Başkan Kocaoğlu’ndan Sert Açıklamalar
Başkan Kocaoğlu, metro yatırımlarından Körfez ÇED’ine, stattan BMC olayına kadar pek çok konuda önemli açıklamalar yaptı. Narlıdere ve Buca metro hatları için sadece izin istediklerini söyleyen Başkan Kocaoğlu, “Para kendilerinde kalsın, başka büyükşehirlere yapsınlar. Benim projelerim onaylansın, müracaat ettiğim zaman aksamasın; tek istediğim budur!” diye konuştu.
Başkan Kocaoğlu, geciken Körfez ÇED’i konusunda “Yok eksiği varmış, yok gediği varmış! Bunlar boş şeyler! Bekleyeceğiz, göreceğiz. Ondan sonra bir şey konuşmamız gerekiyorsa, konuşacağız.. Sabır taşıncaya kadar bekleyeceğiz. Başka çare yok!” dedi.
Büyükşehir Belediye Başkanı, stat yatırımları konusunda samimiyet çağrısı yaptı: “Ben gönlümü de açıyorum, yüreğimi de açıyorum.. Sen de gönlünü, yüreğini aç! Aklı ve bilimi kullan! İnat etme! İlla Büyükşehir Belediye Başkanı ‘yanlış’ dediği için, onun burnunu sürteyim diye yanlış yere stat yapma! Yazıktır bu kente! ‘Ben yaptım oldu’ mantığı ile yaparsınız; parayı veririm, yeri de veririm, meclisten de geçiririm ama onun vebalini üstlenmem. 15 yıl sonra ‘Buraya bu stadı kim yaptı? Kim alet oldu?’ dedirtmem. Daha burada stadın polemiği yapılırken, stat ve spor bir siyasi malzeme olarak kullanılırken, futbol taraftarları siyasi meta olarak kullanılırken, ben iki stat yapıyorum. Öbürünü da yaparım.. İzmirli hemşerilerimiz gözlerini açsınlar, istirham ediyorum. Böyle bir tavır beni gerçekten İzmir için üzüyor. İş yapmaksa, oturup beraber yapacağız. İş yapmaksa, aklı ve bilimi rehber alacağız. Çözülemeyecek hiçbir problem yok.”
Başkan Kocaoğlu, “Bir deftedarın ya da il müdürünün İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin önünü kesmeye, manipüle etmeye hakkı var mı? Ben onlara şunu söylüyorum: Allah gönüllerine göre versin! Bu kente ve belediye başkanına ne yapıyorlarsa, Allah onlara iki mislini versin! İyilikte de kötülükte de..” diye konuştu.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Kanal 35’de yayınlanan “Farklı Açı” programına katılarak, İzmir gündemine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Başkan Kocaoğlu, bir soru üzerine, Adalet ve Kalkınma Partisi İzmir Milletvekili Hamza Dağ’ın twitter üzerinden paylaştığı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni eleştirdiği fotoğrafla ilgili konuştu. Hem milletvekilinin hem de Kiraz Belediye Başkanı’nın böyle bir davranış içinde bulunmasını doğru bulmadığını söyleyen Başkan Kocaoğlu, “Orada bir fotoğraf çekilmiş. Çocuklar servisi iterken arkada gölgesi vurmuş insanlar var. Seyrediyorlar. Biz de ‘Bu insanlar bel fıtığı mı da arabayı çocuklar itiyor?’ diye sorduk. Bunun üzerine Sayın vekilimiz durmadı. ‘Yetişkinler iterse bu yol yapılmayacak mı?’ gibi özrü kabahatinden büyük bir tavır içinde oldu. En garibi de, Kiraz Belediye Bakanı’nın tavrı.. Ertesi gün Kiraz’da kırsal kalkınma projesi kapsamında üreticiye ücretsiz koyun-keçi dağıtmaya gittik. Sayın Belediye Başkanımız da gelecekti. Ama Ankara’da programı varmış, gelemedi. O da ‘Bize keçi değil yol lazım’ diye bir açıklamada bulunmuş. Bu yol Karayolları’na, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ya da ilçe belediyesine ait olabilir. Büyükşehir Belediyesi’ne ait olanlar daha önce İl Özel İdaresi’ne aitti. Hem Belediye Başkanımız hem vekilimiz bizi arasa, yoksak da özel kalemimize not bıraksa, hiçbir şey yapamasak bile malzeme döker yolu sağlamlaştırırız. Belediye Başkanımız bunu kendine iş edinse ki, bu hem bizim hem Kiraz Belediyesi’nin görevi, ‘Ben iki kamyon malzeme gönderiyorum ama yeterli değil’ dese, biz buradan ekip çıkarsak yine çözülür. Buradan nasıl siyaset malzemesi çıkar, buradan kim ne yarar umar? Büyükşehir Belediye Başkanı’nı bu tür şeylerle yıpratmaya çalışarak ne elde edilir?” şeklinde konuştu.
