Baro Başkanı Aydın Özcan’dan Referandum Açıklaması

İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, Radyo Romantik Türk’te Doğacan Öz ile Gün Ortası programının konuğu oldu.

Özcan, İzmir Adliyesi saldırısından, Referanduma, FETÖ davasından, 15 Temmuz darbe girişimine kadar pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

İşte Aydın Özcan’ın açıklamaları:

İzmir Fethi Sekin’e Minnettar

5 Ocak 2017 tarihinde İzmir adliyesine yönelik saldırı girişimi polis memurumuz Fethi Sekin’in tespit etmesiyle İzmir büyük bir faciadan kurtarıldı. Şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Baro olarak aileler için yardım kampanyası başlattık. Baro üyeleri ve vatandaşlarımız destek oluyor.İzmir büyük bir dayanışma örneği göstermiştir. Bunun için herkese teşekkür ediyorum.

Yaralı meslektaşlarımız biri hariç taburcu oldu. bir meslektaşımızın tedavisi halen devam ediyor. Durumu iyi.

Türkiye’nin şu andaki en önemli sorunu güvenlik sorunudur. Bir daha bu tür eylemler olmasın diye adliye önünde insan zinciri oluşturduk.

İzmir’de neden hiç patlama olmuyor tweeti

Yanılmıyorsam 11 Aralık’ta sosyal medyada yazılmıştı. İzmirlilere hakaret ediliyordu, İzmir hedef gösteriliyordu. Halkı kin ve nefrete teşvik ediyordu. Bu kişinin ifadesinin alındığını biliyoruz. Henüz dava açıldığına dair bir belge ulaşmadı.
Bu şahsın cezalandırılmasını istiyoruz.

FETÖ Davası ve İstifa Eden Avukatlar

Şakran’da yargılama yapılıyor. CMK sisteminde 2500 meslektaşımız var. Bilgisayar ortamında atamalar yapılıyor. Bizim seçme şansımız yok.
Davanın Şakran’a alınması ve uzun sürme ihtimalinden dolayı meslektaşlarımız istifa ettiler. Yasal olanaklarıdır.
Biz yine CMK sisteminden sıradan atama yaparak bu açığı kapatmaya çalışıyoruz.

Davanın aksamaması için çalışıyoruz. Meslektaşlarımız daha rahat gidebilsinler diye bugünden itibaren adliyeden otobüs kaldırmaya başladık. Çünkü CMK ücretleri çok düşük. Sorgunun bir hafta kadar süreceğini düşünürseniz
sarf ettikleri emeğin karşılığını alamıyorlar.

Biz de bugün CMK ücret tarihesinin durdurulması istemiyle dava açtık. Belki yıllarca sürecek bir davada 600 lira gibi bir vekalet ücreti kabul edilemez.

GENÇOFİS’i Kurduk

Genç meslektaşlarımıza çok önem veriyoruz. Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek genç ofisi kurduk. Cüzi miktarlarda ofis çalışması imkanı sağlıyoruz.
Meslekteki ekonomik krizi bu şekilde aşmayı hedefliyoruz.

OHAL’de referandum yapmak…

OHAL’de referandum yapmak doğru değil. Anayasa yapmak doğru değil en başta. Ülkemizde 15 temmuz öncesinde Meclis’te birçok yasa, torba yasa olarak çıkarılıyordu.
Biz barolar olarak buna da karşıydık. Roma Hukuku zamanında torba yasalar anti demokratik siyasi rüşvet olarak kabul edilmiş. Biz bundan yıllar sonra torba yasaları uygulayan bir ülke olduk.

15 Temmuz Sevr’i yeniden dikte ettirme girişimiydi

15 Temmuz iç ve dış güçlerin 100 yıl önce yırtıp attığımız Sevr’i yeniden dikte ettirme girişimiydi.
Başarılı olamaması oldukça sevindirici.

15 Temmuz’da akla hayale gelmeyecek şeyler oldu. TBMM Türk ordu mensupları tarafından bombalandı. Artık onlara ayrılıkçı demek lazım.

