Bu şehrin üniversitelerine yapılan zulme bir dur densin artık
Ara ara kaleme almak mecburiyeti hissettiğim konulardan birisi de üniversiteler.Defalarca yazdığım ve yazmaktan uzak duramayacağım İzmir Üniversiteleri artık bir düzene kavuşmalı.Her rektör ataması bir öncekini aratır oldu.Bu isabetsiz tercihlerin alınmasına sebep olanların elleri artık bu kurumlardan çekilmeli.
Tıkanan eğitim sistemini açmaza sürüklemek kimlerin işine geliyor ,deşifre edilmeli.Daha önce de yazmıştım,bir takım STK görüntüsündeki kifayetsizler siyaset ile olan ilişkilerini kullanıp bu güzide eğitim kurumlarını içinden çıkılmaz noktaya sürüklüyor.Benim kulağıma gelenler bu hali ile devam edecek olursa olacakları skandal tanımı ile bile tarif edemeyiz.
Kısa geçmişe bir yolculuk edecek olursak,Ege Üniversitesinin bir önceki rektörü Cüneyt Hoşcoşkun’u İzmir Birlik Vakfı desteklemiş ve seçtirmişti.Dokuz Eylül Üniversitesinin bir evvelki rektörü Adnan Kasman’ı ise kapatılan Mazlum-Der’cilerin desteklediği biliniyor.Gerçi yeni gelenide biz getirdik diyorlar fakat ortada bunu sergileyecek cesareti henüz göstermiyorlar.Tekrar mağlup olma endişesi büyük olmalı.Bir damat vakasına Fetö üzerinden kurban edilen Galip Akhan’ı unutmak haksızlık olur.
Sahi Bakırçay Üniversitesine tayin edilen Rektör Bey ile Demokrasi Üniversitesine tayin edilen Rektör Hanımı gören var mı?Bakırçaydan sökülen hela musluklarına, hard disklere kadar soracağımız bir çok soru var lakin cevabını kimden alacağız, halen ortada yok.Kampüsün girişinde bile kocaman Gediz Üniversitesi yazıyor.Gerçi söylentiye göre Demokrasi Üniversitesi rektörü Balıkesir’den vekil adaylığını talep ediyormuş ama kendisini bir görsek de sorsak, doğrumu diye.
Belki de merkezden uzak olmanın keyfini süren İYTE huzurun sebebini anlamıştır.Biz merkez üniversitelerinde genel sekreter atamalarına kadar ikaz etmiştik lakin bizi dinlemediler ve sonuçlar ortada.Fetö temizliği çok öne çekildiğinden olan diğer usulsüzlük ve iddia edilen yasadışı örgüt mensupları kadrolaşmaları gözden azade tutuluyor.
Fırat Çakıroğlu şehit edilmeden evvel o zamanki rektörü ve İzmir siyasetçilerini olabilecek dehşete karşı uyarmıştık fakat bizi dinleyen olmadı.Hatta rahmetli Hikmet Tınaztepe’nin yönlendirdiği MTTB Ege Üniversitesi başkanının taleplerini yayınlamış ve olası çatışmaların fitilini ateşleyecek mescid tercihi konusunda da uyarmıştık.Allah’tan MTTB’li ve diğer muhafazakar gençler tahriklere uymadı da biz orada yaşanacak dehşet senaryolarından kurtulduk.
Düşünebiliyor musunuz görevde olan bir hakime kampüsten kantin veriliyor ve o zat sevgilisi ile birlikte orayı işletirken su damacanalarını bile taşımaktan imtina etmiyor,iddia bu.
Şimdi demem o ki Sayın YÖK Başkanı artık tüm tesirlerden azade karar versin.Bu şehrin tüm dinamikleri ile istişare etsin.Mesela rektör atamasını bekleyen Katip Çelebi Üniversitesi için aynı hataları tekrarlamasın.Eğer bu işler böyle giderse birileri rektörün elinden tutar seni valiye ben söyledim o getirdi gel bir teşekküre gidelim der.Yada gecenin bir vakti üzerinde eşofmanlar yanında kimliği meçhul iki kişi ile kız yurdunu denetlemek iddiası ile yurda girmek isteyen fakat izin verilmeyince bakan müsteşar ayağa kaldıran rektör skandalları daha çok yaşanır.Belki de bu tedbirler alınırsa koltuğa eğreti oturan ama oturduğu gün bazı kifayetsizlerin kuşatması altında kalıp elde kalan üç beş öğretim üyesini de elden çıkarmaya kalkan rektör gibi olanlara fırsat verilmez.
Bu tür sonlardan vaz geçip her getirdiğini Fetö vesair bahaneler ile görevden alma mecburiyetinden YÖK’ün kurtulabilmesi için geniş tabanlı bir tercihe dayanması lazım.Bütün bunların içinde Katip Çelebi Üniversitesi için bizim de referans olacağımız isim mutlaka olacaktır.Bakalım ,görelim.