“Orayı şu kazandı, bu kazandı olmaz!”
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yeni bağlanmasına rağmen Kiraz ilçesinde 110.000 m² sathi kaplama yapıldığını, bunun da ortalama 5 metre genişlikte 22 km. uzunluğunda yola karşılık geldiğini söyleyen Başkan Kocaoğlu, “Kiraz’da ayrıca 27.000 m² parke, 7.000 mt bordür yardımı yapıldı. 77.000 m² parke döşeme çalışması gerçekleştirildi. Çalışmalar devam ediyor” hatırlatmasında bulunduktan sonra, önceki belediye başkanı döneminde yeni belediye binasının inşaatının yüzde 70’ini karşıladıklarını, şu anda da ince inşaatına destek olduklarını söyledi. Programda “Belediyeler arasında ayrımcılık yapılıyor mu?” sorusuna da yanıt veren Başkan Kocaoğlu, şöyle konuştu:
“Her belediyemize parti ayrımı gözetmeksizin destek oluyoruz. Örneğin kısa süre içinde üreticilerimize 1300 civarında koyun keçi dağıttık. Bunun 150 tanesi Urla’da dağıtıldı, geriye kalanı Kınık ve Kiraz’da.. Fidanlar da ve yollar da öyle.. Havalar ısındığında sathi kaplamlara başlıyoruz. Ben ayrım yapmadım, yapmam! Böyle bir şey söz konusu değil. Her yerde her partiden vatandaşımız var. ‘Orayı şu kazandı; burayı bu kazandı’ olmaz!”
Olmayacak duaya ‘amin’ demem!
Başkan Kocaoğlu, Ankara’dan metro projeleriyle ilgili destek gelip gelmediği sorusuna işe şu yanıtı verdi:
“Üçyol-Üçkuyular metrosuyla ilgili o dönemde konuşurken, ‘biz yaptığımız işi yarım bırakmayız’ dedik. İhalesine çıkmışız, havlu atmamışız. Bunu yapacak paramız, gücümüz, teknik kadromuz var; bunu da aşarız dedik ve aştık. Sonra konuştuğumuzda ‘Buca tramvayını biz yapalım’ dediler. Ben de ‘proje ihalesi yaptım’ dedim; ‘iptal et’ dediler. Ben de Buca’yı iptal ettim. Ardından ‘Otogara gelin, Narlıdere istihkamı ve Üçyol-Tınaztepe hattını yapın’ dedik; böyle yazı yazdık. Sizin projeniz yokmuş dediler. Şimdi bunu bana sormanızın bir anlamı yok; benim de olmayacak duaya amin diyecek halim yok! İsteyecek durumum da yok! Açık söyleyeyim: Narlıdere metro projemi verdikten sonra hızlı şekilde fizilibilitesi onaylansın; hem ihalemi yapayım. Yine aynı şey Tınaztepe hattı için geçerli.. Bana izin verilsin; para istemiyorum. Keşke yapsalar ama öyle bir şans göremiyorum. O yüzden kendim proje yapmaya başladım. Bizim en acil işimiz Halkapınar Otogar.. ‘Orada hızlı tren yapacağız’ denildiği için, siyasi şov yapmamak için bu çalışmamızı dondurduk. Onu hızlı trenle birlikte konuşmamız lazım, er geç çözülür diye bakıyoruz. Narlıdere ve Buca metro hatları için sadece izin istiyoruz. Yapacaklarsa bile teşekkür ederim. Para kendilerinde kalsın, başka büyükşehirlere yapsınlar. Benim projelerim onaylansın, müracaat ettiğim zaman aksamasın; tek istediğim budur!”
