Ankara’ya 10 soru
Mavişehir’deki imarsız arazilerin bir bölümünün İller Bankası’na bağışlanarak imar hakkı kazandırılması yolundaki çabalara “İzmir İstanbul gibi olmasın” cümlesiyle tepki gösteren Başkan Aziz Kocaoğlu, bu konuda hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hem de İller Bankası’na yönelik 10 soru sordu.
Kamuoyunun İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun tepkisi üzerine öğrendiği “Mavişehir’de açık spor alanı olarak ayrılan 115 dönümlük iki arsaya yönelik imar çalışması”, gündemin ilk sıralarındaki yerini koruyor. Toplu Konut İdaresi tarafından kamuya terk edilmesi gereken arazilerin 3. şahıslara satılmasından 6 yıl sonra gelen imar talebini İzmirlilerle paylaşan Başkan Kocaoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Spor alanı olarak ayırdığımız 115 dönümlük iki arazi için imar çalışması geldi dün Bakanlıktan.. Yazıktır bu kente.. İzmir’i, dünyanın en güzel kentlerinden İstanbul’un düştüğü duruma düşürmek istemiyoruz. Mücadelemiz budur. Gerekli itirazı yapıyoruz. Kabul görmezse dava açacağız” ifadelerini kullanmıştı.
Meclis gündeminde
Bu önemli konu, bu kez İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısında gündeme geldi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İller Bankası’nın “Mavişehir arsalarıyla” ilgili açıklamasını Meclis üyelerine okuyan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Biz bu açıklamayla, söz konusu araziden İller Bankası’na bağış olarak verildiği öğrenmiş olduk. Açıklamada ‘Zaten atıl bir alandı. Şimdi parselin yüzde 70’i bedelsiz olarak kamuya terk ediliyor. Kalan 37 bin metrekareyi de imara açıyoruz. İller Bankası’nın buradan elde edeceği gelirin yarısını kentsel dönüşüm özel hebasına aktaracağız. Yani bu işte kamu menfaati var’ diyorlar. Oysa İller Bankası, belediyelerin bankasıdır. Görevi imar yapmak değildir. Mavişehir’de yapılan bu çalışma, hiç bir kurala sığmaz. Bakanlığın da bu işe girmesi yanlış. En hafif deyimiyle yenir yutulur bir şey değil” diye konuştu.
Başkan Kocaoğlu, Başbakan Binali Yıldırım’ın Ulaştırma Bakanı iken o bölgedeki imar çalışmasıyla ilgili olarak “Benim karışık kuruşuk işlerle işim olmaz” dediğini de hatırlattı; yapılan son açıklamayı da “kendi içinde çelişkiler içeren bir açıklama” olarak tanımladı.
Hülle mi, değil mi?
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İller Bankası’na yönelik olarak şu 10 soruyu sordu:
1- Madem kamu menfaati önemseniyor, öyleyse TOKİ tarafından kamuya terk edilmesi gereken alanlar daha en başında, 2011 yılında neden şahıslara satıldı?
2- İller Bankası’na yapılan bağışın, arsa sahiplerinin parsellerini imara açma çabalarından bugüne kadar bir sonuç alamamalarıyla ilgisi var mıdır yok mudur?
3- Tüm bu yapılanları “hülle” olarak tanımlamak doğru mudur, değil midir?
4- İmarsız bir arazide kamuya bağış yöntemiyle alınacak imar hakkının “kamu yararı” şeklinde sunulmasıyla, benzer girişimlerin çoğalacağı hiç düşünülmemiş midir?
5- Bu alışverişte devlet kurumlarının kaybedeceği itibar neden göz ardı edilir?
6- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bürokratları, Sayın Bakan Mehmet Özhaseki’nin “En büyük hırsızlıklar, kötülükler, belalar imardan geliyor” hassasiyetinden habersiz midir ki, bağışla birlikte gelen plan çalışması “kamu yararı” olarak sunulmaktadır?
7- Pek çok özel şahısın planlamayla değerlendirilemez hale gelen arazisi yıllardır dururken ve bunlara bir çare bulunmazken, kamuda olup satılan ve sonra tekrar kamuya bağış yapılan arazilerin planlanarak sahiplerine ekstra kazanç sağlanması ne derece adildir?
8- Eğer amaç mağduriyetlerin giderilmesiyse, kamu elindeki parsellerin şahsa satışı ve şahıstan tekrar kamuya bağış yapılarak imara açılması yerine, ülke genelinde bir mevzuat değişikliği yapılarak planlama yüzünden mülkiyet hakkını kullanamayan tüm kişi ve kuruluşların mağduriyetinin ortadan kaldırılması daha doğru olmaz mı?
9- İmar mevzuatında yapılacak böyle bir değişikliğin, aynı zamanda kamu kurumları üzerindeki kamulaştırma yükünün de ortadan kaldırılması anlamına geleceği neden düşünülmez?
10- İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, planlama çalışmasıyla mağdur olmuş vatandaşların sorununu, Mavişehir’de yaşanan son örnekten hareket ederek, tıpkı Bakanlığın yaptığı planlama gibi bir yöntemle çözmesi mümkün müdür?
Kamu işçisi ile Büyükşehir işçisi
Toplantıda İZDENİZ greviyle ilgili de konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu şunları söyledi:
“Geçtiğimiz günlerde Türk-İş ile Hükümet arasında 190 bin işçiyi kapsayan bir toplu sözleşme yapıldı. Birinci yıl yüzde 7,5 + 5, ikinci yıl için de yüzde 3,5 + 3,5 verildi. Toplu sözleşme yapılan bu işçilerin brüt maaşları; aldısı, vergisi hepsi içindeki maaşları 2000 ile 2500 TL arasında değişmektedir. Bizde ise istisna 3 ile 5 kişi haricinde verdiğimiz ücretlerin brüt değil neti 3 bin 500 liranın üzerindedir. Gereken destek hep verilmiştir. İşçinin nasıl korunduğu, nasıl kollandığı, işçiye nasıl bakıldığı buradan bellidir. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin çalışan elemanlarının brüt, net giydirilmiş, giydirilmemiş ücretini, kamuda çalışanların aldığı ücret ile oranlar ve kıyaslarsınız, neyin ne olduğunu çok daha iyi anlarsınız” dedi.