etmeyip ahiret inancına selam durarak ölümü kutsadı.
Babalar bile oğullarının kanına ekmek doğruyorsa yapacak bir şey yok.