Bilal Saygılı; “İzmir, tıpkı tüm Türkiye’nin olduğu gibi Gazze halkının haklı mücadelesinin yanındadır”
Ak Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, bundan sonra belirli periyotlarla bir araya gelip “Gündem İzmir” toplantılarının gerçekleştirileceğini belirtip genelden yerele İzmir’i ve İzmirliyi konuşacaklarını söyledi.
GENEL VE YEREL SEÇİM DEĞERLENDİRMESİ
Gündem İzmir Toplantısının ilk konusu genel ve yerel seçimler olurken Bilal Saygılı şu ifadeleri kullandı;
“Ülkemiz ve şehrimiz iki seçim atlattı.
2023 Genel Seçimlerinde milletimizin teveccühü Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan lehine tezahür etmiş, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin devamı çelikleşmiş bir irade ile beyan olmuş ve TBMM çoğunluğu Cumhur İttifakı’mıza milletimizce teslim edilmiştir.
2024 Yerel Seçimleri de aynı olgunlukla atlatılmıştır.
AK Parti, Türkiye siyasetinin baba ocağıdır.
AK Parti, bir demokrasi kalesidir.
AK Parti, geleceğin politik vizyonudur.
Bundan dolayı, seçim sonuçları AK Parti İzmir ölçeğinde bize öğrettikleri ve milletimizle kurduğumuz interaktif ilişki bakımından çokça kazandığımız bir denklemdir. “ dedi.
İZBAN MESELESİ
Bilal Saygılı İzban konusunda “Güzel İzmir’imizin dertleriyle dertlenen bir teşkilat olarak her daim çalışmalarımızı bu yönde yürütüyoruz.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Cemil Tugay’ın göreve geldikten sonra verdiği demeçler, bizde kentimiz için bir umut belirmesini sağlamıştı. Hatta bizi ziyaretinde kentin sorunları için bir komisyon kurulması, ortak çalışmayla hükümetten istekleri konusunda yardımcı olmamız talebini iletmişti.
Ama görüyoruz ki, büyükşehir başkanlığı tarafında bir söylem ve eylem birlikteliği yok.
Bu tutarsızlığı İZBAN konusundaki beyanında görmüş olduk.
İZBAN ülkemizde benzer taşıma modelleri içinde 136 km ile en uzun hatta sahip yolcu taşıma ağına sahiptir.
Bugüne kadar; 41 istasyon, 219 vagonluk filo ve günlük 275 tren seferiyle 986 milyon 543 bin 538 İzmirliyi taşıdı.
Bu rakamlar İZBAN’ın ne kadar geniş bir alanda hizmet verdiğinin en somut örneğidir. Ancak son zamanlarda İzmir gündemini birçok bilgi eksikliğiyle haksız şekilde meşgul etmektedir.
İZBAN günde 300 bin yolcu taşımaktadır, bugün İZBAN olmasa, ESHOT İZBAN’ın yerine günde 2200 ek sefer yapmak zorunda kalacaktı.
Yakıt masrafından tutun da çevre etkisine, trafik kaosuna kadar ne kadar büyük bir sorun oluşturacağı net bir şekilde ortada yer almaktadır.
Ancak şunu ifade etmek isterim ki Sayın Büyükşehir Belediye Başkanının sağlıklı bir bilgi aldığını düşünmüyoruz.
İZBAN’ın bakanlığa 911 milyon TL borcu olduğunu mecliste bizim grubumuz dile getirdi.
Bankalarla kredi yapılandırma sözleşmesini yine biz dile getirdik ve geçen dönem onaylamadıkları için trenleri alımı için kullanılan döviz cinsinden kredinin TL’ ye dönme sürecinden kendilerinin haberi yoktu.
Neden bunları söylüyoruz; çünkü İZBAN gibi İzmir için önemi olan bu konuda; kamu önünde detaylı araştırma yapılmadan, gruplarımız arasında bir görüşme olmadan samimiyetten uzak açıklamalarla çözüm bulunamaz.
