“Dünya alem duysun!”

“Dünya alem duysun!”
  • 11 Ocak 2018 13:33
  • A+
    A-

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, merkezi hükümet tarafından kente yapılan yatırım tutarının 45 milyar lira değil 13 milyar lira civarında olduğunu söyledi. Kocaoğlu, “Büyükşehir Belediyesi bir garip belediyedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ise bir dev.. Merkezi Hükümetin İzmir’de belediyeden daha az yatırım yaptığını dünya alem duysun. Lafa gelince 45 milyar… Bir sayalım bakalım.. Maliye Bakanlığı kayıtlarında var: Merkezi hükümet İzmir’e 13 milyar küsur yatırım yapmıştır, biz de 14 milyar küsur.. Koskoca devlet, İzmir’e ve İzmir halkına, Büyükşehir Belediyesi’nden daha az yatırım yapmayı uygun görmüş 14 senedir.. Konu şu: ‘Ey İzmirli, sen bana oy ver, ben sana hizmet edeceğim. Bana oy vermezsen sana hizmet etmeyeceğim.’ İzmir’e neden böyle yapa rlar, bunun izahı yoktur.”

 

Yayın hayatına merhaba diyen Son Söz TV’nin ilk canlı yayın konuğu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu oldu. Kent ve ülke gündemine ilişkin önemli açıklamalar yapan Başkan Aziz Kocaoğlu, Türkiye’nin yaşadığı sorunların başında gelir dağılımı adaletsizliğinin geldiğini söyledi. Başkan Kocaoğlu, Büyükşehir Belediye Meclisi’nde de önemli konulara değindi.

"Dünya alem duysun!"

 

Raylı sisteme devam

Kentte ulaşım altyapısı ile ilgili yürütülen çalışmalarla ilgili soruları yanıtlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 2018 yılında raylı sistem yatırımlarının devam edeceğini söyledi. Trafik yoğunluğunun  temelinde özel araç kullanımının artmasının yattığını dile getiren Başkan Kocaoğlu, “Hepimiz biraz rahatız. İşin ekonomik tarafını düşünmüyoruz. Tek başımıza bir araçla işe,  alışverişe gitmeyi yeğliyoruz. Trafik kentin merkezinde sıkışık. İzmir’in yıllardır biriken alt yapı sorunları var. Kanalizasyon, su şebekesi, yollar, tramvaya varıncaya kadar yürüttüğümüz pek çok çalışma nedeniyle bir yoğunluk ve trafikte  bir yoğunluk meydana getiriyor. Biz Aliağa-Menderes arasındaki İZBAN hattını yapmasak, İzmir Metrosu’nu uzatmasak ve metro çekerlerini artırmasaydık durum daha kötü olurdu. Bugün raylı sistemle 700 bine yakın yolcu taşıyoruz. Konak Tramvayı ile birlikte bu rakam 850 bini bulacak. Bu yatırımları yapmasaydık, 850 bin yolcu taşıyabilmemiz için yaklaşık 1000 adet otobüsün trafiğe girmesi gerekecek, İzmir trafiği tamamen kilitlenecekti. Raylı sistem yatırımlarımız devam edecek. Narlıdere metrosu için ihale süreci başlattık. Önümüzdeki yıl Buca metrosu için çalışmalara başlayacağız. Konak Tramvayı da önümüzdeki günlerde açılacak” diye konuştu.

 

 

