Kadın Hakları ve Demokrasi Konak’ta konuşuldu
Konak Belediyesi’nin, Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında Ege Kadın Buluşması Platformu ile birlikte düzenlediği “Kadın Hakları ve Demokrasi” konulu söyleşinin açış konuşmasını yapan Başkan Batur, “Şuna tüm kalbimle inanıyorum ki; kadınlar, toplumun ana yapıtaşı olarak hak ettikleri yere kavuşmalı, sosyal ve siyasal hayatta kilit roller üstlenmeli. Çünkü daha yaşanabilir bir hayat ancak böyle mümkün” dedi.
Konak Belediyesi’nin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla hafta boyunca düzenlediği etkinlikler kapsamında “Kadın Hakları ve Demokrasi” konulu söyleşi yapıldı. Ege Kadın Buluşması Platformu ile birlikte Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen söyleşiye Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, 26. dönem CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok Akatlı, Ege Kadın Buluşması Platformu Koordinatörü Şengül Baysak, Konak Belediyesi Meclis Üyeleri, CHP Konak İlçe Yönetimi, kadın dernekleri ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile panelistler katıldı. Moderatörlüğünü Ege Kadın Buluşması Platformu Hukuk Danışmanı Avukat Uluğ İlve Yücesoy’un üstlendiği söyleşide İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı ve İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü Avukat Nazan Moroğlu’yla Gazeteci, Yazar, Aktivist Zeynep Oral konuşmacı olarak yer aldı.
Batur: İçimizi karartmayacağız
Söyleşinin açılışını yapan Konak Belediye Başkanı Abdül Batur sözlerine Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kadın haklarına çağdaşlaşmanın en temel unsurlarından biri olarak baktığını ifade ederek başladı. Batur, “Ne mutlu bize ki, dünyaya emsal olmuş, büyük bir liderimiz ve ne mutlu ki, onun açtığı yolda yürüyerek, adını tarihe işlemiş nice kadın var… Şimdi özellikle o yıllara bakınca, ülkenin büyük bir liderle nasıl hızlı yol aldığını hatırladıkça, bugün yaşadığımız karanlık daha da sarsıcı görünüyor. Bugün okutulmayan kız çocuklarımızı, çocuk gelinleri, neredeyse her gün şiddete kurban verdiğimiz kadınları konuşuyoruz maalesef! Ama içimizi karartmayacağız; çünkü buna hakkımız yok. Ülkemizi içinde bulunduğu bu durumdan çıkarmak, daha güzel günlere taşımak hepimizin görevi… Erkeklerin de, kadınların da… Hep birlikte omuz omuza dayanışma içinde. Bizler, Atamızın tüm değerlerine sahip çıkmaya kararlıyız” diye konuştu.
“Konak kadınla güçlü”
Konak Belediyesi olarak attıkları her adımda kadını öne çıkarmaya gayret ettiklerini vurgulayan Batur, sivil toplum kuruluşlarıyla, kadın dernekleriyle işbirliğine giderek kadınların toplumdaki ve iş hayatındaki yerlerini güçlendirmeye yönelik projeler geliştirdikleri belirtti. Bu yöndeki çalışmalarının devam edeceğini kaydeden Batur, belediyedeki 30 müdürden 15’inin kadın olduğunu da işaret ederek şöyle konuştu:
“Konak’ın kadınlarla güçlü olduğunu her zaman vurguluyoruz. Şunun da net olarak bir kere daha altını çizmek istiyorum: Konak Belediyesi kadına pozitif ayrımcılık yapan bir belediyedir. Bundan sonra da yapmaya devam edecektir. Bundan da gurur duyuyoruz Bunu da iftiharla söylüyorum. Gerek belediyemizde kentimize hizmet ederken ve gerekse sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışmalar yürütürken, kadın arkadaşlarımızla yol almaktan büyük bir onur duyuyorum.”
“Kadına şiddet, topluma şiddettir”
Konuşmasında kadına yönelik şiddetin Türkiye’nin kanayan yarası olduğuna da dikkat çeken Batur, şiddetin hiçbir türünün kabul edilemeyeceğini vurgulayarak, kadına şiddetin insan hakları ihlali olduğunu ve aslında yıkıcı etkileriyle topluma yapılan şiddet olarak kabul edilmesi gerektiğini söyledi. “İstanbul Sözleşmesi bizim olmazsa olmazımız” diyen Başkan Batur, “Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi, iktidar olduğumuz hafta İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe girecek. Geri alınan bu hak kadıların lehine yeniden hayata geçirilecek” diye konuştu.
16 semt merkezi, 5 bin kadın
Öncelikli olarak kadına şiddetle mücadele edecek ve kadına dair çalışmalar yapacak Konak Kadın ve Sosyal Politikalar Merkezi’ni 4 Mart’ta hizmete açtıklarını da hatırlatan Batur, Konak Belediyesi’nin 16 semt merkezinden 5 bine yakın Konaklı kadının yararlandığını söyledi. Batur, Konak Kadın Girişim Üretim İşletme Kooperatifi’ni bir yıl önce kurduklarını, ikinci satış şubesini ise 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde açtıklarını anımsatarak, “Konaklı kadınların semt merkezlerinde ürettiği ürünler bu satış reyonlarında pazarlanıyor. Böylece kadınların ev ekonomilerine katkı sunmasına aracı olunuyor” dedi. Batur sözlerine şöyle son verdi:
“Şuna tüm kalbimle inanıyorum ki; kadınlar, toplumun ana yapıtaşı olarak hak ettikleri yere kavuşmalı, sosyal ve siyasal hayatta kilit roller üstlenmeli. Çünkü daha yaşanabilir bir hayat ancak böyle mümkün.”
