CHP’li Yiğit: “CHP Mecliste Ölümüne Çalışıyor”
Gizem Çetinkol-Gazete Ege/CHP’de yapılan ön seçimde 74 kişi arasından 3. seçilen CHP İzmir Milletvekili Ali Yiğit, Gazete Ege’ye gündem değerlendirmelerinde bulundu. Şimdiye kadar meclise sunduğu soru önergelerine de değinen Milletvekili Ali Yiğit, İzmir İl Özel İdare mallarının dağıtımından, İzmir’in sağlık turizmine, muhtarların özlük haklarından, petrol fiyatlarının yüksekliğine kadar birçok konuda çalıştı. 2004 yılında Balçova İlçe Başkanlığı yapan İzmir Milletvekili Ali Yiğit, ilçenin yüzde 9’luk oy oranını yüzde 38’e çıkararak 25 bandının aşılmasını sağladı.
İzmir Milletvekili Ali Yiğit, şunları söyledi:
Parti barajın altında kalmış, herkesin terk edip gittiği bir dönemdeydi. İzmir’de 1. ilçe olduk. Türkiye genelinde 23. ilçe olduk. Bu benim için bir başarıydı. Ondan hemen sonraki seçimlerde, her bölgeden 8 milletvekili çıkardık. Balçova’nın bunda payı oldukça büyük.
BALÇIKLI OVA’DAN BALÇOVA’YA
Bu yükselişin ardından bir dergi çıkarmıştık; Balçıklı Ova’dan Balçova’ya diye. Bu dergide parti politikalarımızı, o dergide yansıtmaya çalıştık. O dönem çok zor bir dönemdi. Aidatlar yok, Genel Merkez’den destek göremiyoruz. Hatta öyle bir dönemden geçtik ki, biz topladığımız paraları Genel Merkez’e gönderiyoruz. Onlar bir kısmını ile bir kısmını ilçelere, bir kısmını da kendilerine tutuyorlardı. O dönemden sonra bir belediye başkanlığı konusu oldu. Genel Merkez’e gittik, başvurumuzu yaptık. Cuma günü atadılar, pazar günü çektiler. Başka bir arkadaşımızı getirdiler. Çok da başarılı, iyi de yönetiyor ilçeyi. Ama benim hep belediye başkanı olabilir miyim hayallerim vardı. O dönem milletvekilliği düşünseydim beni yazarlardı ama ben hep Balçova’yı yönetme talibi olmuştum. Örgütte de bir ayaklanma olmuştu o dönem, ‘Nasıl olur, oy vermeyiz, gel bağımsız aday ol’ diye. Ama ben ‘asla olmaz’ dedim.
“GENEL BAŞKAN’IN DEĞİŞMESİYLE…”
CHP’yi ben çocuğum gibi büyüttüm. İnsan çocuğuna kızabilir, ama zarar veremez. Benim CHP’ye zarar vermemi kimse beklemesin. Ama bir şey varmış, sadece çalışmakla olmuyormuş. Bazı kararlar iki kişinin dudağının arasındaymış. Öyle bir dönem yaşıyorduk. Ben de politikayı askıya alma kararı aldım. Ama bir şeye karar vermiştim; Bir gün ön seçim olursa ben aday olacağım ve milletvekilli olacağım. 13 yıl boyunca işlerime yoğunlaştım, politikayı askıya aldım. 13 yıl sonra Genel Başkan’ın değişmesiyle, parti içi demokrasinin değişmesiyle bir süreç başladı. 74 arkadaşımızla ben de yarıştım.
“KOPYAMIZ DA OLSA VATANDAŞA YANSIMASI BİZİ MUTLU EDER”
Biz yıllardır iyi bir beyanname ile yola çıkamamıştık. İlk defa çok iyi bir seçim bildirgesiyle yola çıktık. İnsana dokunan, ekonomiyi de içine alan bir seçim bilgesiydi. 17 milyon yoksuldan bahsettik. Taşeron işçisinden, köylüsünden herkese dokunduk. Ve ayrıca ekonomi ile ilgili de öyle bir şey geliştirdik ki, Merkez Türkiye projesiyle, Türkiye’nin geleceğini planlamaya çalıştık. 7 Haziran’dan sonra bir baktık, hep bizim projelerimiz, bizim seçim bildirgemiz konuşuldu. AKP kendi seçim bildirgesini kenara bıraktı, hep bizim bildirgemizi kopyaladı. Taşeron işçileri hemen işe almaya çalıştılar. Yoksullara dokunacaklarını söylediler. Esnafa kredi vereceklerini söylediler. Asgari ücreti arttıracaklarını söylediler. Biz bin 500 dedik, onlar bin 300 dediler. Bugün yapıyorlar da. Yapsınlar, biz olsun isteriz. Doğru şeyler söylemişiz, bugün kopyamız da olsa vatandaşa yansıması bizi mutlu eder.
