Bütün canlılar ölümü tadacaktır (Ankebut 57) ayeti gereği  ölüm gerçeği hepimiz için var. Sayın Bahçeli hakkında söylenti düzeyini aşıp yüksek sesle dile getirilse de vadesi yetmeden kimse bu dünyadan gidemez. Devlet bey umarım sağlıklıdır. Bu başlığı neden attım? Türk siyaseti o kadar dar alana sıkıştı ki bir faninin hayatı memleketi türlü senaryoların içine sokuyor. Öncelikle şunu belirtmek lazım ki bu gün ölüm üzerinden senaryolar kurulan siyasette MHP’nin içinin ne kadar boşaltıldığını anlıyoruz.

Alparslan Türkeş’in vefatı ile boşaldığı sanılan alanın aslında bir çok varisi vardı. Tuğrul Türkeş baba mirasına sahip çıkarken Muhsin Yazıcıoğlu bir tarafta bekliyordu. En azından son kongrede el atıcıların el atmasıyla Devlet Bahçeli’nin beklenmeyen genel başkanlığı kongre sonucu salonu kaçarcasına terk eden Ramiz Ongun’un adaylığı ile meşrulaştırıldı ve Türk milliyetçilerinin başında yirmi küsur yıllık bir tek adamlık başlamış oldu. Yazıcıoğlu’nun partisine kaçan dışlananlar ile tutunamayanların varlığı bir anlam ifade etmese de MHP’de parti liderliği bu güne kadar sürdü.

Gerçi yazılı açıklama ile Kılıçdaroğlu üzerinden bir gündem yaratılıp dikkat dağıtılsa da kulaklar gelecek her türlü haberi duymak için merakla bekliyor. Yeni siyaset dizaynına heveslenenler boşa beklemesin. Vaktinde olanlar oldu.

MHP’de direnen Sinan Oğan dışında liderliğe aday olabilecek kimse kalmadı. O’na da yedirirler mi, bilemem. Belki de liberalleşen bir milliyetçilik herkesin işine geleceği için Doğu Perinçek ile Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı milliyetçilik de genel kabul görecektir. Bu anlamda Türk Milliyetçiliği mevzisinden ayrılsa da sahipsiz kalmayacak diyebilir miyiz? Bence zor.

Siyasetin haline baksanıza daha ağırlarını söyleyenler takdir edilerek terfi etmesine rağmen onların yanında üfürükten sayılabilecek açıklamalar ile içerde tutulan Selahattin Demirtaş bu sürecin sonunda tüm dünya tarafından insan hakları aktivisti ve ezilen bir halkın temsilcisi olarak tanınmaya başladı bile. Boşanma avukatı olarak hayatını sürdürebilecek birisi yakın vadede bir siyasi kahraman olarak tekrar bu memleketin cumhurbaşkanı adayı olarak seçimi kazanması beni çok şaşırtmaz.

Hızla eriyen siyasi partiler kervanına Ak Parti ile MHP’nin eklenmesi  yeni ittifak senaryoları yada pazarlıkları ile frenlenmeye çalışılsa da durduğu yeri anlatmakta zorlanan İYİ Parti sürecin kaygan zemini olmamamın çabasını vermeli. Eğer bu gün Bolu’da başörtüsü hakkında söylediği sözler gibi yada eşi ve Bayan İmamoğlu ile Bayan Demirtaş’ı görüştürmesi CHP ve Kılıçdaroğlu’nu yığınların tercih edeceği lidere dönüştürebilir.

Her türlü karşı propagandaya rağmen belediyeler üzerinden açılan mevziye Ak Parti ve MHP’den ciddi katılımlar olduğunu görmek beni şaşırtmıyor. Hele ki son seçimde CHP’ye oy verdirilen o koca Ülkücülerin bir de CHP’li belediyeleri savunması hem de canhıraş savunması  oyunu farklı yere getirdi. Şimdi kaldı dindar muhafazakarlar. CHP bu hızla onları da kazanır, demedi demeyin.

Ölüm Allah’ın emri lakin tüm bir yapıyı kişilere bloke ederseniz sonuçta yazılı metinlerle gündem değiştirmeye çalışır hale gelirsiniz. Bu sonu her siyasi oluşum bu kafayla yaşar. Kızım sana diyorum ,gelinim sen anla. Davutoğlu ve Babacan’ın ayrılıkçı hareketleri öyle güçlü örgütleniyor ki bunu bu yazının devamı kıvamında ayrıca yazacağım.