“Tarım, Silahtan Daha Güçlü Olacak”
Radyo Romantik Türk’te yayınlanan Necati Bahçeci ile Gündem programının konuğu İzmir Ticaret Odası Meclis Üyesi Şakir Sarıçay oldu. Sarıçay, Gazeteci Bahçeci’nin sorularını yanıtladı.
“KÖYLÜLER ŞEHRE SİGORTA İÇİN GELDİ”
Köylülerin şehirlere göç etmelerinin önüne geçmek için tedbirler alınması gerektiğini söyleyen Sarıçay, “Bazı belediyeler köye dönenlere teşvik verdiler ama yeterli değil. İnsanların şehre göçmelerinin sebeplerini ortadan kaldırmak lazım. Sağlık hizmetlerine kolay ulaşamıyorlar. İnsanlar şehre sigorta yaptırmak için geldi. Sosyal güvenlikleri olduğu zaman köylü, şehre göç etmez” şeklinde konuştu.
“BİRKAÇ YILA BU FİYATLARI ARAR OLACAĞIZ”
Gıdada fiyat artışları ile ilgili görüşlerini belirten Sarıçay, “Biliyorsunuz pandeminin başında insanlar marketlere saldırdı. Çuval çuval un aldılar, evde ekmek yapmaya başladılar. Talep arttıkça fiyatlar da artar. Bir eczaneden 400 ml kolonyayı 34 TL’ye almıştım. Bir sonraki gün aynı kolonyayı bir marketten 5 TL 95 kuruşa aldım. Arada çok büyük fark var. Bir de bildiğiniz gibi bu sene oldukça kurak geçiyor. Hafta sonu Manisa Demirci köylerini gezdim. Kendi zeytinlerime de baktım. Taneler çok küçük. Yağmur bekliyor. Türkiye’nin belli bölgelerinde kuru tarım yapıldığı için insanlar gökyüzünden gelecek yağmuru bekliyorlar. Birkaç yıl daha böyle kurak giderse biz bugünkü fiyatları arar olacağız. Hem göçten dolayı hem de kuraklıktan dolayı az üretim gerçekleşiyor” dedi. Sarıçay, üreticinin maliyetlerini düşürmek gerektiğini de sözlerine ekledi.
“TARIMDA İNOVASYON YAPMAK LAZIM”
Tarım alanında devamlı olarak araştırmalar yapılıp yeni yöntemler bulunması gerektiğini belirten Sarıçay, sözlerine şöyle devam etti: “Bizim çiftçimiz salma sulama uygulaması yapıyor. Son yıllarda damla sulama çıktı. Bazı uzmanlar onun da israf olduğunu düşünüyor. Bazı ülkelerde kökten sulama yapılıyor. Yani bitkinin sadece köküne su veriliyor yer altından. Üstten baktığınızda toprak kuru. Toprağın nem oranı ölçülüyor ve ona göre su veriliyor. Devamlı inovasyon yapmak lazım. Su önceden 20 – 30 metreden çıkarken, şimdi 400 metreden çıkmaya başladı. Bundan 2 yıl önce uluslararası bir firma, bizleri Konya’ya götürdü. Mısır tarlalarını gezdik. Mısır çok su isteyen bir ürün ama Konya’da su yok. Bu yüzden toprakta çökmeler yani obruklar meydana geliyor. Sulu veya susuz tarım yapılacak yerler için bir planlama yapılması gerekiyor.”
“ÜRETİCİ, FİYATINI KENDİSİ BELİRYECEK KIVAMA GELMELİ”
Sarıçay, çiftçinin kooperatifleşmesi hakkında, “Avrupa’da çoğu ülkede büyük kooperatifler var. Köylü, ürününü nereye vereceğini biliyor. Türkiye’de bir köye 10 tane firmanın kamyonu girip çıkıyor. Hem maliyet hem zaman israfı. Başarılı kooperatiflerimiz var. Bu organizasyonlar yapılmaya başladı. Bir de hal olayı var. Şehre giren 10 kamyondan ikisi hale giriyor, geri kalanı pazara gidiyor gibi duyumlar alıyoruz. Marketler minimum yüzde 35 kar ile çalışıyor. Dolayısıyla anlaşmalı üreticiler var. Üreticiden tüketiciye sağlanabilirse bu kamu otoritesinin gücüyle olabilir. Burada en altta kalan çiftçi. Çiftçinin ürettiğinin fiyatını tüccar belirliyor. Tüketicinin fiyatını da satıcı belirliyor. Üretici, fiyatı kendisi belirleyecek kıvama gelmeli. Çünkü kazanamayınca üretim yapmıyor, üretim yapmayınca fiyatlar artıyor. Bu kısır döngüden yıllardır kurtulamadık” şeklinde konuştu.