Gizli kapaklı iş yapmam

Yüksek kredi faizleri nedeniyle Buca metro hattının askıya alınıp alınmadığı yönündeki bir soruya da cevap veren Başkan Kocaoğlu, popülist bir anlayışla hareket etmek yerine kredi faizlerini İzmir halkı ile paylaşmak istediğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Buca Metrosu projesini durdurmadık. Sürecimiz devam ediyor. Ben gizli kapaklı iş yapmıyorum. Hissiyatımı, geldiğim noktayı, ne yapmak istediğimizi, darboğazımın ne olduğunu, açılan kapının ne olduğunu hemşehrilerimle paylaşmak istiyorum. Ulaşım Master Planı sunumunda bu konuya değindim. Dış politika ve ekonomi belediyeye nasıl yansıyor? Biz metro gibi, tramvay gibi projelerimizi uluslararası kredi kuruluşlarından aldığımız krediyle yapıyoruz. İki tane kıskaç içinde kaldık. Kredi faizleri arttı, diğer yandan  enflasyondan dolayı Dolar ve Euro yükseldi. Ben  Türkiye’nin dış politikasının uzun süre bu kadar krizli gitmeyeceğine inanıyorum. Kısa zamanda normalleşirse, kredi faizleri o kadar aşağıya çekilecektir. Belki biz bu projeyi 3 veya 5 ay erteleyebiliriz. Ama İzmirli derse ‘yüzde 5 faizle borçlan yap’..  Fah iş kredi maliyeti ile karşı karşıya kalırız. Popülist davranıp kimseye bir şey söylemeden yüksek faizle Buca Metrosu’nun temelini atarsam, gelecek kuşaklara büyük bir yük yüklerim. Buna ben tek başına karar veremem. Belediye bürokrasisi ile de karar veremem. Bunu hemşerilerimle paylaşmak istedim. Ankara’dan Buca Metrosu için onay 5–6 ay sonra gelecek. Bu süre içinde kredi faizinin düşmesi konusunda gelişmeler yaşanabilir. Biz de bu süre içinde İzmirli hemşerilerimizle yüksek faiz giderlerini tartışmak, onları bilgilendirmek istedik. Durum budur.”

 

2005’ten beri İZBAN’da sinyalizasyon ihalesi bekliyoruz

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İZBAN’daki yoğun yolcu talebine nasıl cevap verileceği yönündeki soruyu ise şöyle yanıtladı:

“Şu anda bizim problemimiz 3. veya 4. hat değil. Bizim problemimiz 2 hatlı sistemin kapasitesinin kullanılabilir olmasıdır. Biz İZBAN hattının kapasitesini kullanamıyoruz. Bizim asıl problemimiz, bu hatta sinyalizasyon yok. Sinyalizasyon, trenlerin bilgisayar ortamında taşınması, seyri sefer yapması demektir. Şimdi diyecekler ki ‘hayır, bizim  sinyalizasyonumuz var’. Ama TCDD’nin sinyalizasyonu hiçbir şeye cevap vermiyor. Sinyalizasyon ihalesi 2005 yılından bu yana konuşuluyor ama hala ihaleye çıkılmamıştır. İZBAN’da yapılacak üç iş var. Bir, sinyalizasyon ihalesine çıkılacak. İki, İzmir’in ilçelerinden, yakın illerden gelen banliyö hatları Menemen’de ve Torbalı’da sisteme ücretsiz dahil edilecek. Üç, yük trenleri limana İZBAN’ın çalışmadığı saatlerde çalışacak. Böylece İZBAN yolcusu ikiye katlanacaktır. Potansiye l yolcu vardır. Kimse Aliağa’daki fabrikasına servislerle yolcu taşımak istememektedir. Ancak bazen TCDD gibi devlet kurumları kendi gayrimenkullerini korumak üzere bir tavır sergilerler. O tavrın siyaseten aşılması gerekmektedir. TCDD hattını İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne mi teslim edeceğiz? Hayır, ama bugün yüzde 50 ortaklıkla kurduğumuz dünyaya örnek olmuş bir projeyi rantabl kullanamıyoruz.”

 

90 dakika kalk-ma-ya-cak

Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, toplu ulaşımda 90 dakika içinde sınırsız aktarma imkanı sunan sistemin kalkacağına yönelik söylentileri de kesin bir dille yalanladı. 2008 yılında başlayan 90 dakika uygulamasının 10 yıldır başarıyla sürdüğünü dile getiren Başkan Kocaoğlu, “Biz bu sisteme 1,5 sene tartışarak karar verdik. Dar gelirli hemşerilerim ev kiralarından dolayı şehrin uzak noktalarında otururlar. Biz 90 dakikayla dar gelirli hemşerimizi sübvanse ediyoruz. Niye kaldıralım ki? Her seçim arefesinde ’90 dakika kalkıyor’ diye hemşerilerimizin kafasını bulandırmaya çalışıyorlar. Bu konu artık bayatladı. Siyasi koz olarak kullanmaya çalışmanın bir faydası yok” diye konuştu.

