AK Partili Delican: “İzmirli Başkanlık Sistemini Bilmiyor”
Ben TV yayınına katılan AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican, gündemi değerlendirdi. Delican, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Başkanlık sistemi hakkında konuşan Delican, İzmir’de vatandaşların yüzde 70’inin başkanlık sistemini istemediğini belirterek, bu sonucun nedenini, İzmirlinin başkanlık sistemini bilmemesine bağladı.
Delican’ın açıklamaları şöyle;
“BİR AN ÖNCE BU DRAMI BİTİRMEK LAZIM”
Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Nükhet Hotar’ın önderliğinde Bayır-Bucak Türkmeni kardeşlerimizin sıkıntı yaşaması üzerine tüm Türkiye’de kampanya başlattık. Çiğli’de büyük depolar tuttuk. 30 ilçede vatandaşlarımızın teveccühü ile yardım topladık. Yarın bununla ilgili bir tören yapacağız. Doğu’da ise hükümetimiz terörü kazıma operasyonları başlattı. Bazı ilçelerde sokağa çıkma yasakları konuldu. Devlet olarak orada mağdur olan vatandaşlarımızı korumak en doğal görevdir. Bizler de mağdur olan vatandaşlarımızın günlük ihtiyaçlarını karşılaması için temel ihtiyaçlardan oluşan bir yardım kampanyası düzenledik. 2 tane tır gönderdik. Dün Kadın Kolları Başkanımız Gözde Keskin Diyarbakır’a gitti. Bu kampanya müthiş bir ses getirdi. Şu an depolar almıyor. Türkiye çok büyük bir millet. Zor zamanlarda kenetlenmeyi bilen bir milletiz. Bu yardımlar da bunun en büyük göstergesidir. Hatay’dan 47 tane çocuğumuz kupa maçını izlemek için İzmir’e geldi. Onları Galatasaray maçında ağırladık. Pırıl pırıl çocuklar… Burada asgari ücretlisinden iş adamına kadar herkes yardım yaptı. Ben İzmirli hemşerilerimize bir kez daha teşekkür ediyorum. Zor zamanlarda birbirlerine sahip çıkıyorlar. Suriye’deki vatandaşlarımıza dünyada iki tane millet sahip çıktı. Biz ve Yunanlılar. Tüm Avrupa kapılarını kapattı. İşleri güçleri para… Savaş insanların en yalın hallerini ortaya koyduğu bir şeydir. Biz Suriye’deki savaşta en yalın halimizi ortaya koyduk. Elimizden geleni yapıyoruz. Bir an önce bu dramı bitirmek lazım.
“DEVLET REFLEKS GÖSTERDİ”
Biz 7 Haziran seçimlerinden önce parlamentoda yalnız bırakıldık. Ama sonra diğer partiler bunun ne kadar önemli olduğunu yapılanlarla gördüler. Seçimlerden sonra oluşan koalisyon sürecinden sonra çözüm süreci dışında iki tane polisimizi şehit ettiler. Yine trafik kazası varmış gibi göstererek pusu kurdular. Devlet de refleksini gösterip koruma için mücadeleyi başlattı. Buradaki operasyonlardan sonra bölge halkı, 1 Kasım seçimlerinde kendi iradelerini sandığa yansıttı. Buradaki halkımızın kendi iradesini yansıtmasından sonra bölgenin terör lanetinden kurutulması gerekirdi. Buradaki operasyonlar 10-15 güne kadar tamamlanacak. Parlamentodaki diğer siyasi partiler 7 Haziran seçimleri sonrası gibi umursamaz davranamayacaklar. İnanın bu iş çözülecek.
“İZMİRLİ BAŞKANLIK SİSTEMİNİ BİLMİYOR”
Başkanlık sistemi halkımızın isteği doğrultusunda gerçekleşecek bir sistemdir. Ben İzmir’e dahil analizler yaptırdım. İzmirlinin ne düşündüğünü görmek istedim. İzmir’de vatandaşlarımızın yüzde 70’i başkanlık sistemini istemiyor. Ama ben ikinci bir soru sorarak, Cumhurbaşkanımız dışında başka bir aday olması halinde sonucun ne olacağını sordum. Yüzde 65 ‘yine de değişmez’ cevabını aldım. Çünkü HDP ‘seni başkan yaptırmayacağız’ diye bir slogan çıkartmıştı. Sayın Cumhurbaşkanımıza buradan yüklenmeye çalıştılar. Böyle bir hedef konulması yanlış… Bu konuda gerekli değerlendirmeleri Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımız değerlendireceklerdir. İzmir’in başkanlık sistemini düşünmemesi bu konuyla ilgili sistemi bilmemesinden kaynaklanıyor. Kuvvetler ayrılığı konusunda eleştiriler var. Ama net bir şekilde ifade edilirse hızlı bir karar alınıp, uygulanıp, verimli bir sistem olduğu anlatılırsa sorular gider.