Ben İl Başkanı olarak yapılan görüşmedeki yerimizde duruyorum. Önce Sayın Başkan ortağı olduğu şirketin yetkililerini çağırmalı, genel bir bilgi almalı…
Daha sonra anlaşmaya vardığımız şekilde gruplarımız arasında görüşmeleri yapıp var olan sorunları çözmek için beraber Ankara’ya gitmeye, fazla bir ödeme varsa İzmir’e özel destekler almaya hazırım.” İfadelerini kullandı.
KENTSEL DÖNÜŞÜM DEĞİL RANTSAL BÖLÜŞÜM
Ak Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı İzbeton ve Kooperatifler için, İzmir Büyükşehir Belediyesi; “Kentsel Dönüşüm değil Rantsal Bölüşüm” düsturuyla İzmir’i bir kentleşme krizine sürüklemiştir dedi ve açıklamalarına şu şekilde devam etti.
Kovaladıkları rantın miktarı 2 milyar TL’yi bulan İzbeton ve Kooperatif çeteleriyle karanlık işler yapılmıştır.
Bakınız; Örnekköy’deki kentsel dönüşümü için ilk ihale 2018 yılında yapıldı.
Sözde 6 bin kişi bu dönüşümden faydalanacaktı. Maket projeler ve süslü vaatlerle vatandaşın helal parası toplandı.
Güya iki yıl içinde proje hak sahiplerine teslim edilecekti. Sonuç? Hüsran!
Bir grup politik çıkar elitinin elinde CHP’nin oyuncağı olan kentsel dönüşüm çalışmaları yeni mağdurlar yarattı.
380 konut ve 27 işyerinden oluşan 4. Etap inşaatı ihalesi 2022 yılında yapıldı. Katılımcılardan 1’er milyon TL’ye yakın para toplandı. Sonuç? Hüsran!
Dikkatinizi çekmek isterim! İzmir deprem bölgesi…
Henüz dört sene önce 2020 yılında Bayraklı’da 117 canımızı yitirdik.
Bu nedenle kentsel dönüşümü önemsiyoruz ve destekliyoruz.
Ancak ortada kentsel dönüşümden çok vatandaşı mağdur eden, birilerini yetkilerini kötüye kullanarak belediyeyi zarara uğratan bir kaotik yapı var.
Ben Sayın Büyükşehir Belediye Başkanından şunu bekliyorum.
Belediyemize güvenerek tapularını devrenden, bizim de mecliste oy birliği yaparak yetki verdiğimiz İzbeton’da neler oluyor çıkıp açıklasın.
Yetkisini kanunsuz kullananlar ile belediye ve vatandaşı zora sokanlar hakkında ne yapacak bize anlatsın.
Sistem içinde görünen ve görünmeyenler hakkında nasıl bir çalışma yapıyor bize bilgi versin.
Bu evleri kim yapacak? Kooperatifler batmış, vatandaş parasını kaptırmış, tapularını devretmiş durumda…
Bir taraftan Sayın Başkan 5 yılda 25.000 konut yapacağız, dönüşümü destekleyeceğiz diyor; ancak TOKİ’nin yaptığı tüm planlara itiraz ediyor.
Hani samimiyet, hani halis niyet?
Bakınız; İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin son dönemdeki bir diğer büyük iddiası, İzmir’in dönüşüm sorununa köklü çözüm bulmak oldu.
Ancak tek elle tutulur proje; Uzundere.
Uzundere’de 33 bin bağımsız bölüm yapılacakken; şimdiye kadar, dükkânlar hariç; 800 – 850 konut teslim edilebilmiş.
Örnekköy dönüşüm projesi de 2016 yılında başlatılmış bir proje ama burada da hiçbir ilerleme kaydetmediler.
Peki, planlanmış Uzundere, Örnekköy, Aktepe, Emrez’de 7 dönüşüm alanında yol kat edemedikleri dönüşüm sorununun arka planının matematiğine bir bakalım…
Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığı’nın bütçesi 68 milyon TL iken reklam ve tanıtım bütçesi 250 milyon TL; 3,5 katından fazla…
Hizmete reklam arası verilmez.
Deprem riskiyle böylesine sorumsuzca mücadele edilemez!
40 ayda sıfır konut teslim edilmiş, üretimleri yüzde 10 seviyesinde!
68 milyon TL ancak personel maaşlarını karşılıyor!