“DÜNYAYI TOPLU GÖÇLER BEKLİYOR”
Sarıçay, sözlerine şöyle devam etti: “Ege Bölgesi’nde buğday ve arpalar hasat edilmiş. Herkes ambarına koymuş. Buğday 2.85 TL idi, şimdi 2.5 TL’ye düşmüş. Rusya ve Ukrayna’dan ithalat yapıldığı için. Buğdayda ihracatçıyız da ama ciddi bir ithalatçıyız da. Şu an tüm dünyada ihtiyaç var pandemiden dolayı. Kuraklık devam ederse ithal etme şansımız da olmayacak. 2 yıl daha devam ederse dünyayı toplu göçler bekliyor. Önce çiftçiye kazandırıp, sonra ithal edilmesi gerekiyor. Çiftçiyi küstürmemek lazım.”
“ÇİFTÇİYİ KÜSTÜRMEDEN TEŞVİK VERİLMELİ”
Türkiye’nin tarım politikası hakkında konuşan Sarıçay, “Kimisine göre az kimisine göre çok ama devlet teşvik veriyor. Devlet elinden geleni yapmaya çalışıyor. Çiftçi açısından baktığınızda yeterli değil. Çiftçiyi küstürmeden teşvikler verilmeli. Buğday, arpa fiyatları düşünce “Seneye ekmeyeceğim” diyen çiftçileri duydum. Dünya ekonomisi küreselleşti. Bağımsız ekonomi yok. Çiftçimiz de internetten neyin ne olduğunu biliyor. 2 sene önce 3,6 TL olan demir şimdi 8.5 TL” dedi.
“TÜRKİYE İÇİN KÖTÜMSER DEĞİLİM”
Ege Bölgesi’nin, gıda ihracatı konusunda şampiyon olduğunu belirten Sarıçay, “Türkiye, özellikle fındık ve incirde açık ara birinci. Vişne, kiraz, kavun gibi ürünlerde ikinci sıradayız. Dolayısıyla Türkiye için çok kötümser değilim. Üreticiyi koruyan teşvikler yapılırsa biz zaten tarım toplumuyuz. Birkaç nesil sonra çiftçiliği bileni bulamayacağız. Köye, tarıma geri dönmek isteyene destek olalım. Tarım ileride, silahtan daha güçlü olacak” diye konuştu.
“2040’LARDA SU FAKİRİ ÜLKELERDEN BİRİ OLABİLİRİZ”
Sarıçay, tarımın çevreye en zararlı etkisinin su tüketimi olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti: “Su fakiri ve su zengini ülkeler var. Türkiye ikisi de değil, ortada. Yıllık kişi başı su kullanım miktarı 1000 metreküp altında olanlar su fakiri ülkeler. Ki bunlar Ortadoğu, Körfez, Afrika ülkeleri. Kişi başı 1000 – 2000 metreküp arası tüketen ülkeler su kıtlığı olabilecek riskli ülkeler. Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı 1519 metreküp. 2030 yılında Türkiye’nin 1120 metreküpe düşmesi hesaplanıyor. Belki 2040’larda Türkiye su fakiri ülkelerden biri olacak.”
Tarım ve gıda konusunda çok güzel bir ülkede yaşadığımızı belirten Sarıçay, “Eskiden Doğu Bloğu’ndan, Rusya’dan gelenler şaşırıyormuş. Karpuz bile seyyar olarak satılıyor diye. Çiftçimizin kıymetini bilelim, gıdamızı israf etmeyelim” diyerek sözlerini sonlandırdı.