“BAŞKAN İLE BAKANIMIZ ARASINDA UYUM ARTACAKTIR”
Aziz Bey’le 5 yıl beraber çalıştık. 2005 yılında Aliağa-Menderes İZBAN projesi kapsamında Büyükşehir Belediyesi’nin imzaladığı protokolle süreç başladı. Protokole göre 24 ayda bitirilmesi gerekiyordu. Tabi ki bitmedi. Bu konuda sayın bakanımız hep yapıcı davranarak Kocaoğlu’nun isteği üzerine Ankara için aldığı vagonları İzmir’e getirdi ve yardımcı oldu. Biz de meclis üyeleri olarak şaşkın haldeydik. Ama şu an Bakanımızın ne kadar doğru bir iş yaptığını görüyorum. Olaya siyasi olarak bakmıyor. İzmirli hemşehrilerimizin ihtiyacıydı. Bu hep böyle devam etti. Seçim döneminde de sertleşmedi. Başkan ile Bakanımız arasında şahsi bir şey olmayacağı gibi uyum giderek artacaktır. Bakanımız 35 projeyle hizmet çıtasını İzmir’de yukarıya koydu. Bizler de katkıda bulunacağımızı söyledik.
“BAKANIMIZ İZMİR’E DAHA FAZLA ZAMAN AYIRACAK”
Bakanımız seçim sonunda tüm Türkiye’de hızlı bir çalışmaya girdi. Bundan sonra İzmir’e daha fazla zaman ayıracak. Bu ilişkiler de böyle gelişecektir. Ben de il başkanı olarak bunu söylüyorum. Yarın bizler bu koltuklardan gittiğimizde insanlar İzmir’de şu hizmeti yaptı diye anacaklar. Bundan sonra birliktelik anlayışı devam eder. Rekabet her iki tarafı yükseltir. Kavgaya gerek yok, rekabet edelim.
“İZMİRLİLER BİZİ YAKINDAN TANIMAK İSTİYOR”
Seçmenle AK Parti arasındaki uyuşmazlık konusunu dertleniyorum. Temel kaygım bu. Ben göreve geldiğimden beri bu konuda vatandaşlarımızın ne istediğine ait veriler topluyorum. Bunu hem kendi dönemimde hem de benden sonrakiler için faydalı olacağını düşünüyorum. Her iki seçimde de Genel Başkanımıza sundum. Başka kimseyle bunu paylaşmış değilim. İzmirli hemşerilerimiz bizimle güven duygusu kurmak istiyor. Bizi daha yakından tanımak istiyor. Ama hak vermek lazım ki CHP’nin iyi bir algı operasyonu var. CHP, AK Parti’yi farklı yansıttı. Alaattin Yüksel 2004 yılında bunu iyi ifade etti. AK Parti’yi İzmir’e sokmamak için ‘Atatürkçülüğü, cumhuriyet değerlerini kullanacağız’ demişti. Ben açıkça ifade edeyim. Bizim bu değerlerle ilgili problemimiz yok. Ben bunu garanti ediyorum. İzmir’in en çok hangi TV programını seyrettiğine, en çok hangi gazeteyi okuduğuna baktığınızda bir operasyon olduğu ortaya çıkıyor. Ben İzmirli hemşerilerimize bakanlarımızla, milletvekillerimizle ulaşmaya çalışıyorum. Arkamızda herhangi bir plan yok. İzmirli hemşerilerimize farklı anlattılar. Biz hizmet ediyoruz, fakat neden oya dönüşmüyor noktasında kaygıları var vatandaşların.
