CHP’nin panelinde parlamenter ve başkanlık sistem konuşuldu
CHP İzmir İl Başkanlığı, Kaya Termal Otel’de ‘Cumhuriyet, barış ve demokrasi için güçlendirilmiş parlamenter sistem’ konulu panel düzenledi. Panelde Metropol Araştırma Şirketi’nin sahibi Prof. Dr. Özer Sencer, CHP’nin hukukçu eski milletvekillerinden Rıza Türmen, CHP eski Genel Başkan Yardımcısı, Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burhan Şenatalar ile CHP AB Temsilcisi Kader Sevinç konuşmacı olarak katıldı.
‘TÜRKİYE LAİKTİR LAİK KALACAK’
Yaklaşık bin kişinin dinlediği panelin açılış konuşmasını yapan CHP İzmir İl Başkanı Alaattin Yüksel, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın ‘Yeni anayasada laikliğin yeri olmamalı” sözlerini hatırlatarak, “Dindar anayasayı dünyada ilk kez duyuyoruz. Üstelik bunu yasama organının başkanı söylüyor. Laiklik, din ve vicdan özgürlüğünün teminatıdır. Herkesin inancını özgürce yaşamasını sağlayacak bir sistemdir. Bu TBMM Başkanı, gaflet, dalalet ve ihanet içinde kalktı ve böyle bir şey söyledi. Bizim çok donanımlı, bilinçli olmamız laiktir, laik kalacak” dedi. Bu sözler üzerine partililer, ‘Türkiye laiktir, laik kalacak’ sloganı attı.
‘BAŞKAN YETKİLERİNİ AŞIYOR’
CHP İzmir eski Milletvekili Rıza Türmen ise, araştırmalara göre parlamenter sistemin demokrasiye yol açma olasılığının başkanlık sistemine göre daha yüksek olduğunu belirterek, “Başkalık sisteminde kazanan her şeyi kazanıyor, kaybeden her şeyi kaybediyor. Meclis çoğunluğu başkanın partisinden başka bir partideyse, bu kilitlenmeye neden oluyor. Başkan yetkilerini fazla kullanıyor ve yasama organını aşıyor. Bu da diktatörlüğe yol açıyor. ABD’de sistem başarılı, çünkü iki parti var, ideolojik farklılıklar fazla değil. Parti içi disiplin çok gevşek. Bizde parti disiplini sert. ABD’deki demokrasi kültürüyle sistem kendi içinde dengelerini koruyor. Bağımsız yargı ve bağımsız medya var. Dikey güçler ayrılığı, yani federatif bir sistem var.”
Türmen, sözlerini Türkiye’den örnekler vererek şöyle sürdürdü:
“Türkiye’ye baktığımızda demokratikleşmede yapısal sorunlar var. Yürütme gücü, yerel yönetimlerle dengelenemiyor. Türkiye siyasetinde otoriter eğilimleri çok görüyoruz. Kutuplaştırma eğilimi çok fazla. İktidara yakın durmak ve onun çevresinde bulunmak var. Türkiye’de yürütme gücü, yasama ve yargı zayıf kalmış. Bugün tüm kurumlar yürütmeye bağlı. Kurumsal çoğulculuktan söz edilemiyor. Polis ve istihbarat son derece güçlü. Güçler ayrılığı yok, güçler birliği var. Türkiye’de en önemli fren denge mekanizması olan hukuk devleti yok. Türk siyaseti 1876’dan bu yana her zaman parlamenter sistemle gelişmiş. İyi bir başkanlık sistemi dahi, Türkiye’nin siyaset yapısına geçmişine ve demokrasisine uygun değildir.”
