CHP İl Başkanı mı, Lüks Yaşam Elçisi mi?
CHP İl Başkanı mı, Lüks Yaşam Elçisi mi?
Gösterişin gölgesinde kalan parti kimliği
Cumhuriyet Halk Partisi, tarihsel kökleri itibarıyla halkın içinden çıkan, emekten, eşit yurttaşlıktan, kamuculuktan ve sosyal adaletten yana bir çizgide yürür. Ancak son dönemlerde İzmir’de yaşananlar, bu çizginin bazı aktörler eliyle ne kadar zedelendiğini gösteriyor. CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun kamuoyuna yansıyan hayat tarzı ve siyasi duruşu, bu bozulmanın en çarpıcı örneklerinden biri.
Aslanoğlu’nun eşini doğum için Amerika’ya göndermesi, doğacak çocuğun Amerikan vatandaşı olması için yapılan bu tercih, CHP’nin eşitlikçi yurttaşlık anlayışına ve halkçı değerlerine ters düşmektedir. Halkın çocuğu işsizlikle, geçim derdiyle mücadele ederken; partinin il başkanı bu ayrıcalığın peşine düşüyorsa, burada durup düşünmek gerekir.
Maybach marka araçlarla dolaşan, 171 bin TL’lik takım elbisesiyle boy gösteren bir yönetici… Halkın sofrasında kuru ekmek varsa, il başkanının tablosunda israf ve ihtişam varsa, bu sadece bir karakter sorunu değil, aynı zamanda siyasal kimlik sapmasıdır.
Üstelik bu sadece kişisel tercihlerle sınırlı da değil. Narlıdere’deki kaçak villa iddiaları, çevredeki yurttaşların tepkisini çekerken, 1.5 milyar TL’lik borçla kayıplara karıştığı öne sürülen iş insanı Serdar Deniz ile olan yakın ilişki, ciddi bir güven problemine dönüşüyor.
Ve burada şunu da sormak gerekir:
Eğer tüm bu tercihlere rağmen bu koltuk hâlâ korunuyorsa, mesele sadece İzmir sınırlarında mı aranmalı?
Yoksa Ankara’daki kimi reflekslerin bu tercihi görmezden gelmesi de mi bu tabloya zemin hazırlıyor?
İzmir’e Hizmet Anlatılmaz, Yaşatılır.
Ama Anlatacak Olan Kim?
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın gösterişsiz, dürüst ve halkçı çizgisi; belediyeciliğin sadece hizmet değil, bir duruş meselesi olduğunu kanıtlıyor. Tugay, belediyeciliği makamda değil sokakta yapıyor. Ancak bu anlayışı halka taşıyacak, anlatacak, örgütle sahaya yayacak bir yapı gerekiyor.
İşte asıl sorun burada başlıyor.
Cemil Tugay ile Şenol Aslanoğlu arasında yaşanan kriz, basit bir yetki tartışması değil. Bu çatışma, iki farklı dünya görüşünün ve hayat anlayışının çatışmasıdır.
Bir tarafta halka dokunan, tevazu gösteren bir çizgi; diğer tarafta yukarıdan bakan, gösterişli ama içi boş bir temsil.
Oysa CHP’nin İzmir’de en büyük ihtiyacı sadece belediyecilik üretmek değil; bu üretimi, halkçı bir dille tabana anlatacak kadrolara sahip olmaktır. İl başkanlığı makamı, sadece ilçe başkanlarıyla değil; gençlik kolları ve kadın örgütleriyle de yol yürüyebilen, parti emeğinin her aşamasına saygı duyan biri tarafından temsil edilmelidir.
Ve evet, belediye başkanlarıyla senli benli olmak değil, belediyeciliği bilen, yaşamış ama bu bilgiyi kimseyi ezmeden aktaran bir siyasetçi gerekir. Ne yazık ki mevcut yapının bu görevi layıkıyla yerine getirmesi mümkün görünmüyor.
CHP İl Başkanı Nasıl Olmalı?
Görevi temsil değil, sorumluluktur.
- Dürüst ve Şaibesiz Olmalı
Adı hiçbir şaibeyle anılmamış, kamuoyunun güven duyduğu bir duruş sergilemeli.
- Ekonomik Olarak Bağımsız, Ama Gösterişten Uzak Olmalı
Kendi geçimini sağlamış olabilir ama halkla arasına lüks perde çekmemeli.
- Siyaset Mutfağından Gelmeli
En az bir dönem meclis üyeliği yapmış, örgütü içeriden bilen biri olmalı.
- Belediyeciliği Bilen, Yaşamış Olmalı
Belediye başkanlığı yapmış, deneyimini paylaşırken kimseyi rahatsız etmeyecek kadar olgun olmalı.
- Kadın ve Gençlik Kollarıyla Yürüyebilmeli
Sadece başkanlarla değil, partinin dinamik damarlarıyla da yan yana yürümeli.
- Parti Emekçilerine Saygılı Olmalı
İlçe başkanları ve üyeleri tarafından sevilen, sayılan biri olmalı.
- Hiçbir Zaman Partiye Küsmemiş Olmalı
Zor zamanda partinin yanında durmuş, ilkeler uğruna hiçbir kapıyı kapatmamış biri olmalı.
- Sokakta, Hayatta, Yan Yana Olmalı
Cenazede, düğünde, mahallede görünmeli. O sandalyeye sadece salonda değil, sokakta da oturabilmeli.
- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın (Cemil Tugay) Hayat Görüşüne Uyumlu Olmalı
Gösterişten uzak, toplumcu, halkın yanında duran bir siyasi çizgiyle örtüşmeli. Kenti birlikte taşıyabilecek uyumda ve durulukta olmalı.
- Belediye Kapılarında İş Takibi Yapmayacak Kadar Temiz Olmalı
İş takipçisi değil, belediyenin itibarı için yaşayan bir figür olmalı.
- Salonda Konuşup Sokakta Dinleyecek Kadar Dengeli Olmalı
İş dünyasına projeyi anlatırken, işçiye gevrek–boyoz götürecek kadar samimi olmalı.
Peki bu yazıyı okuyup da “Bu kişi kim?” diye soran var mıdır bilmiyorum. Ama soran varsa bile… sadece puzzle’ın parçalarını birleştirmesi yeterlidir.
Çünkü İzmir CHP üyeleri ve seçmeni, il başkanlığı koltuğunda kendileri gibi birini istediklerini haykırmaktan yoruldular.