“HİZMET ODAKLI OLAN TEK PARTİ AK PARTİ”
Bizim siyasi iktidar olarak insanların yaşamlarıyla ilgili bir müdahalemizin olacağını sanıyorlar. Halkımız kim devlet adına bir iş yapsa AK Parti’ye mal ediyor. Hükümet biz olduğumuz için hassasiyetle buna dikkat ediyoruz. Ama ben bu algının 2019 seçimlerinde kırılacağını düşünüyorum. Diğer siyasi partilerin kullanacak başka materyalleri kalmadı. Hizmet odaklı olan tek parti, diğer siyasi partilerden oy alan tek parti AK Partidir. Biz bu huzuru tüm Türkiye’ye verebiliyoruz. İzmir’den her 3 kişiden biri buna inanıyor. Biz o iki kişiyi ikna etmeye çalışıyoruz. Halkımız daha rahat yaşamak istiyor. Ürettiğinin karşılığını aldığını gördükçe işine gücüne daha fazla sarılıyor. Burada en önemli payı alacak olan İzmir’dir. Bunu net olarak ortaya koyarsak bu kaygılar eriyip gidecek. 2019 seçimlerinde emanet oyları geri alacağız, onlar aşağı inerken biz bu yukarı çıkacağız, onlara el sallayacağız.
‘AK PARTİ İZMİR’DEKİ HİZMETLERİ ENGELLİYOR’ DÜŞÜNCESİ
Bürokrasinin yüzünden biz siyasiler ciddi sıkıntılara giriyoruz. Bürokratların savundukları yüzünden parti de zarar görüyor. Üçkuyular’da ihale iptal edildi. Bu konuyla ilgili bizim bir alakamız yok. Bilerek engelliyorlar diye algı oluşturuluyor. Devletin işleyişinde oligarşik ve bürokratik yapılar var Biz bunu esnetmek için ciddi anlamda mücadele veriyoruz. Mesela Aziz Kocaoğlu’nun 397 yılla yargılanmasıyla ilgili problemler çıkıyor. Buna bakanımız karşı çıktı. Devlet bizim dışımızda karar alıyor Bütün yükü bizim sırtımıza kalıyor. 13 yıllık iktidarımızda hükümetin İzmir’i cezalandırdığını söyleyenlerin sayısı yüzde 58. Bu çok acı bir tablo. Belediye hangi hizmeti yapamasa hükümet engelledi algısı yaratılıyor. Aziz Bey ÇED raporu alamıyorum diyor. Hükümet bu konuda dur demiş. Körfez projesi öyle büyük bir proje ki, İzmir Limanı’na yazık ediliyor. Buraya yanaşacak gemiler için dip derinliği için bir kanal açmak istedi. Büyükşehir’in de bir projesi vardı. Ortaklaşa TCDD bunu yapalım dedi. Çıkacak olan çamurun nereye konacağı ile ilgili çevre etik değerlerine uyulması lazım. Devlet bu konularla ilgili raporları istiyor. Planla ilgili rapor istiyor. Bu raporları versinler 10 gün içinde karar alınarak ÇED raporu verilecek. Ben bu raporların verilmediğine eminim. İzmir devamlı gemi kaçırıyor. Başka limanlara gidiyorlar. Bu algı yönetiminde bıktık. Doğru düzgün yapın. Biz bunun için sabah akşam orada yatarız.
BAŞKAN KOCAOĞLU AK PARTİLİ BELEDİYELERE HİZMET GÖTÜRMÜYOR MU?
Bütünşehir Yasası’yla İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir ilinin sınırları içinde sorumludur. Biz geçen gün belediye başkanlarımızla konuştuk. Bununla ilgili bir rapor hazırladık. Bu yasanın getirdiği sıkıntılar var. Buradaki sıkıntı, belediye başkanları şube müdür konumuna düşüyor. Başkan birçok belediyeden aldığı katkı paylarını ihtiyacı olan ilçelere yatırıyor. Burada biraz adaletsiz davranıyor. Ama bu sıkıntılar aşağıdan kaynaklanıyor. Bir ilçenin konumunu belediye başkanı bilir. Büyükşehir dair başkanları yanlış yönlendiriyorlar.
