“Kamunun Elindeki Birçok Bina Okula Dönüştürülmeli”
Has Ajans Kurucusu ve Gazeteci Harun Aygün, Radyo Romantik Türk’te yayınlanan Necati Bahçeci ile Gündem programının konuğu oldu.
“Devlet Okulları Hazır Değil”
1.5 yıl sonra yüz yüze eğitimin başlanması ile devlet okullarının hazır olmadığı gözlemini yapan Aygün, “Oturduğum ilçede devlet okulunu dolaştım. Devlet okuluna büyük bir geçiş var ancak devlet okulları hazır değil. Biz pandemide eğitime devam edeceksek mevcut sınıfları, okulları arttırmamız lazım. Sıralarda oturan öğrenci sayısını azaltmamız lazım. Ben 1973’te Karşıyaka’da, Şehit Nazım Bey İlköğretim Okulu’nda okurken sıramda 3 kişi oturuyorduk, ikiye düşünce rahatladık. Aradan 50 yıl geçmiş hala sıralarda 2’şer kişi oturuyor. Öncelikle devletin bu durumu rahatlatması lazım. İkincisi ise velilerin mutlaka aşılanması lazım, velilerin birçoğu aşısız. Aşılarda ne çip var ne başka bir şey. Sağlık sektörünün içindeyim, üst düzey hocalarımızla da iletişim halindeyim. Aşı vücutta hiçbir canlı hücre içerisine ulaşamıyor. Vücutta tabiri caizse mermi oluşturuyor. Devlet tedbir alıyoruz demekle mükellef. Yüz yüze eğitimi devam ettireceğiz diyorlar. Ama bugün baktığın zaman Türkiye genelinde Doğu Anadolu Bölgesi’nde bir bölgenin tüm okulları kapandı, uzaktan eğitimle devam edecek. İzmir bu konuda şanslı, vatandaş daha duyarlı. Halkımız aşıya daha hevesli. Yüzde 80-90’a yakın aşılama var” şeklinde konuştu.
“Birçok Bina Okula Dönüştürülmeli”
Aygün, okullarda eğitime ne pahasına olursa olsun ara verilmemesi gerektiğini belirterek, “Öncelikle zaman kaybetmeden birçok kurum ve kuruluşun ellerindeki binaların okula dönüştürülmesi lazım. Sınıfların 10’ar kişiye düşürülmesi lazım. İzmir’de kamu kuruluşlarının elinde duran birçok boş bina var. Yoksa da yapılır, yapılmalıydı da. İzmir’de gerçekleşen deprem sonrası mağdur olan vatandaşlar için yapılan binalar geçen hafta teslim edildi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gücü buna yeter. Dünyada birçok ülkede öğretmen açığı var ancak bizim ülkemizde yok. Birçok öğretmenimiz görev bekliyor. Birçok atanmamış öğretmen var. Devlet bize fırsat versin, sigortasız bile çalışmaya razıyız. Yeter ki çocuklarımızın hizmetinde olalım diyen öğretmenlerimiz var. Yeter ki isteyelim. Biraz da vatandaş da, hayırseverler de elini taşın altına koyarsa bu iş çözülür” dedi.
“Açıklamaları Alakasız Mülki Amirler Yapıyor”
Kurum ve resmi makamlardan gelen COVİD-19’lu hasta sayısılarındaki farklı rakamlar ile ilgili konuşan Aygün, “Fabrikasından ne mal çıktığını en iyi imalatçı bilir. Sağlık sektöründe de hastanelere ne kadar vakanın girip çıktığını, raporunu en iyi hastane yöneticileri bilir. Hastane baş hekimleri de bunu ilk defa bağlı bulundukları sağlık müdürlükleriyle paylaşır. Gelin görün ki açıklamayı Tabipler Odası yapıyor. Açıklamayı, hiç alakası olmayan mülki amirler yapıyor. Sağlık müdürlüklerinin bunu açıklaması lazım. Bunu bilmek her vatandaşın hakkı” diye konuştu.
“Yöneticiler Elini Taşın Altına Koymaktan Çekiniyor”
Aygün, sözlerini şöyle sürdürdü: “İki ay önce Gazeteciler ve Yayıncılar Federasyonu olarak Sayın Valimizin ziyaretine girmiştik. Bizi çok hoş karşıladı. O esnada ben kendisine, “Vaka sayıları ile ilgili baş hekimlerden sağlıklı bilgi alamıyoruz, böyle bir yasak mı var” dediğimde, “Ben böyle bir yasak koymadım” dedi. Sayın Valimiz son derece hoşgörülü. Bir yasak olduğunu zannetmiyorum. Mevki ve makamlarda oturan yöneticilerimiz elini taşın altına koymaktan çekiniyor. Çünkü hep birilerinin üzerinde birilerinin korkusu olduğunu düşünüyorum. Bugün Sağlık Müdürü makamında oturuyorsan kimseden korkmayacaksın. Gerçeklerin üstü örtülmemeli. Baş hekimler, bir şeye yazmaya çekiniyorlar. Çok acı bir durum. Devlet hastanelerimizde o kadar güzel şeyler oluyor, o kadar güzel operasyonlar yapılıyor ki. Bunlar duyulmuyor.”
“Aşılanmayanlar Sorumsuzca Dolaşmamalı”
İzmir’in aşılanma konusunda iyi gittiğini belirten Aygün, “Aşı konusunda sıkıntı olduğunu zannetmiyorum. Yetkililerin bu işe heveslendirmesi lazım. Hafta sonları Güzelbahçe bölgesinde görüyorum, bütün İzmir akın akın gidiyor, maske mesafe yok. Özellikle restoranlarımızda hiçbir kontrol olduğuna inanmıyorum. HES kodunu bırakın. Aşılanmayanlar restoranlara, otobüslere, kamu kurum ve kuruluşlarına girememeli. Sen aşı olmayıp hastalığı yayıyorsan, sorumsuzca dolaşıp alışveriş merkezlerine giriyorsan, benim insan hakkım yok mu? Biz 3’er aşı vurulduk. 4’üncüsünü de olacağız” dedi.
“Çocuklarımız Armut Şeklinde”
Uzaktan eğitimle gelen sorunları değerlendiren Aygün, “Pandeminin 2. yılına giriyoruz. 1.5 yıla yakın evlerde oturduk. Aileler aynı çatı altında yaşıyorlar ama muhabbet yok. Herkesin elinde cep telefonu ve bilgisayar var. Bu durum belki bizim ufkumuzu açtı, dünyayla yakınlaştırdı, her şeyi anında öğrendik fakat özellikle çocuklarda kilo artışı, göz bozukluğu gibi problemler oluşturdu. Bu durum ileriki yıllarda önü alınmayacak hastalıklara yol açacak. Gidin okullara bahçede bakın çocuklarımızın birçoğu armut şeklinde. Bunlar kalp, göz, karaciğer hastalıkları gibi hastalıklara yol açacak. Bunun da bedelini devlet ödüyor” diye konuştu.
“Özal’dan Sonra En Çok Sağlık Yatırımını Bu Hükümet Yaptı”
Aygün, hükümetin pandemi sürecini nasıl yürüttüğü sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Ben ne kadar bu hükümete oy vermesem de güzel şeyler yaptı. Özellikle sağlık alanında çok ilerledik. Rahmetli Özal’dan sonra sağlık alanında en çok yatırımı bu hükümet yaptı. Pandemi dönemini her gün televizyona çıkarak vatandaşı, halkı tedbirler almaya davet ediyor. Ama dediğim gibi her şeyi devlete bırakmamak lazım. Herkes kendi kapısının önünü süpürmeli. Sağlık camiasının yüzde 90-95’i aşılandı. Güvenlik güçlerinin neredeyse tamamı aşılandı. Devlet her kapıya bir bekçi dikemez ki. Bugün yanından geçtiğim dolmuşta en az 20-25 kişi vardı. Hani mesafe? Devlet açık ve net söylemeli. Ayakta yolcu alan otobüs bir sonraki gün şoförüyle birlikte devre dışı bırakılmalı. 14-15’inci yolcuyu alan dolmuş plakasıyla birlikte devre dışı bırakılmalı. Pandeminin en fazla yayılmasının sebebi de alışveriş merkezleri, toplu ulaşımlar. Açık alanda sigara da içilmemeli.
Pandemi döneminde bir ara devlet bir genelge yayınlayarak sağlık çalışanlarının istifalarını durdurdu. Tüm sağlık çalışanları bu dönemde günlerce evine gitmeyen özveriyle çalışan, yaşlı annesine babasına ilaç götüremeyen doktorlar, hemşireler tanıyorum. Ve bundan bir ay önce bu doktor dayak yedi. Devlet bugün verdiği paraya, günde 100 hasta baktırıyorsa o devletin sorunu. Keşke sağlık camiası biraz daha genişlese. Özel hastanelerin de SGK’nın verdiği desteklerle ne şekilde ayakta kaldığını biliyorum.”
“Top Tüfek Savaşları Bitti”
Devletin, ileride yaşanabilecek pandemiler için daha hazırlıklı olması gerektiğini belirten Aygün, “İnsanlar, hastanelerdeki yığılmalar yüzünden hastaneye gitmeye tereddüt ettiler. Özel hastanelerde bu sorunlar yaşanmadı. Pandemi hastalarını kabul etmediler. Kamu hastanelerinde ciddi sıkıntılar var. Hastalar aynı kapıdan giriyor, aynı acilde, aynı yoğun bakımda kalıyorlar. Bu devlet için bir antreman oldu. Bundan sonra bu tür pandemileri bütün dünya yaşar. Top tüfek savaşları bitti bana göre. Bilim adamları bunların üzerine çalışıyor. Dünya nüfusu 8 milyar civarına yaklaştı. Dünya bu yükü kaldırmıyor” dedi.
“Mutlaka Tamamlayıcı Sağlık Sigortası Yaptırın”
Tamamlayıcı sağlık sigortasının öneminden bahseden Aygün, “Değerli bir sigortacı dostumla konuşuyorduk. “Hastalarınıza ödeme yaptınız mı, virüsü kapsıyor mu” diye sordum. “Bizim halkımız bunu bilmiyor sakın uyandırma, bu konuya değinme” dedi. Bir hafta sonra hemen bunu gündeme getirip yazdım. İnsanların mutlaka tamamlayıcı sigorta yapmasını öneririm. Çalışan da, emekli de yaptırsın. Özel hangi hastaneye giderseniz gidin, tamamını ödemek durumunda. Bu konuyu lütfen araştırın. Sadece devletin vermiş olduğu sosyal güvencelerle özel hastanelerde bu olmuyor” şeklinde konuştu.
“Birçok Hastane Sağlık Turizmi Sayesinde Ayakta”
Sağlık turizminde Türkiye’nin ileri olduğunu belirten Aygün, “Türkiye’de hastane ve otellerimiz çok iyi. Pandemiden etkilenmediler dersek yalan olur. Özel hastaneler bu konuda tedbirlilerdi. İlk dönemde çekinildi ancak sonradan bu korku açıldı. Bölgemizde birçok hastane sağlık turizmi sayesinde ayakta duruyor. Sağlık turizminden gelenlerle para kazanıyorlar. SGK’dan para kazanan özel hastane olduğunu düşünmüyorum” diyerek sözlerini tamamladı.