Genel Başkan Yardımcısı Uyar, “Yeni MYK uyumlu çalışan bir ekip oldu”

Genel Başkan Yardımcısı Uyar, “Yeni MYK uyumlu çalışan bir ekip oldu”
  • 18 Ağustos 2023 11:51

Gizem ÇETİNKOL – Gazete Ege/ Genel Seçimlerin hemen ardından CHP Genel Merkez de başlayan değişim rüzgarı ilk MYK’da gerçekleşdi ve hemen ardından da kurultay takvimi devreye sokuldu. Kurultay takviminde yavaş yavaş sona yaklaşılırken yeni MYK’da çalışmalara hızlı başladı. Yıllardır akıllara kazınan isimlerin aksine, yine yıllarını Cumhuriyet Halk Partisine adamış ancak yıpratılmamış isimler göreve getirildi. Bu isimlerden bir tanesi de İşçi Sendikaları, STK ve Meslek Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hasan Efe Uyar oldu. Göreve başlayalı çok kısa bir süre olsa da, çalışmalara hızlı başlayan Başkan Uyar, bu kısa sürede yaptıkları çalışmaları ve gündemi Gazete Ege’ye değerlendirerek sorularımızı samimiyetle cevapladı.

Genel Başkan Yardımcısı Hasan Efe Uyar’ın açıklamaları şöyle;
Gizem Çetinkol – Genel seçimlerin ardından MYK tümü ile değişti. Bu değişiklik bazı kesimeler tarafından onay görürken, bazı söylemlerinde önünü açtı. Yeni MYK’nın yeteri kadar ağırlığının olmadığını düşünenlerde çıktı. Siz bu olumsuz görüş ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Hasan Efe Uyar – Önceki MYK uzun süre görevde kalmış ve başarılı bir ekipti. Uzun süre görevde kalınca popülerite ve tanınırlıkları oldukça arttı. Cumhuriyet Halk Partisi ile özdezleşen isimler oldular. Yeni MYK üyeleri olarak onlar kadar özdezleşmiş isimler olmadığımız aşikar. Bunu inkar edecek değiliz, ancak aldığımız görevleri, üstlendiğimiz sorumlulukları da yerine getirme noktasında her birimizin niteliklerinin yeterli olduğunu düşünüyorum. Bu MYK’nin şöyle bir özelliği var kendi içersinde çok uyumlu birbiri ile iletişim içinde, dayanışma ile çalışan bir MYK oluştu. Bu da beni çok mutlu ediyor. Kendi işimi yapmanın dışında diğer MYK üyelerinden de siyaseten besleneceğim bir ortam buldum. Bunu hem bireysel bir kazanım sayıyorum hem de parti açısından, umut olarak görüyorum.
G.Ç – Bu açıklamanızı bir önceki MYK birbiri ile bu kadar uyumlu bir MYK değildi olarak anlamalımıyız?
H.E.U – Bir önceki MYK’nın içinde olmadığım için uyumlulardı ya da uyumsuzlardı gibi bir yorum yapma lüksüm yok.
G.Ç – Genel seçimlerin hemen ardından İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu değişim çağrısı yaptı ve akabinde MYK değişti. Bu da beraberinde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, yeni MYK’yı Ekrem İmamoğlu’na mesafeli kişilerden seçti söylentilerine neden oldu. Bu doğru mu? Ve Sizin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile aranız nasıl?
H.E.U – Bizim her Büyükşehir Belediye Başkanımızla, partimizde görev üstlenen her yöneticimizle tabiki iyi ve uyumlu ilişkilerimiz var. Bu aslında çok kötü bir söylenti cevap vermek bile mümkün değil. Genel Başkanımızın, ‘birisine yakın onu yanıma alayım’ ya da ‘uzak onu etrafımızda tutalım’ gibi bir anlayışı hiç bir zaman olmamıştır. Sonuçta bu partinin bir Genel Başkanı var bir yenileme, bir değişim ihtiyacı duymuştur. Bu yenileme ihtiyacını da uyumlu çalışabilecek ve katkı alabileceği kişilerden kendi değerlendirme ölçütlerine göre seçerek bir tercihte bulundu. Ekrem beye göre yada bir başka Büyükşehir Belediye Başkanına göre Grup Başkanına, vekiline göre MYK yapılmaz. Böyle bir kültürümüz yok.