“KÜRSÜDEN BAĞIRARAK OLMAZ”
Aziz Bey’le görüşüyoruz. Ben geldiğimden beri İzmir’in siyasetinde ılımlı bir havanın olması gerektiğini söylüyorum. Biz yapılmayan her iş için onu zorlamak zorundayız. Cumhuriyet Konseri yapacaktım. Bununla ilgili Adnan Saygun’u istedim. Başkan hayhay diyerek verdi. Yine kadın kollarının bir etkinliği için isteğimi geri çevirmedi. Aziz Bey’le diyalog kanalının açık olduğunu biliyorum. Kent Merkezi Bayraklı’ya kayıyor. Biz İzmir’in çürük bir binada temsil edilmesini istemiyoruz. Kent Merkezinde ihtiyaçlara göre ayarlanmış yeni bir alana bir bina yapılması gerektiğini söyledim. Ama bu kürsüden bağırarak olmaz. Bunlar oralarda konuşulacak konular değil. İstişareyle çözülecek konular. Ben Bayraklı’da böyle bir binanın yapılmasını uygun buluyorum. İzmir ile İstanbul arasında müthiş bir enerji oluşturacağız. İzmir’i İstanbul’la yarıştıracağız. Yerel yönetimlerinde bunların önünü açması gerekir. Başbakanımız Konak’a geldiğinde hayal ettiğinin farklı olduğunu söylemişti. Bu konuda kentsel dönüşümle ilgili adımları atıyoruz. Kentin yüzde 65’i kaçak yapılardan oluşuyor. Hızlı bir kentsel dönüşüm başlıyor.
ÇİMENTO FABRİKALARI VE KARTELLEŞME
Bu İzmir’in kanayan bir yarası… Şehrin içinde insan sağlığını bu kadar tehdit eden fabrikaların şehrin dışına taşınması gerekir. Oturup bunun planlı bir şekilde yapılması gerekir. Kartel oluşumuyla ilgili baştan aşağıya yanlış bir durumdur. Milletvekili adayımız Necip Nasır bu konuda ciddi mücadeleler veriyor. Kent yenilenmesine girilecek şehirde bu fiyatların aşağıya çekilmesi gerekiyor. Maliyetin düşürülmesi gerekiyor. Kimse burada kartel oluşumuyla hegemonya kuramaz.
CHP MYK’SINDA 4 İZMİRLİ
CHP’nin bu zamana kadar İzmir’i ihmal ettiğini biz dışarıdan görüyorduk ama kendi iç meseleleridir. Kendilerini en başarılı kent olarak gördükleri İzmir’de Büyükşehir Belediye Başkanı’nın Kamil Okyay Sındır ile ilgili söylediği sözler var. Sonra Kamil Bey ona laf söyledi. Bizim yapacağımızı kendileri yaptı. Kendi içlerindeki çatışmaları demokrasi adı altında kapatmaya çalışıyorlar. MYK’da İzmir’de 4 ismin oluşması Büyükşehir’e karşı bir yapının oluştuğunu gösteriyor. Kamil Bey’i alıp en başa koydular. Kendi iç huzurunu kuramayan Büyükşehir’i nasıl yönetecek? İzmir zarar görmesin. Diğer taraf beni ilgilendirmez. Genel başkanlarından en alta kadar nefret dili kullanmaya başladılar. Ben, 30 ilçe başkanımız, meclis üyelerimiz olarak bizlerde suç duyurusunda bulunacağız. Halkımızın kucakladığı seçtiği cumhurbaşkanını kimsenin yıpratmaya hakkı yoktur. Siyasi parti temsilcilerine yakışmaz. Ilıman iklimin oluşması için elimizden geleni yapacağız.
SEFERİHİSAR VE KEMALPAŞA’DAKİ KÖY MALLARI SATIŞI
Seferihisar’daki borçlanma stratejisi hizmet odaklı yapmadı. İdeolojik olarak yapmadı. Etkinliklerle çarçur edilen borçlanma hizmet odaklı yapılmadı. Başkan kiraladığı oteli bile satışa çıkardı. Satarak borçları kapatmaya çalışıyor. Kemalpaşa’da ise herhangi bir yer sattırmadık. Kemalpaşa’da köylüler kendi mallarının üzerinde tapusuz duruyor. Köylüler bunları bize satın diyor. Onlar için ihale açıp köylüler alacaktı. Ama ihalede sıkıntı çıkınca Başkan bunu iptal etti. Bir metrekare bile yer satılmayacak. Seferihisar’da ilginç bir tablo var. Hayretle nereye gideceğini takip edeceğiz.