FETÖ ‘eski paşaya’ VIP uçak tahsis etmiş!
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında hazırlanan ve İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Korgeneral Hasan Hüseyin Demirarslan’ın çelişkili ifadelerine ve kendisine tahsis edilen “VIP uçağa” dikkat çekildi.
Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosundan sorumlu İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili Okan Bato’nun koordinesinde Savcı Berkant Karakaya tarafından hazırlanan iddianamede, Hava Kuvvetleri Komutanlığına bağlı birliklerde yaşanan olayların anlatıldığı bölümde, FETÖ ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ihraç edilen ve halen tutuklu bulunan Demirarslan’ın darbe teşebbüsünü öğrendikten sonra Çiğli 2. Jet Ana Üs Komutanlığına geldiği, başarısızlıkla sonuçlanan bu girişimin ardından pozisyon değiştirdiği ve kendini “darbe karşıtıymış” gibi gösterdiği bilgisine yer verildi.
Demirarslan’ın Hava Kuvvetleri Komutanlığında FETÖ mensuplarının çekirdek kadrolara yerleştirilmesi konusunda aktif rol aldığı, Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timlerinin üslerde konuşlanması ve bunların örgüt mensuplarını yerleştirilmesine destek verdiğine vurgu yapılan iddianamede, şüphelinin darbeci askerler tarafından hazırlanan sıkıyönetim komutanları listesinde “Hava Kuvvetleri Komutanı” olarak yer aldığına, darbe girişiminin yaşandığı gece, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kaldığı Marmaris’teki otele operasyon için helikopterlerin havalandığı Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığında saat 03.00’e kadar kaldığı ifade edildi.
Darbe girişimi başarılı olamayınca Eskişehir’e gitti
Soruşturma dosyasında mağdur olan Korgeneral Ata Kalkan, Tümamiral Hasan Nihat Doğan ile Tümamiral Aydın Şirin’in derdest edildiğini eski Çiğli 2. Jet Ana Jet Üs Komutanlığı Kurmay Başkanı Albay Ramazan Elmas’tan öğrenen Demirarslan’ın bu duruma müdahale etmediği, Korgeneral Kalkan, Tümamiraller Doğan ve Şirin’le görüşmediğinin altının çizildiği iddianamede, darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanacağını anladığı andan itibaren Eskişehir 1. Ana Jet Üs Komutanlığına giderek darbeyi engellemek için müdahil olduğu vurgusu yapıldı.
Demirarslan’ın soruşturma sırasında yaptığı sözlü ve yazılı savunmasında bahsettiği, darbe gecesi Çiğli 2. Jet Ana Üs Komutanlığının yanındaki Kaklıç hava birliğinde beklediği, dolayısıyla “Çiğli’de olan biteni bilmesinin mümkün olmadığı” şeklindeki beyanının irdelendiği iddianamede, “Kaklıç birliğinin, Çiğli 2. Ana Jet Üssüne bağlı bir birlik olduğu, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı seviyesinde bir korgeneralin, o sırada komutanlığa vekalet eden Çiğli Harekat Komutanını (Albay Ramazan Elmas’ı) görmeden bu birliğe geçmesinin ve 4-5 saat orada beklemesinin, askeri işleyişe ve hiyerarşiye uygun olmadığı çok açıktır.
Şüphelinin İzmir’de darbe girişiminin merkezi olan, Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığında olan biteni gördüğü halde, duruma müdahale etmediği, savunmasının inandırıcı ve samimi görülmediği, darbe girişiminin yön değiştirmesi ve başarıya ulaşmaması üzerine, darbe girişimine karşı görev yapmak zorunda kaldığı, bu hususu savunmasına esas olarak dile getirmekteyse de şüphelinin darbe girişimindeki rolünü ve kastını hafifletmediği değerlendirilmiştir.” ifadeleri kullanıldı.
“VIP uçak tahsis edilmiş”
İddianamede, TSK’dan ihraç edilen ve olay gecesi Çiğli 2. Jet Ana Üs Komutanlığında görevli pilotlar Enis Levent ile Mehmet Ali Bardakçı’nın kullandığı uçakla Eskişehir’e giden Demirarslan’la ilgili olarak, “Adı geçen komutan, rehin alınmamıştır, serbestçe Kaklıç üssüne geçerek VIP uçak beklemiştir. Darbe girişiminin merkezlerinden ve lojistik üssü olan Çiğli üssüne hakim olan güçler tarafından onay verilmeden, bu konumda rahatça bulunması ve kendisine uçak tahsis edilmesi mümkün değildir.” değerlendirilmesinde bulunuldu.
İddianame
İzmir’de, FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında İzmir Cumhuriyet Savcısı Berkant Karakaya tarafından hazırlanan bin 300 sayfalık iddianame, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmiş, 267 sanık hakkında kamu davası açılmasına, 53 sanığın dosyalarının ayrılmasına, 481 sanık hakkında ise ek kovuşturmaya gerek olmadığına yer verilmişti.
İddianamede, Fetullah Gülen’in “birinci sanık” ve “örgütün elebaşı” olarak aralarında bulunduğu sanıklara “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olma, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” suçlamaları yöneltilmişti.