ATATÜRK’Ü ANLA(M)AK…
Şüphesiz ki, Mustafa Kemal Atatürk dünyanın gördüğü en akıllı, zeki ve karizmatik liderlerden biridir. Yok’tan resmen bir var yarattı ve bunu Cumhuriyet ile yaptı.
Herhalde, onu “Gazi Mustafa Kemal Paşa” ve “Atatürk” biçiminde ayırarak, Kurtuluş Savaşı’nı da Atatürk Devrimleri’nden ayırıp birini benimseyip ötekini reddederek değil hepsine birlikte pekiştirerek anlamalıyız.
1908 ile 1938 yılları arasında geçen o 30 yılda oluşturulan çözümleri, bugünün Türkiye’sinde uygulamayı düşünerek değil.
1938 yılından sonra, yaşanılan küresel kriz, Türkiye’de yaşanılan 12 Mart ve 1980 darbesi, hukuk dışı ve insanlık dışı hareketleri ise Atatürkçülüğe mal ederek değil.
1789 yılında gerçekleşen Endüstri Devrimi’nin fırsatlarını ve gelişimini kaçırdığı için Dünya’dan uzaklaşmış, bunun sonucunda yarı sömürgeleştirilmiş ve savaş kaybettiği için işgal edilmiş bir imparatorlukta, Kurtuluş savaşını nasıl planladığını, örgütlediğini nasıl gerçekleştirdiğini toplum bilimi, tarih ve siyaset bilimi açılarında iyi okumak gerekli.
Ekonomik, toplumsal olarak hazır olmayan bir feodal toplumu nasıl bir endüstri toplumuna dönüştürdüğünü, demokratik, çağdaş ve laik bir yapının temellerini daha kurtuluş savaşı sırasında nasıl attığını, savaş sonrasında siyasal ve toplumsal dönüşümü nasıl gerçekleştirdiğini yer yer açlığın kol gezdiği, kılık kıyafetin olmadığı 1908-1938 yılları arasındaki yaşanılan koşullar içinde değerlendirmemizde fayda var.
Para yok . Sermaye birikimi yok. Bankacılığı yaygınlaştırabilmek için 1924 yılında İŞ Bankasını kuruyor. 1925 yılında Şeker sanayisi kuruluyor. 1926 yılında ise şeker ithali devlet tekeline veriliyor ve Sanayi ve Maden bankası kuruluyor. Yabancı sermayede yer alan tütün ve sigara tekeli devlete geçiyor.
1932 yılında Devlet Sanayi Ofisi ve Sanayi Kredi Bankası kuruluyor ve 1933 yılında Sümerbank’ın kurulması kararlaştırılıyor bununla birlikte Malatya ve Kayseri Dokuma fabrikaları ardından Bursa Merinos fabrikaları, İzmit kağıt, Paşabahçe ve Karabük demir çelik fabrikası tamamlanıyor.
Bunları yaparken Türkiye ekonomisi üstündeki ipoteği 1923 yılında Lozan antlaşması ile kaldırarak gerçekleştiriyor. Genç Cumhuriyeti kurarken Osmanlı’dan gelen borçları da tasfiye ediyor.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anl(m)anın ipucu onun kullandığı ana yöntem Bilim ve Akıl .
Yalnız acı bir tablo ile karşı karşıyayız: Bugün Ulu Önder’e resmen hunharca bir şekilde saldıranlar var. Saldırırken tarihi inkar ediyorlar, tarihi inkar ederken de kendilerini unutuyorlar. Atatürk’ü anlarken dünyanın da onu ne kadar çok sevdiğini ve hiç bir zaman için unutmayalım.
Ulu Önder Atatürk hakkında söylenenlere bakalım.
Roosevelt ”Benim üzüntüm, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkan kalmamış olmasıdır. Beyaz Saray’daki görevim tamamlanınca ilk yapmak istediğim şey, zamanımızın bu dikkate değer şahsiyetini ülkesinde ziyaret etmekti. Kader buna izin vermedi. Bu çapta insanlar dünyaya sık gelmezler.”
Kennedy ”Atatürk bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihi başarılarını, Türk halkına ilham veren liderliğini, modern dünyanın ileri görüşlü anlayışını ve bir askeri lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır. Çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan özgür Türkiye’nin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan ve o zamandan beri koruması, Atatürk’ün Türk halkının işidir. Şüphesiz ki Türkiye’de giriştiği derin ve geniş inkılaplar kadar bir kitlenin kendisine olan güvenini daha başarı ile gösteren bir örnek yoktur.”
Churchill ”Savaşta Türkiye’yi kurtaran, savaştan sonra da Türk ulusunu yeniden dirilten Atatürk’ün ölümü yalnız yurdu için değil, Avrupa için de en büyük kayıptır. Her sınıf halkın onun ardından döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahraman ve modern Türkiye’nin Ata’sına layık bir tezahürden başka bir şey değildir.”
Mustafa Kemal Atatürk karakterin, maharetin, liderliğin devlet adamlığının ta kendisi!
Mustafa Kemal der ki; “Eğer ülkeni kurtaracak bir lider beklemekteysen, ben size hiçbir şey öğretememişim demektir.” O silkelenme zamanı geldi de geçiyor Gün ışık bekleme değil, ışık yakma ve yayma günüdür. Gün Mustafa Kemal Atatürk’e layık olma günüdür.
10 Kasım yokluk gününde ruhun şad olsun Yüce Atatürk.
Sevgiyle paylaştım.