Başkent’te Büyük Güvenlik Zafiyeti
‘Bombalı araç’ kullanılması gözleri PKK’ye çevirirken, bölgenin yılbaşı gecesi yakalanan iki canlı bombanın keşif yaptıkları bölge olması, IŞİD’i gösteriyor.
Ankara’da askeri servis araçlarına yönelik gerçekleştirilen bombalı saldırının ardından “fail kim”sorusu ortaya atıldı. Saldırıda “bombalı araç” kullanılması gözleri PKK’ye çevirdi. PKK’nin son dönemdeki saldırı yöntemleri arasında bombalı araç başı çekiyor. Sokağa çıkma yasağı ilan edilen Cizre ve Sur’da PKK’nin önemli kayıplar vermesi, Türk topçusunun da Kilis’ten Suriye’deki YPG mevzilerini vurması nedeniyle; PKK’nin Ankara’daki saldırıyı düzenlemiş olabileceğine işaret ediliyor.
Patlamanın yaşandığı yerin yılbaşı gecesi yakalanan iki IŞİD’li canlı bombanın keşif yaptıkları bölge olması, gözleri IŞİD’e de çevirdi.
En son 10 Ekim 2015’de Ankara Gar Meydanı’nda 102 kişinin öldüğü canlı bomba eyleminin düzenlendiği Başkent yeni bir katliama tanık oldu. Eylemin seçildiği yer ise, devletin kalbi olarak nitelendirilecek bir bölge: Patlamanın yaşandığı Merasim Sokak’ın çevresinde; Genelkurmay, Hava, Deniz, Kara Kuvvetleri, Jandarma ve Savil Güvenlik Komutanlığı gibi askeri birimler ile; Meclis, Başbakanlık, DSİ, Karayolları, Devlet Malzeme Ofisi, İçişleri Bakanlığı, EmniyetGenel Müdürlüğü gibi sivil kurumlar yer alıyor. Patlama ise direkt, kuvvet komutanlıklarında çalışan askeri personelin evlerine gitmek için servise bindikleri yer. Sokağın iki yanında, askeri lojmanlar bulunuyor.
Hangi örgüt yaptı?
Peki, saldırıyı kim ya da hangi örgüt yaptı? Bu konuda akla ilk olarak iki örgüt geliyor: PKK ve IŞİD… PKK en son Ankara’da 20 Eylül 2012’de bölgeye çok yakın bir yer olan Kızılay’daki Kumrular Sokak’ta bomba yüklü saldırı gerçekleştirmiş, 5 sivil hayatını kaybetmişti.
Bombalı araç, PKK’nin güvenlik güçlerine yönelik son dönemde sıkça kullandığı bir saldırı yöntemi… Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da PKK bombalı araçlarla çok sayıda karakola saldırı düzenledi. Bu yöntem PKK tarafından batıda ise 10 Ağustos 2015’te İstanbul Sultanbeyli’deki Fatih Polis Merkezi’ne yönelik kullanıldı… Saldırının zamanlaması da yine önemli.
Cizre ve Sur’da TSK’nin operasyonlara aktif olarak katılması askeri hedefe taşıdı. PKK yöneticisi Cemil Bayık, aralık ayında yaptığı açıklamada, “Gelecek aylarda iç savaş Türkiye’de ağırlaşacak” demişti. Türk topçusunun Suriye’de ilerleyen YPG mevzilerini bombaladığı bir süreçte de bu saldırının yaşanması olayın başka bir boyutu…
IŞİD’in keşif bölgesiydi
İkinci şüpheli örgüt IŞİD… 10 Ekim’de iki canlı bomba ile Gar Meydanı’nda 102 kişinin öldüğü eylemi yapan IŞİD, 7 Haziran seçimlerinden bu yana genellikle patlayıcı yelek giymiş militanları aracılığıyla saldırı yapıyordu. Yine yılbaşına sayılı günler kala, başkentte eylem hazırlığındayken yakalanan iki canlı bomba Musa Canöz ve Adnan Yıldırım, keşif yaptıkları yerler arasında patlamanın olduğu bölgeyi de anlatması dikkat çekici.
Tutuklanan bombacılardan Adnan Yıldırım, bomba düzeneğini hazırladıktan sonra bir gün Deniz Kuvvetleri, Kara Harp Okulu, Meclis, Emniyet ve Polisevi’ne kadar yürüdüklerini, keşif yaptıklarını anlatmıştı. Yıldırım, başka bir gün ise Etimesgut’ta Zırhı Birlikleri kontrol ettiklerini belirterek “Çarşı iznine çıkan askerleri kontrol ettik. Burayı da olumsuz olarak bildirdik. Başka bir gün Jandarma Genel Komutanlığı’nda keşif yaptık. Burayı da olumsuz bildirdik. Başka bir gün Mamak Muharebe Okulu, Polis Koleji’ne gittik. Orada da hiçkimseyi bulamadık. Bunu (Suriye’deki IŞİD yöneticisi) Mustafa Mol’a olumsuz olarak rapor ettik” demişti. Yıldırım, buralarda eylem yapmaktan vazgeçmelerinin sebebi, patlama sırasında en fazla 1 veya 2 kişinin öleceğini gerekçe gösterdi.
AKLA GELEN SORULAR?
Devletin tüm kritik birimlerinin toplandığı bir yerde saldırı düzenlenmesi güvenlik ve istihbarat açığının boyutunu ortaya koydu. 10 Ekim’deki saldırıyı gerçekleştiren iki IŞİD üyesi canlı bomba, elini kolunu sallayarak Gar Meydanı’na ulaşmış ve saldırıyı gerçekleştirmişti. Bu saldırı üzerine hükümet yetkilileri, “olayda güvenlik zafiyeti olmadığını” savunurkenAnkara Emniyet Müdürü ile İstihbarat Şube Müdürü görevinden alınmıştı. MİT Müsteşarı ile Emniyet Genel Müdürü koltuklarında oturmaya devam etmişti. Yaklaşık 4 ay sonra bu kez kuvvet komutanlıklarının tam ortasında böyle bir saldırının olması düşündürücü.
Akla gelen ilk sorular
Güvenlik açığı ile ilgili şu sorular gündeme geldi:
– Kritik kurumların yer aldığı bir bölgede neden yeterli güvenlik önlemi alınmadı?
– Saldırıyı gerçekleştirenler,bombalı aracı nerede hazırladı? Olay yerine nereden geldi?
– Askeri servis araçlarının buradan kalktığını zanlılar nereden biliyordu?
– Eylemden önce bölgede keşif yapıldıysa, bu durum nasıl fark edilmedi?
– MİT, eylemle ilgili emniyet birimlerini uyardı mı? (Cumhuriyet)