Gelin sizinle bir komplo teorisi kuralım.

Uzun zamandır ülkenin çeşitli yapıların yönlendirmesi ile dindarlaştırıldığını ve fakat dindarların yönetime gelmek için hazır olduklarını ama yönetimde kalmak için hazırlıklarının olmadığını yazdım.

Teorik olarak iddia ettiklerini iktidar olunca inkara yada görmezden gelmeye başlamaları  önemliydi.

Belki de onları iktidara hazırlayanlar böyle yetiştirdi, bilemem araştırmaya muhtaç bir konu.

Hatta geçenlerde camianın hatırı sayılır teorisyenlerinden Yusuf Kaplan Yeni Şafak gazetesinde yazdığı yazısında sanki bu güne kadar iktidar başkalarıymış gibi İslami ilke ve prensiplerin tek çözüm olduğunu önermiş.

Artık nerenizle gülersiniz bilemem. Bu pişkinlik seviyesine çıktı.

Son zamanlarda yeni yönetimin CHP eli ile seküler ve dine aşırı saygılı bir kadro ile olacağını savunmuştum ama iktidar pragmatizmi bir anda milliyetçiliğe döndü.

2007 yılında Cumhuriyet Mitingleri sonrası cemaatle iş tutan iktidar cemaatin yok edici hırsı karşısında kendine en büyük düşman bildiği ve üzerine operasyonlar yapıp savcısı olduğu Ergenekon namlı yapının unsurları ile iş tutmayı kendi pragmatik anlayışı gereği olumlu gördü.

Buradan çıkan sonuç bana göre cemaatin tasfiyesi fakat geri kalanların biatının alınarak yaşamasına izni verilmesiydi.

Hatta bu günleri hazırlayan ve en son Suriye’de başımızı derde sokan egemen güçler bir marjinal kahraman yaratmak için Selahaddin Demirtaş’ı hapsederek yada hapsedilmesini önererek Kürtlerden kahraman çıkarıp farklı 28 Şubat taktikleri ile O’nu da devlet başkanı yapmayı planladılar ama ne yazık ki plan şimdi ağır hasar aldı.

Yani Suriye operasyonu sonucu ümmetin temsilcileri milletimiz karşısında tavır alınca din kardeşliği ütopya oldu, geriye milletin bölünmez bütünlüğü kaldı.

Kaynağı Rus diye bir milletin olmadığı aslında onların da Türk olduğu iddiasını içeren Bolşevik ihtilali sonrası savunucuları artan Avrasyacılık önermesi bir şekilde kendine alan buldu.

Milliyetçiliği ayakları altına alıp İslam kardeşliği üzerinden barış tesis etmek isteyen iktidarın yöneticileri ve bizzat Başkan Erdoğan Türkçü söylemlere çok hevesli başladılar. Hatta rabiayı bırakıp asker selamına geçti.

Geçtiğimiz günlerde Azerbaycan’da yapılan Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi toplantısın da yeni bir Turan birliğinin temelini atmakta da çok hevesliydi.

Yani tüm olaylar önce liberaller ile koalisyon sonra cemaat ile en sonunda Ergenekon ( Avrasyacılar) ile yapılan iş birliği ve  hatalı iç ve dış politikalar sonucu memleketin sarılacağı tek dal Türk milliyetçiliği oldu.

İşin aslına gelecek olursak hali hazırda Türk milliyetçiliğini savunanlar içerisinde fikri ve ırki sosyolojisi Türk olanları bulmak hayli zor.

Netice de milliyetçilik yükselen gerçek değer olarak globalcilerin tüm itirazlarına rağmen var olacak.

Ama memlekette süreç yönetenler çok fazla savrulduğu için aynı dindarlık iddiası gibi o kavram da zarar görebilir.

Bunun sonucunda İslamcıların eliyle kurdurulamayan büyük Kürdistan nesep olarak Türk olmayan Türk milliyetçileri eli ile kurdurulabilir.

Şimdi bu  komplo teorisine karşı önermem ise bir an evvel Yörük ve Türkmen olarak ayrıştırılması başarılan Anadolu evlatlarının keşfedilerek sadece bu memleket için seve seve can veren insanlar olmaktan çıkarılıp hem dini akaid hem de karar verici olarak inisiyatif alması sağlanmalıdır.