 

 

Toplu taşımayı kullanmak görevimiz

Vatandaşların toplu taşımı daha fazla kullanarak trafik yoğunluğunun azaltılabileceğini söyleyen Başkan Kocaoğlu, “Tramvay devreye girip yerleştikten sonra, merkezdeki otoparkların da süreleri dengelenecek. Daha sağlıklı otopark fiyat ve denetimi ile biz merkeze özel araçla gelmeyi biraz zorlaştıracağız. Bunu yapmak zorundayız. Aliağa’dan, Selçuk’tan raylı sistemle gelip aktarma yapıp yine ana noktalara gidebiliyorsunuz. Bir de bunu çok cüzi bir paraya yapıyorsunuz. Sizin paranızın çok olması, 8. kata arabayla çıkmanızı gerektirmiyor. Bu kentin bir yaşamı var, toplu taşımayı kullanmak gibi bir görevimiz var. Toplu taşımayı yaygınlaştırmadan, konforu atırmadan bugün söylediğim şeyleri söylememin bir anlamı yoktu. Buna rağmen ‘ben arabamı kullanıyorum’ dersen, caydırıcı otopark ücretini vereceksin. Bunları hep ber aber yapmak bizim vatandaşlık görevimiz” şeklinde konuştu.

 

İzmir’in kötülüğüne bir tek çivi çakmayacağım

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Kültürpark’ı yeniden ayağa kaldırmak üzere hazırladığı proje ve İzmir Enternasyonal Fuarı’na ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Başkan Kocaoğlu, İEF’ye son iki yıldır iki büyük şirketin sponsor olduğunu, bunun da fuarın eski yıllarına dönmesine katkı sağladığını söyledi. Kültürpak’ın satılacağı yönündeki iddiaları da yanıtlayan Başkan Aziz Kocaoğlu, şunları kaydetti:

“Her yeri satabilirsiniz, Kültürpark’ı asla satamazsınız. Ben bir şey satmıyorum ama satanların kim olduğunu çok iyi biliyoruz. Kültürpark’a sadece bir kara parçası olarak değil, manevi miras olarak İzmirliler var olduğu sürece kimse bir şey yapamaz. Bizim yaptığımız şey çok farklı. Ancak yönlendirme, algı diye bir şey var. Bu sonunda bizi yıpratmaya yönelik bir algı operasyonudur. Ağaçlar yaşlandı, kiminde hastalık var, kiminin biyolojik ömürleri bitti. Atlas Pavyonu’nun ömrü bitti, fuar holleri de aynı şekilde. Gaziemir’de Fuar İzmir’in kurulmasıyla birlikte hollerin işlevi bitmiş oldu. Ama bu arada Kültürpark içindeki sert zemin, yani beton yığını arttı. İsmet İnönü Sanat Merkezi’ne yeterli bakımı yapmamıza rağmen artık adam olmuyor. Atlas Pavyonu da öyle.. Celal Atik Spor Merkezi’ni yıkıp yerine başka bir spor salonu ve toplantıların da yapılabileceği yeni bir tesis yapıyoruz. 35 bin metrekare yer yıkıp 11 bin metrekaresini bir kültür-şov merkezi haline getireceğiz. İEF’yi yapabilmemiz için de sergi salonu koyacağız. Bunun yanı sıra ağaç, bitki örtüsü sayısını artırıyoruz. Grand Plaza şirketimizin kendi işleteceği bir bölümle de, dar gelirli hemşerilerimizin nefes alabileceği bir yer haline getiriyoruz. Kültürpark planımızı Pakistan Pavyonu’nda anlattık. Herkes geldi, gördü ama bazı arkadaşları ikna etmek mümkün değil. Bu yaptıkları iş, İzmir’in kötülüğünedir. Ben İzmir’in kötülüğüne bir tek çivi çakıp gitmeyeceğim. 14 senedir yapmadım, bundan sonra da yapmayacağım. Birbirimize inanıp güvenmek zorundayız. Kültürpark’ı bu şekilde bırakmak isteyenler, kurullarda ona s arılanlar da İzmir’e kötülük yapıyorlar.”

 

Böyle devlet yönetilir mi?