Yine Gaziemir Emrez’de bir gösteri sergilediler.
220 bin metre kare alanda 10 bin konut yapılması planlanan mahallede eski Genel Başkanları Kılıçdaroğlu’na bir temel attırdılar. Ama, 275 konutluk çalışmayla hem Genel Başkanlarını hem halkı kandırdılar.
Kaldı ki yakın geçmişte Karabağlar’da mağdur ettikleri vatandaşların dönüşüm isyanını bizzat yaşamışlardı.
Defalarca kentsel dönüşümü bize bırakın dedik. Ama, yanaşmıyorlar!
Şehrimizdeki konutların yüzde 65’i kaçak ve gecekondulardan oluşuyor.
Geriye kalanların yüzde 50’ye yakını deprem yönetmeliğine uygun değil.
Sadece yüzde 30’u sağlıklı.
Maalesef CHP; Türkiye’nin üçüncü büyükşehrini “kaçak şehir” haline getirdi.
Peki bu dönemde AK Parti merkezi hükümet olarak İzmir’e neler yaptı onlardan da bahsedelim.
AK Parti iktidarı bu alanda 116 milyar TL yatırım yaptı.
20 yılda TOKİ vasıtası ile İzmir’e 25 bin konut inşa etti.
Deprem sonrası, 5 bin konut, 300 işyerini teslim etti.
Büyükşehir Belediyesi ise tüm bunlara karşın yıllardır; Uzundere’de 744 adet konut, 73 işyeri, Örnekköy’de 130 adet konut, 13 işyeri olmak üzere; sadece 874 konut, 86 işyerini hak sahiplerine teslim edebildi.
İşte İzmir’i engebeli şehir yapan budur.
YILAN HİKAYESİNE DÖNEN EXPO
Gündem İzmir Toplantısının bir diğer konusu ise Expo oldu.
Bilal Saygılı 15 Ekim 2021 günü, 2020 depremi yıl dönümü ziyareti için İzmir’e gelen dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum, Konak Yeşildere’de yeni bir kentsel dönüşüm projesini başlatacağını duyurmuştu.
Bunun üzerine dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı “İzmir’in yıllardır bekleyen sorunlarından birini, Yeşildere’yi çözüme kavuşturuyoruz” diyerek bir müjde verdi diyerek eleştirdi.
EXPO 2026!
Dönemin Büyükşehir Başkannın söylediğine göre; Türkiye’nin ilk büyük yeşil dönüşüm projesi bu vadide başlayacak ve bölge dört yıl içinde Expo 2026 alanına dönüşecekti.
Sonra üzülerek takip ettik ki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay 1 Haziran’da verdiği bir mülakatta: “geçen yıl EXPO Yönetim Kurulu Üyeleriyle yapılan bir toplantıda, 2026 yılına kadar tamamlanmasının mümkün olmadığının dile getirildiğini belirtmiş.”
İzmirlinin bundan haberi var mı, yok!
Bakınız! Gizli kapaklı ajandalarla, İzmirliden saklanan habis planlarla bu işler yürütülemez.
Kamulaştırmanın yarısının yapıldığını, 500 milyon lira harcandığını ve borçlanıldığını açıklayan Cemil Tugay, en az bir milyar liralık bir üst yapı çalışmasının da gerekli olduğunu aynı röportajda söylemiş.
Bu paralar kime harcandı, nereye ne kadar ödendi?
En az 1 milyar TL’lik üstyapı yatırımı öngörüsü hangi fizibilite çalışmasına dayanarak yapıldı? Hepsi koca bir sır? İzmirlinin bunu bilmeye hakkı var!
İzmir’in küresel organizasyonları yapacak bir noktaya gelmesini elbette en çok biz isteriz.
Bu konuda hep destek olduk, olmaya devam edeceğiz
Biz, AK Parti olarak zaten Yeşildere’nin yanlış olduğu çok söyledik, dinlemediler.
Birçok vatandaşı mağdur ettiler, kamulaştırma yaptılar, davalar açıldı ve paralar harcandı, vatandaşların evleri yıkıldı.
AK Parti grubumuz zaten salı günü cevaplanmak üzere soru önergemizi verdi.