Genel Başkan Yardımcısı Uyar, "Yeni MYK uyumlu çalışan bir ekip oldu"
G.Ç – Göreve geleli çok kısa bir zaman oldu ancak Sivil Toplum Kuruluşları ile ilgili bir çalışmanız oldu mu?
H.E.U – Göreve Başlayalı 2,5 ay gibi bir zaman oldu. Kısa bir zaman dilimi dürüst olmak gerekirse çalışma ortamımızı ve çalışma arkadaşlarımızı yeni yeni oluşturarak alansal faaliyetlerimize yöneldiğimiz süreci başlattık. Büyük sendika ve konfederasyonları ziyaret ederek toplantılar düzenledik. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu alandaki çalışmalarını onların fikirleri ve önerileri ile çalıştırma gibi bir amacımız var. Bu niyetle de gerek emek alanında gerek STK ve meslek örgütlerinin hitap ettiği kitlelerin yüksek olduğu kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde çalışmaya gayret ediyoruz. Bu kuruluşların hem siyasette hem de siyasetin karar mekanizmasında katkılarını arttırmayı önemsiyoruz. Çünkü toplumun lokal sorunlarının yansıdığı yerler bu kuruluşlar.
G.Ç – Birçok İlde Belediyeler, işçiler ve sendikalarla sorun yaşıyor. Ancak son dönemde bir hayli fazla olmaya başladı. İş bırakma eylemleri çoğaldı. Bu noktada Belediye Başkanlarında hata buluyor musunuz? Yoksa bu Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz ile alakalı mı? Öz eleştiri yapacağınız bir nokta var mı?
H.E.U – Öncelikle bu sorunun kaynağı Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar ve ekonomik durum ile ilgili, öz eleştiri yapacak olursak belki bu görüşmelerin bu taleplerin doğduğu andaki iletişimler noktasında olabilir. Sürece ve taleplere dahil eleştiri yöneltecek durumda değiliz. Bu ortamın doğmasının sebebi de Cumhuriyet Halk Partili yönetimlerin özel olarak politikalarından kaynaklanan bir şey değil. Zaten seçime girdiğimiz evrede ekonomik olarak çöküntünün eşiğinde, ortasında olduğumuz bir zaman dilimiydi. Seçimden sonra bu çok daha arttı ve arşa çıktı. Sürekli yükselen enflasyon artan zam yağmurları, konut kiraları barınamama sorunları birçok mesele aslında emekçilerin ekonomik taleplerini her mecrada dile getirmeleri için haklı nedenler oldu. Bizim Belediyelerimiz aslında bu noktada kayıtsız kalmıyorlar. Çünkü ülke gerçekliğinin farkındalar ve çalışma arkadaşlarının huzurunu, yaşam seviyesini her biri önemsiyor. Bu bizlerden kaynaklı bir sorun değil ama çözüm noktasında belediye başkanlarımız insiyatif almaya çalışıyor. Fakat bizim burada sadece işçinin refahını yükseltme noktasında tek taraflı bir bakış açısına sahip olmamamız gerekir. Yönettiğimiz o kurumların sağlıklı bir şekilde, ekonomik olarak varlığını sürdürmesi yönünde de bir sorumluluğumuz var. Bu dengeyi bozmadan ekonomik koşullara, yüksek enflasyona da belediyedeki emekçilerimizi ezdirmeden süreci takip etmeye ve ortak bir memnuniyet noktasında buluşturmaya gayret ediyoruz.
G.Ç – Türkiye gündemine bakacak olursak, memur ve kamu işçilerine yönelik yapılan zam oranları sizce tatmin edici oldu mu? beklentilerini karşıladı mı?
H.E.U – Aslında bu mesele asgari ücret süreci ile başladı. AKP’nin seçim öncesi dillendirdiği şeylerden birtanesi de asgari ücretin 500 dolar seviyesinde olacağı yönünde söylemlerdi. Temmuz’daki asgari ücret düzenlemesinde gördük ki o 500 doların yerinde yeller esiyor. Bu seçimden önce bahsettikleri oranları bile karşılayamayan iktidarın, memur zamlarında da aynı tavrı sergileyeceğinden bizim hiç kuşkumuz yoktu. Dolayısıyla yüksek bir beklenti içinde değildik. İktidarın kamu çalışanlarının emekçilerin yaşam standardını arttıracak bir oran ile gelmeyeceğine ne yazık ki emindik.
G.Ç – Toplu Sözleşme görüşmelerinde hükümetin sunduğu yüzde 14+9 oranındaki artışı kabul etmeyen Kesk bu ilk uyarımızdır diyerek iş bırakma eylemi yaptı. Siz bu oranlarla ilgili ne düşünüyorsunuz?
H.E.U – Haklı bir talepleri var. İktidarın kendi elinde olan kurumlar bile 2024 enflasyon beklentisini, Merkez Bankası yüzde 33 açıklarken bugünün ekonomik koşullarında hatta şu örneği de vereyim Mayıs ayından Haziran ayına sarayın giderleri yüzde 100 artarken ilk 6 ay için yüzde 14 üzerine yüzde 9 ekleyerek bir teklifte bulunmak aslında milyonlarca insanla dalga geçmek, hayatta kalabilirseniz buyrun kalın, size bu yolda başarılar diliyoruz. Kolay gelsin demek gibi bir şey. O yüzden biz KESK’in ve diğer meslek örgütlerinin, emek kuruluşlarının haklı taleplerinde yanlarında olacağız dayanışmamızı büyüteceğiz ve haklarına kavuşmaları noktasında hiçbir zaman desteğimizi esirgemeyeceğiz.
G.Ç – Aslında konuşulacak çok konu var ama son sorumu siyasetçi kimliğinize değil hukukçu kimliğinize sormak istiyorum. Gazeteci Barış Pehlivan’ın tutukluluğu devam ediyor. Ve kamuoyunda bu durum çok tepki alıyor. Siz bu konu da ne söylemek istersiniz?
H.E.U – Barış bey yanlış hatırlamıyorsam 5. kez AKP iktidarı dönemince cezaevine girmiş oldu. Kendisi ile ilgili keyfi bir durum söz konusu, haksız, hukuksuz bir şekilde özgürlüğü kişisel hürriyeti gasp ediliyor. Hukukçu olduğum için sordunuz ama aslında hukuki bir değerlendirmesi yok! Hukuki bir alt yapısı yok. Barış Pehlivan onurlu ve namuslu bir gazeteci, sarayın sofrasına oturup oraya yaranmaya çalışan bir gazeteci değil, satılık bir kalem değil, namusu ile mesleğini icra eden, halkı aydınlatma misyonunu üstlenmiş bir gazeteci bu yüzden iktidar tarafından kendisine ödetilmek istenen bir bedel var. Barış da Barış gibi mesleğinin hakkını veren gazetecilerde bu tavrı sergilemekten geri durmayacaklardır. Bizde yanıda durmaktan üzerimize düşen bedelleri ödemekten çekinmeyeceğiz.

Bu haber ilgini çekebilir ->  Konak’tan madde bağımlılığına karşı güçlü iş birliği
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.