Efes Çevre Doğa ve Kültür Derneği Çevre Günü Dolayısıyla Selçuk’ta basın açıklaması yaptı
Efes Çevre Doğa ve Kültür Derneği Çevre Günü Dolayısıyla Selçuk’ta bulunan Sivil Toplum kuruluşlarının desteğiyle basına ve kamu oyuna bir açıklama yayinladı.
Basın Açıklamasını Efes Çevre Doğa ve Kültür Derneği Yöneticisi Avukat Nihal Sarıpınar okudu. Açıklamasına:”Basına ve Selçuk’un Güzelim İnsanlarına diye Başlayan Sarıpınar.
ÇOK GEÇ OLMADAN…
Bugün 5 haziran Dünya Çevre Günü. 1972 yılında İsveç’in başkenti Stockholm’de gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü ilan edilmiştir.
Bu yıl Dünya Çevre Günü “ Ekosistem Restorasyonu ” teması ile işlenecektir. Restorasyon!.. Sadece bu tanımlama bile yaşam alanlarımıza onarmamız gerekecek şekilde zarar verdiğimizin bir itirafıdır.
Birleşmiş Milletler tarafından, bu Dünya Çevre Günü’nde ormanlardan tarım arazilerine, dağların tepesinden denizlerin derinliklerine kadar; doğayı sömürmekten vazgeçme, kayıpları, hasarları önleme, durdurma ve iyileştirme çalışmalarıyla milyarlarca hektarlık alanı canlandırma misyonu başlatılmaktadır.
Şimdi Ülkemizdeki çevre felaketine dönüşmüş tahribatlardan; Marmara Denizi’nden Kuzey Ege’ye doğru salınarak ilerleyen müsilajdan, İkizdere’de, Kaz Dağları’nda ağaçların kesilmesiyle çıplaklıklarından utanan dağlardan, tutsak edilip akamayan derelerden, kuşların kanatlarını takıp, özgürce dönen rüzgar enerji santrallerinden, insanı soluksuz bırakan termik santral bacalarından söz etmeyeceğim. Antartika buz sahanlığından kopan, alanı 4320 kilometre kare olan buzdağından, küresel ısınmadan, iklim değişikliğinden, içimize içimize esen bize yabancı çöl rüzgarlarından, aylardır Selçuk’un göklerinde buluşup, yağmamaya sözleşerek dağılan kapkara yağmur bulutlarından da…
Selçuk!
“ Yurdum benim, şahdamarım.”
Uygarlıkların yükseldiği bereketli topraklarını betonla kaplanmaktan, dallarında sincapların zıpladığı ağaçlarını kesilmekten, başta Filamingolar olmak üzere sayısız kuş türüne, ılgınlara, sazlara ev sahipliği yapan, “çorak alan” diyerek kıymetini bilmediğimiz, Sulak Alanımız deniz kara arasında su filtre sistemi görevi yaptığından öncelikle korunması gereken ekosistemlerdir. Ayrıca bu alan Pamucak’la Selçuk arasında hava koridoru olup, rüzgarıyla denizin kokusunu, gün batımını biz Selçuk’a taşıyan alanlardır.
İzmir İli Selçuk İlçesi sınırları içerisinde yer alan 12. Grup Doğal Sit Alanlarının koruma Statülerinin “Doğal Sit – Nitelikli Doğal Koruma Alanı” ve “ Doğal Sit- Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak tescil edilmesinin uygun olduğu, 06.01. 2020 tarihli, 2743 sayılı Bakanlık Olur’u verilmiştir!
Bakanlık Olur’unun iptali istemiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na karşı dava açılmıştır. Davacılar; TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi, Ege Çevre ve Kültür Platformu Derneği, Efes, Çevre, Doğa ve Kültür Derneği ve dava konusu işlemin yaratacağı çevresel risklerden etkilenecek, bizler; Selçuk’lu Yurttaşlardır.
Dava çerçevesinde 28. Mayıs 2021 tarihinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sırasında çok net bir biçimde görülmüştür ki; bu karardan, Çamlık, Meryemana, Koru Dağı civarı, Sulak Alanlar, Antik Kanal, Pamucak, Pananos, Cıvaşır ve Döşeme Mevkii, Küçük Menderes Deltası, Gebekirse ve Alaman Gölü çevresi yapılaşmaya açılacak ve yıkıma uğrayacaktır. Ve Selçuk; Selçuk olmaktan çıkacaktır.
Selçuk!
“ Yurdum benim, şahdamarım.”
Pamucak, Pananos Bölgesi ile ilgili 2007 yılında, Selçuk- Pamucak Revizyon Nazım İmar Planın iptali talebi ile Danıştay’da açılan dava; 2014 yılında anılan planların; şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına, kamu yararına uygun olmadığı gerekçesi ile kabul edilmiştir. Bu karar ne yazık ki; Dava konusu olan Bakanlığın Olur’u ile görmezden gelinmiş, bölgeyi koruyan sit kararları, ulusal yasalar ve uluslararası Ramsar Sözleşmesi yok sayılmış, doğal sit alanları bilimsel ve bütünsel korumalardan uzak, adeta küçük parçalara ayrılmıştır.
Doğal sit alanları Ülkemizdeki korunan alan statüsündeki alanların başında gelirken;
Meryem Ana Tabiat Parkı’nı kapsayan alanda yapılan değişiklikle, bu bölgenin bir bölümünün tamamen doğal alanı dışına çıkarıldığı tespit edilmiştir. Oysa; UNESCO Dünya Kültür Miras Listesinde yer alan; 2006 yılındaki büyük yangının yaralarını daha saramamış, Meryem Ana Tabiat Parkı ve Meryem Ana Evi Koruma altındadır.
Ah Meryemana, Bülbül Dağı! Neden susarsın?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığına açılan dava konusu karar uygulanırsa; doğanın telafisi mümkün olmayacak bir şekilde tahribata açık ve savunmasız bir hale gelecektir. Dünya genelinde iklim değişikliğinden kaynaklı bir ekolojik duyarlılık yaşanırken, gelecek kuşakların sağlıklı bir çevrede yaşama hakları da ellerinden alınmış olacaktır.
Oysa, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre; herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Sahi, nedir çevre?İnsanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca iç içe oldukları, biyolojik, fiziki, sosyal, ekonomik ortam mı sadece? Yoksa Selçuk’umuzdaki gibi; doğal, arkeolojik ve tarihi zenginliklerle de yükselen, bizi besleyip büyüten kültür mü?
Evet diyorsak; dünyaya her saniye büyüyen karbon ayak izlerimizi bırakmak yerine, Pamucak’ın, Pananos’un eşsiz, ışıltılı, sarı sıcak kumlarına bıraktığımız çıplak çocuk ayak izlerimizin peşinden gidelim. Hep birlikte… El ele…
Efes Çevre Doğa ve Kültür Derneği
Özgür Aydoğan
Noyan Çalıkuşu
Zuhal Gülümser
Tekin Karadağ
Nihal Sarıpınar
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZