İKİ GÜZEL ADAM
Dostum Zeki Buzgan gel seni Türkiye Yazarlar Birliğine üye yapalım dediği zaman çok heyecanlanmıştım.
O devasa şiirleri, hikayeleri, romanları yazanlarla aynı çatı altında bir şeyler yapmak çok değişik bir duyguydu.
Üyeliğe kabul edildikten sonra ilk tanıştığımda pek bir duygu yakalamamıştım ama o dönem İzmir Şube Başkanı olan Mahir Adıbeş ve yardımcısı Naci Gümüş’ü ile muhabbetimiz ilerleyince farklı bir dünyaya adım attığımı anlamıştım.
Bu iki güzel adam gönlümü ferahlatan vahanın sanki giriş kapısıydı.
Son dönemde yaşadığı sıkıntıları içine atıp sorunlar çözüldüğünde boşalan zemberek gibi akciğer hastalığına yakalanan ve o naif ruhunu Rahmana teslim eden Naci Abi, tanıyan herkesin takdirini kazanmış bir insan ve şairdi.
Diyarbakır’ın Ergani’sinde yetişen ve hemşerisi Sezai Karakoç hayranı olan Naci Abi ile 80’li yılların Diriliş dergisi muhabbetlerini yapmak benim için unutulmaz bir hatıradır.
Kirlenmemiş gönlün tutkulu ve samimi dizeleri ondan bize hatıra kaldı.
Kıymetini bilene.
Yazar Mahir Adıbeş’e gelince, içinde çok hırçın bir çocuğu barındıran bu güzel adam dışında ise o Anadolu’ya has yerel zarafeti en zirvede yaşayanlardan.
Anadolu’nun doğusunun iklimi sanırım karakterine derinden nüfuz etmiş.
Hikayeleri buram buram Anadolu ve bana göre birazda bozkır kokar.
Belki Torosların tadını bile alabilirsiniz.
Ege dağlarında gezen bir Efe bile bu hikayelerde size yabancı gelmez.
Karadenizin hırçınlığı Trakyanın kızanları o hikayelerde bir köşesinden olsa bile kendine yer bulabilir.
Samimi bir Türk milliyetçisinin sahip olması gereken tüm vasıfların temsilcisidir Mahir Adıbeş.
Biraz fazla romantik ve duygusal hali bile merak edilen takip edilen ve güvenilen adam hüviyetini hiç değiştirmez.
Derinliğine indiğiniz zaman değerleri için sürekli kaygılanan ve çözüm arayan bir gönül insanını bulursunuz.
İzmir’in bu çorak kültür sanat ikliminde vahada ki su gibi belki de bir kardelen gibi olan bu iki güzel adamdan biri bize, diğeri Allah’a emanet.