Sabır taşıncaya kadar bekleyeceğiz
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, son Ankara temaslarıyla ilgili bir soruyu da şu şekilde yanıtladı:
“Konuşmalar çok iyi geçti, çok iyi karşılandık, çok iyi konuştuk ama daha bir mesafe alamadık. Örneğin körfez ÇED’i çok önemli. Katı atık bertaraf tesislerinin yapılması çok önemli. Sadece ve sadece Orman Bölge Müdürlüğü’nün görüşü kaldı; 15 tane görüş toplamamız lazımdı.. 14 kurumdan olumlu görüş geldi. Sayın Veysel Eroğlu bakanımızla özellikle konuştum; sonra telefonla yeniden konuştum. Binali Yıldırım bakanımızla da konuştum. Önemli olan, belirlediğimiz yerde örnek proje yapalım. Bu çöp neymiş, çöpten kazanılıyor mu yoksa kokuyor mu? Bunu insanlarımıza bir gösterelim. Önümüzdeki günlerde göreceğiz; ben bunun olumlu olacağına inanmak istiyorum. Gerçekten, samimiyetle inanmak istiyorum. Benim kimseyi ‘şu yapılmadı, bu yapılmadı’ diye bıçak kemiğe dayanmadan eleştiren bir kişiliğim yok! Körfez ÇED’inde de AKP İl Başkanı arkadaşımız ‘son bir eksik kaldı’ dedi. Eksik falan yok! Biz 9 yıldır 9 Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ile bilimsel araştırma yapıyoruz. İl Başkanı’na Ankara’da böyle söyleniyor; İl Başkanı da geliyor, burada böyle yapıyor. Yok eksiği varmış, yok gediği varmış! Bunlar boş şeyler! Bekleyeceğiz, göreceğiz. Ondan sonra bir şey konuşmamız gerekiyorsa, konuşacağız.. Sabır taşıncaya kadar bekleyeceğiz. Başka çare yok!”
Bu inat niye?
Başkan Kocaoğlu, kentin stat sorunuyla ilgili görüşlerini ise şöyle özetledi:
“Kiraz’da gölgesi görünen adamların mizanseni var ya, aynı mizanseni aynı Sayın Milletvekili, sakız çiğner gibi statlarda da yapıyor. Ben Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapıyorum; Yalı’ya ve Göztepe’ye stat yapılmasının doğru olmadığına inanıyorum. Yaptıkları işte hata vardı, mahkeme bunların eksikliklerini bulup durdurdu. O eksikliği gidermek 15 günlük iş! O zaman Karşıyaka Stadı’nın önü açılıyor. Göztepe Stadı’nda başka problemler var. Yani şimdi bu kente stat yapılmasını istemeyen belediye başkanı, 2011 yılı seçimlerinden önce gider de ‘Örnekköy’deki araziye stat yapayım’ diye konuşur mu? Onun gerekli izinlerini alır mı? ‘Stadı oraya yapmayın, Çiğli istasyonunun oraya yapın’ dendiğinde ‘Öyleyse gelin, ESHOT garajımızın olduğu yere yapın. Biz de garajımızı Örnekköy’e taşırız’ der mi? Bunu istemeyen belediye başkanı, Karşıyaka Belediye Başkanı’na 2 bin 750 metrekare yeri bedelsiz vermesi için rica eder mi? 1426 metrekare yeri Göztepe Stadı için sözsüz verir mi? 4236 metrekare alanı Alsancak Statı için, bir kuruş para almadan verir mi? Bu kente stat istemeyen belediye başkanı bunları verir mi? Herkes konuşurken Bornova’ya, Tire’ye sessiz sedasız 2 stat birden yapar mı? Ne yapıyorlar? Suyu bulandırıyorlar. Yaptıkları bu kente yazıktır, yaptıkları bu insanlara eziyettir. Benim endişem yok, korkum da yok, sıkıntım da yok! Hepsi benim evladım, kardeşim, abim.. Ama bununla bir yere gidilmez! Bu zihniyetin değişmesi lazım! Bana benim nazarımdan, İzmirlinin nazarından bak! Küçük hesaplarla, küçük işlerle olmuyor, olmayacak