“MECLİSTE CHP ÖLÜMÜNE ÇALIŞIYOR”
Ülkenin her bir yanından şehit haberleri geliyor. Doğu’da gerçekten çok kötü şeyler oluyor. Oradaki milletvekilleri mecliste sürekli gündeme getiriyor. Orada çocuklar, anneler, polisler, vatandaşlar, askerlerimiz ölüyor. Ülke kan gölüne döndü, bu da yetmiyormuş gibi Ankara’da patlamalar oldu. Yüzlerce sivil vatandaşımızı kaybettik. Türkiye genelinde terör aldı başını gidiyor. Kimse de buna dur demiyor. Herkes dili, dini, ırkı ne olursa olsun bir arada kardeşçe yaşayabilir. Bize diyorlar ki ‘siz mecliste ne yapıyorsunuz?’ Mecliste CHP ölümüne çalışıyor. Gece yarılarına, sabahlara kadar oraları bekliyoruz. Komisyonları kitlemeye çalışıyoruz, bu ülkenin aleyhine bir karar çıkmasın diye uğraş veriyoruz. Arkadaşlarımızın sabahlara kadar gözlerine uyku girmiyor. Mümkün olduğunca konuşmaya çalışıyor, İl’in sorunlarını dile getirmeye çalışıyoruz. Ama bazen de istediklerimiz olmuyor. AKP’li vekiller ne yapıyor? Geliyorlar, yoklamayı veriyorlar. Ve herkes kendi bürosuna iş takibine gidiyor. Ama CHP’li vekiller yine orayı bekliyor. Söz almaya çalışıyor. HDP deseniz, sadece doğudaki terör olaylarını gündeme getiriyor. MHP’liler de onlara karşı tepkilerini gösteriyorlar. Yaptıkları başka hiçbir şey yok. Ama CHP’liler öyle değil. Bu ülkede birinci sınıf demokrasiyi istiyorlar, haksızlıklara da karşı çıkıyorlar ama bu ülkenin gündemini de ellerinde tutmaya, sorunların üstüne gitmeye çalışıyorlar. Bakın 11 tane soru önergesi, gen soru, kanun tasarısı vermişiz. Ben bile bu kadar vermişim, her arkadaşımın bu kadar verdiğini düşünün. Bin 502 tane soru önergesi ve kanun teklifi verilmiş durumda.
“HÜKÜMET OLMALIYIZ DEDİM, ÖRGÜTTEN TEPKİLER GELDİ”
Vatandaşlarımız 7 Haziran’da iktidara ‘dur’ dedi. Siz anca 2 veya 3 partinin bir araya gelmesiyle hükümet olabilirsiniz dedi. Biz bunu iyi okuduk aslında. İlk günden MHP’ye gittik, MHP köprüleri yaktı, ‘Biz HDP’nin oy verebileceği yere oy vermeyiz’ dedi. Ben seçimden hemen sonra teşekkür turlarında dedim ki, ‘hükümet olmalıyız, mutlaka’ Örgütten tepkiler geldi ‘17-25 Aralığı unuttun mu’ diye. Ben de dedim ki ‘içinde olacağız ki bu işi engelleyelim.’ İşin içinde olmalıydık ki kötü şeylerin önüne geçebilelim. Antidemokratik yasalar çıkarılmasın, dış politikadaki yanlışlar giderilebilsin, ekonomi düzelebilsin diye. Aslında baktığımızda iş dünyası bizim AKP ile hükümet olmamızı istiyordu. Biz o dönemde üstümüze düşen her şeyi yaptık. MHP’yle, HDP’yle görüştük. AKP 28 gün oyaladı bizi. Görüştük, hükümet olmak için her türlü çabayı gösterdik. Doğrularımızı ortaya koyduk. Ama kimseyle anlaşamadık. Recep Tayyip Erdoğan kafasına koymuştu, bu ülkeyi seçime götürecekti. Olmazsa olmaz dedi, dediği andan itibaren de her gün ekonomik sorunlar yaşamaya başladık. Biz hükümeti kurabilmiş olsaydık bu kan durmuş olacaktı. CHP’siz Avrupa Birliğine de girilmez, bu kan da durmaz. Bu ülkede barışı sağlayacak tek parti CHP’dir.
“YA BİZİ İKTİDAR EDERSİNİZ YA ÖLÜMLER DEVAM EDER”
7 Haziran’la 1 Kasım arasında bir anda öyle kaoslar yaşandı ki insanlar korktu, korku imparatorluğu kuruldu. ‘Ya bizi iktidar edersiniz ya da ölümler devam eder’ algısı oluşturuldu, insanlara seçenek bırakılmadı. İnsanlar da ölümler olmasın, lanet olsun dediler ve AKP’ye oy verdiler. Ardından da Başkanlık sistemi tartışmaları başladı. Sanki hükümet yıllardır onlarda değilmiş gibi, başkanlık sistemi gelirse her şey düzelecek algısı oluşturmaya çalışıyorlar. 2002’de geldikleri zaman terör yoktu bile. Biz kimse ölmesin istiyoruz.
YİĞİT’İN MECLİSTE DEĞİNDİĞİ KONULAR
Mecliste verdiğimiz önergelerde çocuk işçileri konusuna değindik, sağlık turizmi ile ilgili soru önergesi verdim. İzmir biliyorsunuz 2 kere EXPO’ya katıldı. Teması sağlıktı, İzmir bu yönden çok avantajlı. Hem konumu hem de şartlarıyla ama belli bir süre sonra EXPO olmayınca hükümet kaynaklarını başka illere kaydırdı. Sadece İzmir ile ilgili değil, Diyarbakır, Suruç ve Ankara’daki patlamalarla ilgili de soru önergesi verdim. Özel idarenin mallarının dağıtımı ile ilgili de girişimlerimiz oldu. Biliyorsunuz Özel İdarenin mallarının dağıtımında başka illere çok farklı dağıtıldı, İzmir’de ise 3-4 milyarlık kısmı farklı bakanlıklara ve İzmir Valiliği’ne verildi. Daha birçok çalışmamız var, sorunları çözmeye çalışıyoruz.