‘GÜÇ NE KADAR MERKEZİLEŞİRSE DEMOKRASİDEN O KADAR UZAKLAŞILIR’
CHP eski Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Burhan Şenatalar da başkanlık sistemini anlatırken gücün merkezileşmesi durumunda demokrasiden uzaklaşılacağını öne sürerek, şöyle konuştu:
“2016 Türkiye’sinde başkanlık sistemi tartışması gerekli miydi? Bu tartışma abesle iştigaldir. Çok daha ciddi sorunlarımızı tartışmamızı engelleyen bir sorundur. Ancak tartışmazsak sonuca gitmesi kolay olur. Bir siyasi sistemde güç ne kadar merkezileşiyor, yoğunlaşırsa ve konsantre oluyorsa demokrasiden o kadar uzaklaşırsınız. Güç yozlaştırır. Cumhurbaşkanı diyor ki, ‘G-20’deki ülkeler başkanlık sistemiyle yönetiliyor’. İnsani gelişmişlik endeksinde yukarıda olan ülkelere baktığınız zaman başkanlık sistemi istisnai kalıyor. Başkanlık sistemi en başarılı ABD’de, ama bizim AKP’liler onu beğenmiyorlar. Cumhurbaşkanının danışmanlarından biri ‘Obama zavallı, yetkileri çok az’ dedi. AKP’nin taslağında başkan olacak kişi, HSYK üyelerini, Anayasa Mahkemesi üyelerini kendi kafasına göre atayacak. Latin Amerika ülkelerinde başkanlık sistemi var. ‘Bu ülkelere başkanlık sistemi nedeniyle demokrasi gelmiş’ diyen varsa aklına şaşarım. Başkanlık sistemi aslında kendi varlığını daha da güçlendirmek isteyen liderler için uygun bir sistemdir. Bizim ihtiyaç duyduğumuz şey çoğulculuk, katılımcılık, özgürlükçülük, empati, toleranstır. Fazla kutuplaşmış bir toplumuz, çatışmacı bir dil kullanıyoruz.”
‘LAİKLİK KAVRAMI DÜNYA ANAYASALARINDA VAR’
Prof. Dr. Şenatalar, TBMM Başkanı Kahraman’ın sözlerine tepki göstererek, dünya ülkelerinin anayasalarında devletin dinler arasında ayrım yapmadığı kavramının yer aldığını şöyle anlattı:
“TBMM’nin başkanlığına gelmiş ve bizler için bir talihsizlik olan şahıs çıktı, ‘anayasada laiklik olmamalı’ dedi ve anayasada dine dayalı bir madde olmasını gerekli gördüğünü söyledi. Yine yalan yanlış bir gerekçeyle dünyada üç anayasada Fransa, İrlanda ve Türkiye’de laiklik ifadesinin olduğunu söyledi. Yunanistan ve Danimarka anayasalarında din yazar. Bu arkadaş, ‘laikliğin yazdığı üç anayasa var’ derken daha dersini bile çalışmamış. Oralarda din ve vicdan özgürlüğünü yazmış ve ‘devlet dinler arasında ayrım yapmaz’ demiş. Devlet ve din arasına çizgi çekmiş. Adına laiklik demesi gerekmiyor, ama kavram olarak orada var. ‘Dini eğitim veren okullara giden çocuklar kendi dini inançlarıyla çeliştiği takdirde zorunlu din dersi almak zorunda değildir’ demiş. Bu Türkiye’de Alevi çocuklarına zorla dayatılan din dersinin İrlanda’da olmadığını gösteriyor. AKP’nin projesi otoriterlik ve dinileştirilen bir toplum projesidir.”
Prof. Dr. Şenatalar, Türkiye’de 2002 yıllarında 65 binin altında olan imam hatipli öğrenci sayısının bugün ortaokul ve liseyle birlikte 1 milyonu bulduğunu belirterek, “Öğrencilerin 9. ve 10. sınıflarda en çok tercih ettikleri ders, ‘Hz. Muhammed’in hayatı’, ikinci ders ise ‘demokrasi ve insan hakları’. Öğrenciler 11. ve 12. sınıfta matematik ve geometriyi tercih ediyor. Parlamenter sistemi iyi yürütemediğimiz noktaları saptamamız lazım. Partilerin daha demokratik olması lazım.”
‘BAŞKANLIĞA HAYIR YÜZDE 55’
Meclisin her an seçim kararı alabileceğini öne süren Metropol Araştırma Şirketi sahibi Prof. Dr. Özer Sencer ise, başkanlığa ‘hayır’ diyenlerin oranının yüzde 55 olduğunu söyledi. Sencer, şöyle konuştu:
“Dokunulmazlığı, referandumu sağlayıcı bir mekanizmanın sonucu olarak görüyorum. Nisan ayında yaptığımız ankette, ‘HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasını doğru buluyor musunuz’ sorusuna yüzde 45 ‘hayır’ dedi. CHP seçmeninin yüzde 27’si bu sahnede yer alıyor. Bence suç işleyenin dokunulmazlığı kaldırılmalı ama suç işlediği zaman bu yapılmalı. Adeta temizlik operasyonu yapmak adil ve demokratik değil. Temmuz- Ağustos ayında referandum olacaktır. HDP’lilerin yüzde 15’i sandığa gitmeyeceğini söyledi. ‘Bu Pazar referandum yapılsa başkanlığa destek verir misiniz’ sorusunda karasızlar dağıtıldığında, başkanlığa hayır yüzde 55, evet yüzde 45”