da.. Ben gönlümü de açıyorum, yüreğimi de açıyorum.. Sen de gönlünü, yüreğini aç! Aklı ve bilimi kullan! İnat etme! İlla Büyükşehir Belediye Başkanı ‘yanlış’ dediği için, onun burnunu sürteyim diye yanlış yere stat yapma! Yazıktır bu kente! Alt tarafı 15 bin kişilik iki tane stat.. 120 milyon TL’dir ikisinin toplamı.. Bu da herkesin verebileceği bir paradır. Bunu doğru düzgün bir şey yapacaksanız, bu kentin dört başı mağrur 20 bin-30 bin kişilik şehir stadına ihtiyacı var. Ben onun için yerler arıyorum. Yani bir şöyle oturup da, benim samimi yaklaştığım kadar, benim özveride bulunduğum kadar, benim sorunu çözmek için gösterdiğim çaba ve niyetin yüzde birini göstersinler, stat sorunu çözülür ve doğru çözülür ve kente yakışır şekilde çözülür. ‘Ben yaptım oldu’ mantığı ile yaparsınız; parayı veririm, yeri de veririm, meclisten de geçiririm ama onun vebalini üstlenmem. 15 yıl sonra ‘ya buraya bu stadı kim yaptı? kim alet oldu?’ dedirtmem. Hikaye bundan ibaret. Yer bulsam yapacağım. Bornova’dakini yapıyoruz, Tire’de 15 bin kişilik yapıyoruz. Bunları yapan adama ‘stat yapacak mısın?’ diye sorulur mu? 30 bin kişilik yer bulsam tabii yaparım.. Daha burada stadın polemiği yapılırken, stat ve spor bir siyasi malzeme olarak kullanılırken, futbol taraftarları siyasi meta olarak kullanılırken, ben iki stat yapıyorum. Öbürünü de yaparım.. İzmirli hemşeriremiz gözlerini açsınlar, istirham ediyorum. Böyle bir tavır beni gerçekten İzmir için üzüyor. Benim adım, soyadım belli, abdestim sağlam. Yoluma devam ediyorum. İş yapmaksa, oturup beraber yapacağız. İş yapmaksa, aklı ve bilimi rehber alacağız. Çözülemeyecek hiçbir problem yok.”
Önce park yasaklarına uyulsun
İzmir’deki otopark sorunu konusunda da konuşan Başkan Kocaoğlu, “Alsancak otoparklarında indirim faydalı oldu mu?” sorusuna da şu yanıtı verdi:
“Kahramanlar Otoparkı’nda 1200 araçlık yerimiz var. Alsancak’taki diğer 3 otoparkımızla birlikte şu anda yaklaşık 2 bin araçlık boşluğumuz var. Ring sistemiyle ücretsiz taşıyalım dedik. Otoparkta indirim yaptık. 15 günde sadece 38 kişi abone oldu. Elbette bu başarı değil! Vatandaşlarımızın bu sistemin kolaylıklarından yararlanmalarını diliyorum. Ama en önemlisi, park yasağı olan caddelerimizdeki parklar engellenirse, bu projenin hayata geçmesi daha çabuk ve verimli olacaktır. Trafik polisi arkadaşlar ve Emniyet Müdürümüzün bu konuda ilgi ve alakalarını istiyoruz.”
Allah onlara iki mislini versin!
Defterdarlığın mezarlık yerleriyle ilgili açıklamasının kendisini çok üzdüğünü belirten Başkan Kocaoğlu, “Boğaz 9 boğum.. İnsan yutkuna yutkuna konuşacak; karşısındakini tanıyacak, ne adam olduğunu bilecek. Siyaset siyasetçilerin işi; belediye başkanları bile siyasette geride durmak, ölçülü davranmak zorundadır. Bir defterdarın ya da il müdürünün bunu yapmaya, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin önünü kesmeye, manipüle etmeye hakkı var mı? Ben onlara şunu söylüyorum: Allah gönüllerine göre versin! Bu kente ve belediye başkanına ne yapıyorlarsa, Allah onlara iki mislini versin! İyilikte de kötülükte de..” diye konuştu.