Moroğlu: Kadın erkek eşitliği, demokrasinin temel kriteridir
İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı ve İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü Avukat Nazan Moroğlu, Türkiye’de demokrasinin sadece kadınlar tarafından dile getirildiğini ifade ettiği konuşmasında kadın erkek eşitliğinin, demokrasinin temel kriteri olduğunu vurguladı ve şunları söyledi:
“Demokrasi dediğimiz zaman içeriğinde belli kriterleri isteriz hep. Eşitlik olması, ayrımcılığın yasaklanması lazım. Ulusal egemenliğin hakim olduğu, laik bir hukuk devletinin olması lazım. Türkiye’de kadınlar açısından demokrasi hiç tartışılmıyor. Bir ülkenin kadın erkek eşitliğini sağlayamadığı durumlarda o ülkenin demokratik bir devlet olamadığı sadece kadınlar tarafından dile getiriliyor. Kadın erkek eşitliği, demokrasinin temel kriteridir.”
“Atatürk’ün istediği aydınlanma başladı”
Moroğlu, Atatürk’ün istediği aydınlanmanın artık başladığına ve durulamayacağına dikkat çektiği konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Tarih boyunca kadınlar hiç birey olarak dikkate alınmamış. Hep babasının kızı, eşinin karısı, oğlunun anası; anne, eş ve bir evin kızı olarak… Kadın, bir birey olarak değil, birine aitmiş gibi tanımlanıyor. Kadın, evinde evin düzenin sağlar, çocuklarını büyütür, eşine sadakatla destek verir; erkeğe de evin ailenin iaşesini sağlama görevi verilmiştir. Bu sözler aynen medeni kanuna geçirilmiştir. Kadının soyadı maddesi, kütüğünün babadan kocaya gitmesi hala bu zihniyetin ürünü. Eğer ailede demokrasi diyorsak, bazı kurallar hala kadın haklarında bulunan demokrasiyi içeremiyor. Ama olacak. Şimdi, bu koşullarda bile bir araya gelebiliyorsak, bildiklerimizi paylaşıyor ve birbirimizi dinliyorsak, Atatürk’ün istediği aydınlanma başlamış demektir. Bundan sonra da kimse durduramayacaktır. Artık bu uyanış tam olarak olmuştur Türkiye’de. Zaten Atatürk olmasaydı, bunları konuşmamız bile mümkün olmayacaktı.”
Oral: Sesimiz çok çıkaralım
Gazeteci, Yazar, Aktivist Zeynep Oral da konuşmasında, çok karanlık günlerden geçildiğini, demokrasi için eşitlik, laiklik; ayrımcılığa karşı olmak ve adaletin gerektiğini dile getirdi. Günde en az bir kadının öldürülmesinin gündeme geldiğini söyleyen Oral, “Sesimiz çok çıkaralım” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şiddet asla yok olmaz. Be şu an inanıyorum ki; kadına yönelik şiddet ülkemde her alanda uygulanan şiddetin bir uzantısıdır. Ayrımcılıktan, gerilimden, kavgadan beslenen, dindar ve kindar birkaç kuşak yetiştirmek üzere yola çıkan bir hükümetin izlediği bir projedir bugün yaşadıklarımız. Elbette bunu sürdürmek için hak ve hukuka yer verilmez.”
“Atatürk’ün ilkelerini sürdüreceğiz”
Kadın erkek eşitliğinin demokrasi sorunuyla bağlantılı olduğunu vurgulayan Oral, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hırsızlık, soygun, talan, yalan söylemek, vergi kaçakçılığı, para aklamak, toplumun kaynaklarını yok etmek, tarımı yok etmek, ormanı satmak, gölleri kurutmak bunlar ahlaksızlık sayılmıyor. Kaybolan kız çocukları, tacize uğrayan çocuklar, yılda 400-500 çocuk hamilenin getirildiği hastaneler, bunları kayıtlara geçirmeyen doktorlar, bunları açıklayanların cezalandırılması… Biz 18 yaşından küçük her insan çocuktur diye kıyametleri koparmış bir ülkeyiz ama son altı yılda 120 bin kız çocuğun anne olduğu açıklandı ve bunu açıklayanlar cezalandırıldı. 15 yaşından küçük çocuklar tarafından dünyaya getirilen çocuk sayısı 2 bin 215. Bütün bunlar ahlaksızlık sayılmıyor. Bence yapılması gereken ilk şeyler biri bütün bu rezillikleri usanmadan, bıkmadan, tekrar tekrar afişe etmek. Ne yapıp edip Atatürk ilkelerini sürdürmemiz gerekecek. Kadını sadece anne rolünde, çocuk doğurma makinası rolünde gördüğümüz sürece bizim sorunlarımız hiç azalmayacak.”