HADİ VURALIM TUNÇ SOYER’E
Son 10 yılın ergenlikten yetişkinliğe geçenleri ile yetişkinlik evrelerini yaşamın hızında yitirenlerini izlemek hayli ilginç oluyor.
Aslında Muallim Naci’ye nispet edilen fakat merhum Adnan Menderes’in de kullandığı ata sözü hükmünde olan bir cümle halimizi izah ediyor.
Hafız-i beşer nisyan ile maluldür.
Yani insan hafızası unutkanlığa teslim olur, yenilir.
Ez cümle unutmak insanın sahip olduğu en büyük eksikliktir.
Evet bu unutmak fikri takibi ve değerlerin namusunu da ihmal anlamına gelir.
Tüm bunları yazarken birde geçmiş dönemlerin uygulamalarını hatırlamak gerekir.
Cumhuriyetin ilanını takip eden yılların resmi ideoloji tarafından en büyük düşmanı kendince dini önermeleri olanlardı.
Üstelik yıllarca bu öneme sahipleri akla ziyan muamelelere tabi tutuldu.
Bir süre sonra sosyalistler ve komünistlerde devletin hışmına uğramaya başladı.
Yani her yönetsel sistem kendine tehlike gördüğü yada en azından bir düşmana ihtiyacı olduğu için önüne sonuna bakmadan birilerine saldırmayı devamlılığı için zorunlu kabul eder.
Temelde eğer böyle yapay bir olgu ortaya atılmazsa yada bir karşı devrim tehlikesi savuşturulma çabaları sergilenmezse geniş kalabalıklar mutlaka başka şeyleri sorgular.
Üstelik asli kurucu unsur olan Türklerin Türk milliyetçiliği bile bu ülkede saldırıya uğramış ve ağır ithamlara cezalara maruz bırakılmıştır.
Geçmişte bu kadar çöp dolu bagaj dururken siz babası üzerinden Tunç Soyer’e saldırmakla bir mesafe almıyorsunuz.
Yada başka bir pencereden bakacak olursak evvelden çekilmiş bir çok resim yada video yada ses kayıtları üzerinden insanlara saldırabilirsiniz.
Oysa o insanların bir çoğunda kayda değer değişimler söz konusudur.
Tunç Soyer’e atılan her taş, taş atanların geçmişinden kendi yüzüne yaptıklarını veya söylediklerini sıçratıyor.
Hadi bakalım birileri şunu açıklasın; MHP neden andımız oylamasında TBMM’de çekimser kaldı?
Sonuçta bu and bir sembol ve iddianın devamıdır.
Üstelikte milliyetçiliği ile övünenlerin Türklüğü kutsadığı bir metindir.
Bakın biz bir belediye başkanı seçeceğiz.
Uluslararası alanda kaderimize imza atacak birini değil.
Bize adam gibi çevre, konut, yol, su sağlayabilecek birine ihtiyacımız var.
Bu Soyer’de olabilir Zeybekçi’de olabilir.
Aralarında karar verirken durulan suları bulandırmadan unutulan acıları güncellemeden gelecek adına bir uzlaşı kuralım ve Türkiye’nin genel siyasetine örnek olalım.
Bu seçim siyasetçilerin kendi meşruluğunun bir göstergesi kabul ediliyorsa bilin ki o meşruiyet karşılıklı kaybedileli bir hayli zaman oldu.
Saflar o kadar keskinleşti ki artık Nesimi gibi ben doldurur ben içerim günah benim kime ne desen de bunların bir kıymeti kalmadı.
Yada birilerinin dediği gibi “ya bana uyarsınız yada yok olursunuz” desende kıymeti yok.
Eğer toplum hafızası nisyandan ( unutkanlık- unutma ) kurtulursa emin olun birçoklarının sokağa çıkacak halleri kalmaz.
Sonuçta günümüzde midesinden hayata bağlanan insanlar hafızaları ile ilişki kurarlarsa Tunç Soyer’e vurmak dahi kimseyi kurtarmaz.