Darbe sonrası OHAL’i kabul edilebilir bulduk. 2. dönem OHAL’i de kabul edilebilir bulabilirdik ancak özellikle bizim mesleğimizle ilgili olumsuz kullanıldı.
Görüşme odalarının tek oda olup meslektaşlarımızın ceza evinde saatlerce bekletilmesine tepki verdik. Sonuç aldık ancak yine de uygulamada devam ediyor. Müvekkil görüşmeleri kayıt altına alınıyor, notlarına el konuluyor.

Kanun yapıcı Meclistir

OHAL’i anlayabiliriz ama kanun hükmünde kararnameleri anlayamayız. Milletvekillerinden kanun yapma yetkisi alınıyor. Kanun yapıcı meclistir. Bu fiili durumu kabul etmek mümkün değil.

Milletvekilliğinin güvenilirliği zedelendi

Anayasa görüşmeleri sırasında iç tüzük ihlali halkta milletvekilliğinin güvenilirliğini zedeledi. Milletvekillerinin ve siyasi iktidarın hukuk devletinin gereğini uygulamadığı gerekçesiyle halkta olumsuz bir kanı uyandırdı. Yapılan oylamalarında çok da özgür iradeyle olmadığı ortaya çıktı.

Milletvekillerinin birbirlerine karşı olan durumlarını da tasvip etmedim. Gönül isterdi ki her şey iç tüzüğe uygun olarak yapılsaydı da bunları konuşmasaydık.

Kuvvetler ayrılığı

Demokrasilerde kuvvetler ayrılığı esastır. Sistemin adı ne olursa olsun bütün demokrasilerde hukuk devletlerinde kuvvetler ayrılığı vardır. 

Amerika’da son yaşanan durum ortada. Mahkeme, başkanın kararını anında durdurabiliyor.

Sonra da yargıdan bağımsız olması bekleniyor

13 üyeli HSYK’nın 6 üyesini yeni anayasada Cumhurbaşkanı atıyor. 7 üyeyi de dolaylı yoldan atıyor. Partili cumhurbaşkanı olacağı için Meclisten atanan 7 üyeyi de cumhurbaşkanı belirleyecek. HSYK’ya başkanlık eden de Adalet Bakanı ve müsteşarı.

Yargı bağımsızlığı için HSYK seçimlerini kendi içinde yapmalı. Bütçe vererek HSYK özerk yapıya büründürülmeli.

Anayasa mahkemesi yeni değişiklikte 15 kişiye düşürülüyor ve 12’sini doğrudan cumhurbaşkanı atıyor. Sonra da bu yargıdan bağımsız hareket etmesi bekleniyor.

Anti-demokratik bir sistem

Bu sistem anti demokratik ve hukuk devletinden uzaklaştıran bir sistem. Anayasa referandumdan geçtiği takdirde kim seçilirse seçilsin bu yetkilerle donatılmış bir cumhurbaşkanlığının yargı ve meclis denetiminden muaf bir yürütme temsil edeceği kabul edilmelidir. Bu yüzden; rejim için, ülkenin geleceği için ciddi tehlikeler barındıracaktır.

Hayır diyeceğiz

Kuvvetler ayrılığı olmadığı için Hayır diyeceğiz. Şu kazansın bu kazansın değil ülke kazansın istiyoruz.
STK’lar Barolar, Basın kuruluşları düşüncelerini ifade edemez hale gelecek ve hızla kapanan bir ülke olacağız.
Geleceğimiz için ciddi bir tehlike olarak görüyorum. Kapalı toplumları yönetmek kolaydır. Asıl tehlike kapalı bir toplum olacağımız için ülke çabuk bir şekilde dış baskılara boyun eğecek duruma gelir. Teknolojik gelişimden uzak hale gelir. Hızla çağdaş uygarlık seviyesinden geri düşeriz.

Etrafımızda bu sistemlerin örneği var. İran’daki, Suriye’deki sistemleri biliyoruz. Buralardaki uygulamaları görüyoruz. Sonuç ortada. Bunlara söylerken bizim amacımız ülkemizde bu duruma düşürülmesin diye.