Görevden alınan belediye başkanlarıyla ilgili de konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, “OHAL olmasa da, İçişleri Bakanlığı’nın bizleri görevden alma yetkisi var. Ancak bu durum OHAL’de daha da rahat oluyor. Herkes görevden alınabilir. Bu bir süreç. Anormal bir süreç. Bu konuda ne söylenir ki? Ankara, İstanbul, Bursa… Türkiye’nin en büyük şehirleri.. İstanbul’u aldın görevden, Ankara’yı aldın görevden, Bursa’yı da aldın görevden… Türkiye’de nüfusun kaçta kaçı seçilmiş belediyeyle yönetiliyor? Ne kadarı halkın seçmediği belediye başkanıyla yönetiliyor? Ataşehir’i, Beşiktaş’ı aldın. Adamı (belediye başkanını) aldın diye bir şey olmaz. Seçilmiş belediye başkanının suçu varsa Danıştay’a göt& uuml;rür, zimmet çıkarırsın. Hapse girmesi gerekiyorsa hapse girer, para ödemesi gerekiyorsa para öder. ‘İstifa et kardeşim!’ Ya suçu vardı ya da suçu yoktu. İstifa etmeyene de sorgu sual, soruşturma başlatıyorsunuz. Böyle devlet yönetilir mi?” dedi.

Toplama adamlara belediye başkanı yuhalattırılmaz

Başbakan Binali Yıldırım’dan Mayıs ayından beri randevu alamadığını belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başbakanı Aziz Kocaoğlu, “Selçuk İZBAN hattının açılışında yaşanan krizin de bağlantısı olabilir. Olmayabilir de..  Ancak biz randevuyu açılıştan çok önce istemiştik. Orada Başbakan’ın önünde, 3 bakanın, o kadar milletvekilinin önünde yarı yarıya hissedarı olduğumuz İZBAN’ın açılışında bir belediye başkanı ‘yuhalattırılmaz’. Orada hata sayın Başbakan ve bakanlardadır. Toplama adamlara bir belediye başkanı yuhalattırılmaz. Cumhurbaşkanı’na tezahürat edene ben neden tepki göstereyim? Binali Bey’e hiç yakışmadı. Tam tersine beni çağırıp özür dilemesi gerek. Büyüklük de, devlet adamlığı da burada ortaya çıkar. Aynı şeyi zamanın Sanayi ve Ticaret B akanı Nihat Ergün’e İzmir Enternasyonal Fuarı’nın açılışında yaptılar. Ben gereğini yerine getirdim. Böyle ufak hareketlerle prim kazanılmaz. Doğrunun yanında durarak, kimsenin izzeti nefsine dokundurmadan; ilkelerine, yaşam felsefene sahip çıkarak yaşanır ve adam olunur” diye konuştu.

 

Oda seçimlerine karışmam

İzmir Ticaret Odası’nda yaşanan seçim sürecine ilişkin değerlendirmeleri de sorulan Başkan Aziz Kocaoğlu, “Hiç bir odanın seçimine karışmam. Hatta önceki yıllarda en samimi arkadaşım Alaattin Yüksel oda seçimlerine girdi. Ona da karışmadım. Çünkü bunlar meslek kuruluşudur. Kentteki tacirlerin kendi aralarında yaptığı bir oylamadır. Bizim o konuda yorum yapmamız yanlıştır. Hem Ekrem Demirtaş’a, hem Mahmut Özgener’e başarılar diliyorum” dedi.

Bu haber ilgini çekebilir ->  Konak’tan Engelliler Günü’nde farkındalık yürüyüşü

 

Siyaset adil yapılır

İzmir’in merkezi hükümetin yatırımlarından hak ettiği payı alamadığını dile getiren Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, şöyle devam etti:

“Her şey biter, gerekçe bitmez. Pinpon topu gibi bizimle oynanıyor. Git gel, git gel! Hemşerilerimiz duysun: 14 senedir İzmir’i yönetiyorum; merkezi hükümetten yasa gereğince bize verilmesi gereken, yani İzmir’in vergi gelirlerinden doğan hakkımız dışında bir kuruş para almadık. Ama merkezi hükümetin imkanının daha çok olmasına rağmen, onlardan daha çok yatırım yaptık. Merkezi hükümetin bütçesiyle İzmir Büyükşehir Belediyesi’ninkini kıyaslamak mümkün değil tabi ki. Ama merkezi hükümet o kadar az yatırım yaptı ki, kendi gücümüzle yaptığımız yatırımlar onu geçti. İzmir gelişiyor, güzelleşiyor. Merkezi hükümet de bunu yaparsa, ülkenin kalkınmasında kaldıraç olur. İzmir’in bu potansiyeli var. Üstelik bu potansiyel, ülkenin kalkınmasına ve ke ndi başarılarına da katkı koyacak. İzmir’e neden böyle yaparlar, bunun izahı yoktur. Siyaset adil yapılır, vatandaşa eşit davranılır, hiçbir alt kimliğe bakmadan; mezhebine, siyasi görüşüne bakmadan yapılır. Merkezi hükümetin 15 yıldır bir siyaset yapma biçimi var. Konu şu: ‘Ey İzmirli, sen bana oy ver, ben sana hizmet edeceğim. Bana oy vermezsen sana hizmet etmeyeceğim.’ İzmirli de diyor ki, ‘Bu zaten memleketin parası. Beni tehdit etme, bana yapacağın görevi lütuf olarak sunma. Ben en önemli illerden bir tanesiyim, görevini yap. Ondan sonra oy veririm vermem ama bakış açım daha iyi olur.’ Hükümet de diyor ki, ‘beni ilgilendirmez, ben patronum!’ 15 senedir bu böyle devam ediyor. Oy yoksa yatırım da yok. Siyasi mantalite olarak sağlıklı mı, doğru mu? Bu tutumuna rağmen İzmir, kendi dinamikleri, belediyelerin, iş adamlarının, meslek odalarının ve hemşerilerimizin katkılarıyla Türkiye&rsqu o;nin en hızlı büyüyen kenti. Kredisi en yüksek kenti. Tarımı biz büyüttük şimdi sanayiye dokunmaya, hizmet sektörüne dokunmaya çalışıyoruz.”

 

Ortada bir cenaze var

Çok tartışılan Basmane  çukuru konusuna bir kez daha açıklık getiren Başkan Kocaoğlu, “Göreve geldiğim günden bu yana, buna benzer 4-5 problem vardı, bir kısmını çözdük. Bir kısmını çözemedik. Basmane çukurunu çözmek için uğraşıyoruz. Oradaki hissemizi arttırdık. Odalarla görüşerek yaptık bu işi. Bazı arkadaşlar ‘Bu yapılmasın, bunu belediye satın alsın’ diyor. Belediye kendi malını mı satın alsın? Zamanında burada böyle bir iş olmuş. İyi niyetle yapılmış ama ortada bir cenaze var. Kentlilerin yararına nasıl kaldırabilirsen öyle kaldıracaksın. Eski belediye başkanı başlatıyor bu işi. Bırakın Basmane çukurunu, Konak Meydanı’na Galeria yapmaya kalktı. Şimdi bize ‘Burayı al, yeşil alan yap’ deniyor. Başka birisi olsa, bilmiyor diyeceğim. Sonra mahkeme mahkeme süründür& uuml;yor. Burayı geri al! Nasıl geri alacağım? Bir iş yapılmış, 5-6 tane ortağı var, kayıpları var, zarar etmişler. Plandan dolayı en güzel çözümü buydu. Biri alacak, belediyenin hissesini yapıp bırakacak, bu cenaze de kalkacak. Hele hele başından beri bu işin içinde olan, yaklaşık aynı projeyi 5 emsal alan insan da sadece durup bakıyor; burası da ayrı bir iş” dedi.

 

Partim için sorumluluk üstlendim

Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen CHP İl Kongresi ve partinin önemli isimlerinden Alaattin Yüksel ile aralarındaki ilişkiye yönelik bir soruya yanıt veren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Yüksel ile aralarının bozulmadığını ve bozulmasının da söz konusu olmayacağını söyledi. Başkan Kocaoğlu, il kongresinde izlediği yol ile ilgili de şu değerlendirmelerde bulundu:

