Akıl karıştıran gündem
Mübarek kandil gecesinden bu yana coğrafyamızda ve kendi kentimiz olan İzmir’de olanlara akıl erdirmek biraz zor.Trump denen siyonizmin öz evladı oturduğu yerden beyin yakan eylemlere imza atıyor ve işin garibi bizi yönetenler akıl almaz bir şekilde onun bu tutumunu onaylıyor.Biraz buna kafa yoracağız sonrada İZTO seçimleri öncesi çekilen Ekrem Demirtaş’ın istifası ne anlama geliyor onu anlamaya çalışacağız.
ABD, Fransa ve İngiltere triosunun BMGK’yı hiçe sayarak durumdan vazife çıkarıp Suriye’yi füze bombardımanına tutması ve sonuçları itibarıyla orada mukim bulunan diğer devlet unsurları da dahil can kaybına sebep olmadan neticelenmesi bize coğrafyamızda olan vekalet savaşlarını ve devletlerin birbirine meydan okumalarını özetler bir hadise oldu.
Rusların değişmez ve gönderilemez lideri Putin geçenlerde öyle bir teknolojiye sahibiz ki istediğimiz her yere füze atar istediğimiz her yere insansız hava aracı göndeririz diyerek efelenip birilerini tehdit etmişti, hatırlayın.
Nesepsiz Trump liderliğinde ki batı dünyası aslında kandil gecesi hem bu palavrayı hem de sözde Müslüman olan İslam dünyası liderlerini test etti.Bir taşla iki kuş ancak böyle vurulur.
İran, Rusya ve Suriye hariç her devlet lideri bir anda ABD ve ekürilerinin yanında saf tutuverdi.Güç kimde herkes anlamış oldu.
Bana tüm bunların yanı sıra garip gelen bir başka konu var.15 Temmuzun gelişi ve bastırılışı konusunda aktif vaziyet alan devlet aklı son dönemde bir çok politikayı belirlerken bu konuda neden tutarsız davrandı?
Sanırım kullandığı aktörlerin baskısı ile hükümet bir anda üst seviyede Avrasyacı olunca başka dinamikler duruma vaziyet etti ve sonuç farklı bir mecraya yöneldi.Şimdi anlaşılan BOP falan bahane 1945 li yıllarından beri zaten Amerikancı olan devlet anlayışı durumunda tutarlı oldu ve kendince asli safına geri döndü.
Belki de bu noktada hükümet edenler ile diğer aktörler hızlıca bir uzlaşıya da varmış olabilir.
Statükonun korunması konusunda bizde bunlar olurken güney sınırlarımızda olanlar daha dehşetli bir senaryoyu devreye koydu.Yani Irak topraklarına Siyonistlerin son hücumun da olduğu gibi toprak işgalinden ziyade güçler hala birbirlerini test ediyor.
Bizim Ergenekon ve 15 Temmuz itibarıyla yaralı olan gücümüz ise ancak bu restleşmeyi takdir etmekle yetiniyor. Benim kendi adıma hala unutamadığım iki sahne var, biri Saddam Hüseyin’in bayram sabahı idamı diğeri ise aslında şahsi kanaatimce milli kahramanımız olması gereken Muammer Kaddafi’nin katlidir.
Unutmamalı ki iç politikayı bir takım baskı enstrümanları kullanarak konsolide edebiliriz lakin dış politika ihmale gelmez.Ancak her devlet gücü nispetinde dış politikada söz sahibi olabilir ve kendini güvenceye alabilir.
Ekrem Demirtaş olayına gelince, bu istifaya Ak Partili bir çok arkadaş seviniyor ama kazın ayağı öyle değil.Bazıları hakkında açılan davalardan dolayı ağır bir tehdit altında olduğunu söylese de aslında Demirtaş doksan dakika bitmeden oyundan alınan forvettir.
Mahmut Özgener hükümete yakın görünmekle o da İzmir’in hakim güçlerinin takımında top koşturan bir oyuncudur.Neticede Osman Kibar’ın torunudur.
Dişe dokunur hiç projesi olmayan Özgener’i en yoğun destekleyenler Ak Partililerden ziyade CHP’li siyasetçi ve iş adamlarıdır.
Bir umut bu daralanda ki paslaşmalar yeni ve İzmir’de gittikçe taraftar toplayan İYİ Partinin çıkaracağı adayla biraz değişebilir.Bunun en önemli nedeni ise gelişen bu alternatifin aynen Ak Partinin ilk yıllarında olduğu gibi her kesimin bu oluşumun içinde yer alması olacaktır.