Ancak asıl sormak istediğim, verdiğimiz uluslararası taahhüt ne olacak?
Bu projeyi nerede yapacaksınız; yoksa pardon vazgeçtik mi diyeceksiniz?
Böyle olunca artık uluslararası güvenirliğimiz, itibarımız kalır mı?
Oradaki vatandaşlarımız evleri ne olacak, nerede yaşayacaklar?
İzmir’i hem vatandaşı açısından güvensiz hem de uluslararası platformda güvenilmez, sözünü tutmaz bir şehir noktasına getirmek doğru mu?
Bu konuda bir açıklama bekliyoruz dedi.
BAŞKAN TUGAY’IN “TURİZM KENTİ” OLMA FİKRİNE MESAFELİ DURUŞU
Ak Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı Turizm konusunda da sözlerini şu şekilde dile getirdi;
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, dün verdiği bir demeçte, ‘’Ben İzmir’i bir turizm kenti yapmayı düşünmüyorum. Böyle bir hayalim yok.’’ şeklinde bir ifade kullanarak büyük bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı yarattı. Bu açıklama, İzmir’in potansiyelini ve ihtiyaçlarını göz ardı eden bir yaklaşımı yansıtıyor.
Öncelikle, İzmir’in tarihi ve kültürel zenginlikleri, doğal güzellikleri ve coğrafi konumu, şehri doğal bir turizm merkezi haline getiriyor. İzmir, binlerce yıllık geçmişi ile Ege’nin incisi olarak bilinir ve her yıl milyonlarca turist tarafından ziyaret edilir. Bu zengin mirasın ve doğal güzelliklerin, ekonomik kalkınma ve istihdam yaratma potansiyeli oldukça yüksektir. Turizm sektörü, dünya genelinde ekonomilerin can damarlarından biri olarak kabul edilirken, İzmir’in bu potansiyelinden faydalanmamak büyük bir kayıp olacaktır. Cemil Tugay’ın açıklaması, İzmir’in ekonomik çeşitliliğini artırma ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlama hedeflerine de aykırıdır. Turizm sektörü, sadece doğrudan değil, aynı zamanda dolaylı yoldan da birçok sektöre can suyu sağlar. Konaklama, yeme-içme, ulaşım, perakende ve kültürel etkinlikler gibi alanlarda yaratılacak iş imkanları, şehrin ekonomik yapısını güçlendirecektir.
Başkan Tugay’ın “turizm kenti” olma fikrine mesafeli duruşu, İzmir’in mevcut potansiyelini değerlendirme konusundaki isteksizliğini gösteriyor.
Merak ettiğimiz konu ise kentimizin odaları sayın Tugay’ın bu düşüncesi hakkında ne düşünmektedir? Dedi.
GAZZE MESELESİ ve KARDEŞ BELEDİYELER
Gündemin ve vicdanların en önemli konularından birisi olan Filistin meselesi için de Bilal Saygılı sözlerini şöyle sürdürdü;
Filistin, “İsrail Terör Devletinin” Siyonist sapkın emelleri doğrultusunda sistematik bir katliama, planlı bir soykırıma uğruyor.
Küresel gelişmeler ışığında görüyoruz ki son olarak Slovenya ile Filistin’i tanıyan ülke sayısı 147’ye ulaştı.
Temennimiz bu sayının daha da artması, tanıyan ülkelerin İsrail caniliğine sesini yükseltmesi ve küresel bir yaptırımla Siyonist caniliğin son bulmasıdır.
Sn. Cumhurbaşkanımızın “küresel barış diplomasisi liderlik vizyonuyla” sergilediği irade ve cesur duruş, vicdan sahibi toplumlar için örnek teşkil etmelidir.
İzmir, tıpkı tüm Türkiye’nin olduğu gibi Gazze halkının haklı mücadelesinin yanındadır.
Hal böyleyken; İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin geçtiğimiz yıllarda Tel-Aviv ile birbirini kardeş şehir ilan etmiş olması yeniden ele alınmalı ve bu kâğıt üzerinde anlam ifade eden safsataya acilen son verilmelidir.
İzmir, masum sivilleri ve günahsız yavruları katleden bir devletin ya da şehrin kardeşi olamaz, olmamalıdır.