“Şimdi bu konu çok konuşuluyor. Ben de niye böyle bir yol, yöntem izlediğim noktasında açıklama yapmak istiyorum. Bütün siyasi partilerde, en eski de biz olduğumuza göre, o kadar çok ekipler var ki.. Herkes de herkesin ayağına basmış, bazen beraber olmuş. Beraberlikler,  destekler unutulur, ayağına basmalar hiç unutulmaz. Ülke çok önemli iki seçime gidiyor.  Buraya bir il başkanı, il yönetimi gerekiyor. İl başkanı ve il yönetiminin toparlayıcı olması lazım. İzmir’den genel kabul görecek, partiyi toparlayacak ve bu zor seçimleri gerçekleştirecek bir kadro gerekiyor. Şöyle bir baktığımızda, ben ilçe başkanı, belediye başkanı, il yönetim kurulu üyesi, disiplin kurulu üyesi, milletvekillerinden oluşan yüzü aşkın kişiyle konuştum.  Sonra tekrar b irebir görüştüm.  Grupları,  klikleri birleştirecek bir profil çıktı. İzmir’de partiyi temsil edecek bir profil. O zamana kadar da aklımda kimse yoktu.  Sonra arkadaşlarla beraber yine bu saydığım yönetim kurulu,  ilçe başkanları ile birlikte Deniz Yücel arkadaşın ismi üzerinde mutabık kalarak birlikte karar verdik. O karardan sonra benim işim bitti. ‘Herkes adayına sahip çıksın’ dedik ve salonda da hiçbir şeye karışmadım.  Böyle bir şeye ihtiyaç vardı. Bu çalışmayı İzmir’de Büyükşehir Belediye Başkanı’ndan başka yapacak kimse yoktu. Keşke olsaydı ama yoktu. Ben de partimin toparlanması, daha iyi yerlere gelmesi için böyle bir sorumluluğu üstlendim. Bundan sonra Deniz Yücel ve yönetiminin yaptığı çalışmalarda başarılı olması, partimizi daha yukarılara taşıması bizi de manen çok sevindirecek ve rahatlatacaktır . Bu süreçte katılımcılığı ön plana çıkarttık. Katılımcılıkla doğru okursun. Ama üç beş arkadaşınla oturup doğruyu okuyamazsın tam tersi hataya sürüklenirsin. CHP yönetiminde seçilmiş,  ön safta siyaset yapan arkadaşların duygu ve  düşüncelerini bir potada eritip böyle bir süreç yaşadık.  Bu süreci CHP’ye yakışır hale getirdik. Bir arkadaşın sinirleri gergindi. Ondan dolayı bir olay yaşandı; yoksa mükemmel bir kongreydi”.

 

Hükümete teşvik çağrısı

Konuşmasında hükümetten organize sanayi bölgeleri için teşvik talebini de yineleyen Başkan Kocaoğlu, “Hem  İzmir Ticaret Odası, hem Ege Bölgesi Sanayi Odası başkanlarımız, kentin kanaat önderleri ile birlikte İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu’nda yaptığımız toplantılarda hükümetten bir talebimiz oldu. ‘İzmir’e teşvik vermeyin, kentimizde 13 tane alt yapısı bitmiş organize sanayi bölgesi var. Bu sanayi bölgeleri doluncaya kadar teşvik verin.  Alt yapıları çürüyor, ülke ekonomisi kaybediyor. Bunu verin, sonra kaldırın; yatırımlar gelsin’ dedim. İnciraltı’nın planlamasından yeni serbest bölgelere varıncaya kadar birçok konu var ama gerçekten son bir iki yıldır merkezi hükümet çok yavaş hareket ediyor.  Bürokrasi sadece yukardan talimatla iş yapıyor, normal rutin işleri yapmıyor. savsaklıyor gibi geliyor bana” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, yerli otomobilin üretimine de talip olduklarını bu konuyla ilgili toplantı yaparak, 8 kişilik komite oluşturduklarını ve çalışmaların sürdüğünü sözlerine ekledi. Son günlerde kamuoyunun gündeminde yer alan taşeron konusunda da bir açıklama yapan Başkan Kocaoğlu, “Biz taşeronu 2008 sonunda kaldırmıştık. Kanun Hükmünde Kararname’de belirsizlikler var. Kararname ne diyorsa onu uygulamakla yükümlüyüz. İşçi lehine olmasında yarar var. Biz bunu uyguluyoruz” dedi.

 

Bataklığa giriyorsun dediler; vaha yarattık!