BMC bu kentin değeri, mutlaka kalmalı!
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, BMC’nin İzmir’den taşınma çalışmaları konusunda da şunları söyledi:
“BMC İzmir’in temel firmalarından bir tanesi.. Daha dün 50. yılını dolduran firma olarak EBSO’da ödül aldı. Buradan BMC’yi alan gruba seslenmek istiyorum: BMC İzmir içerisinde herhangi bir OSB’de, büyük bir arazide konuşlanabilir, üretimini artırabilir, yatırım yapabilir. Buradaki mevcut arsasını da o şekilde değerlendirebilir. Bugün BMC’yi tek başına düşünmezsiniz. Yan sanayisiyle, orada istihdam edilen 20-25 bin kişiyle birlikte değerlendirmek lazım. BMC’nin bu kentten gitmemesi gerekir. Fabrikayı Kemalpaşa, Tire, Ödemiş ya da Bergama OSB’ye taşıyabilir. Ama siz eğer İzmir’i teşvikte birinci bölgede tutup diğer illerimizi üçüncü bölge yaparsanız, bu sorun büyür. Hiç olmazsa İzmir’deki OSB’ler doluncaya kadar teşviklerin eşitlenmesi talebimizi buradan tekrarlıyorum.”
Delican’a sendika yanıtı
Başkan Aziz Kocaoğlu, AKP İl Başkanı Bülent Delican’ın, Büyükşehir’den örgütlü sendika DİSK’ten yola çıkarak ‘Kocaoğlu terör diline sahip çıkıyor’ şeklindeki söylemini de eleştirerek şöyle konuştu:
“Bu sendikayı ben desteklemiyorum. Hiçbirin işine karışmıyorum. Hepsi profesyonel olarak sendikacılık yapıyor. DİSK genel kurulundaki olayı, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi ben de kınıyorum. Geçtiğimiz yıllarda Fuar açılışında eski Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza yapılan bir hareket vardı. Kalktım orada tavrımı koydum. Herkesten de bu tavrı beklerim. Orada DİSK Genel Başkanı da kalkıp kendi topluluğunu susturmak, sayın bakandan özür dilemek zorundaydı. Eğer bu memlekette demokrasi varsa, insana saygı varsa, bunun yapılması gerekiyordu. Ben yaptım.. Yaptığım için serbest konuşuyorum. Seve seve on defa olsa yine yaparım. Çünkü benim misafirim; ben davet etmişim. Onun aleyhine siyasi şov yaptırmam. Tek başına kalır, Nihat Bey’le beraber açarım fuarı. Devlet adamı, bakan, belediye başkanı, siyasetçi olmak, sendikacı olmak bunu gerektirir. Siz konuğunuzu çağırmışsınız, davet etmişsiniz, gelmiş; nasıl sözle hırpalatırsınız? Öyle şey olmaz, yanlıştır! Sayın Delican’ın söylediklerine dönersek.. Hangi sendika yeterlilik alıyorsa bakanlıktan, kurumdan; onunla toplu sözleşme yapıyorum. Sendika suçluysa kapatılır, başka sendika gelir. Bu yargının bileceği iştir. Aziz Kocaoğlu’nu yıpratmak için oradan tutup nasıl getiriyor, nasıl bir zeka, nasıl bir mantık? ‘Terör örgütü sendikasını koruyor’ diyor. Yazık! Tek kelimeyle yazık! Beraber çalıştık, beni çok iyi tanıyor. Diğer siyasi eleştirilerine birşey demiyorum, nasıl yoğurt yediğimizi biliyoruz. Sen kalkıp da bana siyasi çıkar için ‘terör örgütü sendikasını koruyor’ gibi laflar edemezsin! Geldiğimiz yer belli, yaşadığımız yer belli, duruşumuz belli! Bunu bana söylemek, beni böyle bir şeyle itham etmek kime ne kazandırır, ben bilmiyorum! Sormak lazım sayın il başkanına..”