İzmir’in yanı, hamile kadınların, yaşlı sivillerin sığındığı kamplara gece yarısı ölüm bombaları kusan katillerin safı değildir.
Bundan dolayı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve yönetici erke kamuoyu önünde çağrımı yapmak istiyorum; “Bu onulmaz ayıbı üzerinizde tarihi bir utanç olarak taşımaya son veriniz!”
Bir avuç katliamcı Siyonist sizin kardeşiniz ise de bunu yüreklice kabul edip bu gerçeği İzmir ve İzmirliyle paylaşınız.
Yok eğer safınız masum, mazlum ve mağdur Gazze halkıysa bunu da çekinmeden yüreklice ifade ediniz.
Bu gelişmeler ışığında, ilk Büyükşehir Belediye Meclis Toplantısında; “İzmir’in Tel-Aviv’le olan sözde kardeşliğinin sona ermesi ve Gazze’nin tüm ilçelerimizce kardeş şehir ilan edilmesi için” AK Parti grubu olarak teklifimizi sunacağız.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ve yöneticileri; İzmir halkı, tarih ve maşeri vicdan karşısında tercihini yapacaktır.
Ya katil Netenyahu ve psikopat cani çetesiyle kardeşliklerini perçinleyecekler ya da Gazze’nin halkına şerefli bir selam göndereceklerdir.
Utanç ve şeref arasındaki farkı bilenler için tablo bu kadar nettir ifadelerini kullandı.
AKRABA ve AKBABA BELEDİYECİLİĞİ
Gündem İzmir’in son konusu ise İzmir Belediyeciliği oldu. Bilal Saygılı;
1 Nisan’dan bu yana İzmir’de Belediyecilik hizmetleri konusunda cereyan etmesinden son derece rahatsız olduğumuz bazı olaylara şahitlik ediyoruz.
CHP’li belediye başkanları koltuklarına oturduğu günden bu yana İzmir halkı hizmet bekliyor.
Peki belediyeler ne yapıyor?
Dizlerine kadar nepotizm içinde bir keyif devri inşa ediyorlar.
Bakınız; İzmir ihmal etmeye, İzmir üzmeye, İzmir hizmetten yoksun bırakılmaya gelmez!
Vatandaş hizmet belediyeciliği bekliyor, CHP hezimet belediyeciliği sunuyor.
Tabirimi mazur görünüz ama İzmir’de CHP belediyeciliği; akraba ve akbaba belediyeciliğine evrilmiş durumdadır.
Adeta belediyelere bir akrabalarıyla üşüşerek İzmir’in kaynakları ranta dönüşüp CHP politbürosunun cebine girmekte, halk hizmetsizlik sarmalında feryat etmektedir.
Kendi Genel Başkanlarının nepotizm hummasına yakalanan belediye başkanlarını uyarmasına rağmen tıpkı Bursa’da olduğu gibi İzmir’de de geri adım atmayan başkan ve milletvekilleri İzmir’in yarınlarını riske sokmaktadır.
İzmir bir avuç CHP eliti ve Belediye Baronları tarafından sömürülecek kadar sahipsiz bir şehir değildir.
AK Parti kadroları olarak her bir belediye başkanımız, ilçe ve büyükşehir meclis üyemizle demokratik ölçülerde ve hukuk dairesinde göğüs göğse mücadelemizi sürdürerek İzmir’in hakkını koruyacağız.
Yandaşlarına bol kepçe, işçiye memura 3 akçe diyen nepotik CHP belediyeciliğini İzmir’in kara talihi olmaktan çıkaracağız.
İzmir’in her ilçesinde, belediye kaynakları hizmet, eser, yatırım ve projelere harcanmadıkça biz rahat uyumadığımız gibi kimsenin de rahat olmasına müsaade etmeyeceğiz.
Buradan şu anlam çıkmasın, biz CHP’nin her meselesine takoz koymayacağız.
Hayra motor, şerre fren olacağız.
CHP’nin İzmir ve İzmirli için atacağı her makul ve olumlu adımın bu anlamda destekçisi olacağız. Bunun böyle bilinmesini arzu ediyoruz dedi.