Tarım politikalarıyla Türkiye’ye rol model olan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin üreticiye desteğinin süreceğini vurgulayan Başkan Kocaoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Parayı verebilirsiniz; burada para önemli değil. Önemli olan çiftçilerle beraber, kırsalla beraber yol yürümek inancı ve tutarlılığıdır. Biz kırsalla beraber yol yürüyoruz. Biz belediye başkanlığı yaptığımız müddetçe kırsaldan, kırsalın kalkınmasından, kırsalın yaşam standardının yükselmesi için yolundan parkına varıncaya kadar her şeyiyle birincil derecede uğraşacağız. Bu bizim temel görevimiz. Bundan taviz vermemiz mümkün değil. Herhangi bir masraftan kısabiliriz ama biz tarımı farklı bir felsefe ile kalkındırdık. Geçen gün gazetede bir haber vardı. Merkezi hükümet birçok ilde tarıma teşvik vermiş. İzmir bunun içinde yok. Ama sonuç; Türkiye tarımı yüzde 2.1, İzmir tarımı  ise yüzde 5.5 büyümüş.  Bunun özeti bu. Biz üreticinin yanında olacağız ve kırsalı kalkındıracağız. Yola çıktığımızda kimse inanmıyordu. Vatandaşlarımız da müstehzi bakıyordu. Bizim arkadaşlar da inanmıyordu. ‘Bir bataklığa giriyor, ne olacak bunun hali?’ diye arkamızdan konuşuyorlardı. Bataklığa girmedik. Çiftçinin elinden tuttuk ve orada bir vaha yarattık; devam edeceğiz. Akıllı teşviklerle, insanların ihtiyacını onlarla beraber yol yürüyerek, onlarla beraber sorun çözerek tarıma destek vermeye devam edeceğiz”.

 

Bizi ayakta tutan, İzmirlilerin sevgisi

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 150. kuruluş yıldönümü etkinliklerine de değinen Başkan Kocaoğlu, “150. yılda o koltukta oturmak çok heyecan verici bir onur. İzmirli, belediye başkanına sahip çıkıyor.. Belediye tarihinin en zor süreçlerden birini yaşadık İzmir’de ama şöyle bir baktığımızda, bizi ayakta tutan, motive eden İzmirli hemşerilerimizin çocuğundan yaşlısına, bakışlarındaki samimiyet, sevgi en büyük motivasyon kaynağımız. Biz de bu sevgiye layık olmaya çalışıyoruz. Dilerim buradan bir hoş seda bırakarak gideriz. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı gibi ulvi bir görevi bahşettikleri için, beni seçtikleri için ben ve ailem İzmirlilere minnettar kalacağız. Yorgunluk, şu, bu, düşünmeniz mümkün değil. Bana inandıkları için herkese teşekkür ediyorum .”

 

45 milyarı sayın bakalım!

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Ocak ayı ikinci birleşiminde de İzmir’in merkezi yönetim yatırımları açısından yeterli payı alamamasına değindi. Kent tarihinin en büyük yatırımlarından biri olan İzmir Banliyö Sistemi’ni hükümete mal etmenin yanlış bir bakış açısını olduğunu ifade eden Başkan Kocaoğlu şunları kaydetti:

“2004 yılından bu tarafa protokolün imzalandığı 2005 yılından bu tarafa kaç para harcadığını güncelleyecek bugüne getirecek ve o zaman kimin ne yaptığını, bu projenin kimin olduğunu, kimin emeğinin daha fazla olduğunu göreceksiniz.  Fransızların yarısını, İngilizlerin yarısını yaptığı, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kamulaştırdığı; kapitülasyonları, parası 1954 yılına kadar ödenen projeye ‘bu proje bizim projemiz’ diyemezsiniz. Orada bir iş yapılmıştır, o da Devlet Demiryolları tarafından Aliağa-Menderes arasındaki çift hat ve elektrifikasyondur. O da Oktay Vural’ın Ulaştırma Bakanı olduğu, Başbakanın Bülent Ecevit olduğu dönemde yapılmıştır.  Ak Parti gelince bitmedi; Aziz Kocaoğlu gelip de 10 sene öncenin parasıyla 700 küsur milyon, bugüne çevirdiğin zaman 1,5 milyar lira parayı alt ge& ccedil;it, üst geçit ve istasyonlara, atölyelere harcadıktan sonra bitti. Bunu iyice bilin, herkes bilsin. İzmir Büyükşehir Belediyesi bir garip belediyedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bir devdir. Merkezi Hükümetin Büyükşehir Belediyesi’nden daha az yatırım yaptığını dünya alem duysun. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nı eleştirmek için ‘şöyle böyle yatırım yapmış’ diyen merkezi hükümet, bu kente 45 milyar lira yatırım yaptığını söylüyor. Lafa gelince 45 milyar… Bir sayalım bakalım..  Maliye Bakanlığı kayıtlarında var: Merkezi hükümet İzmir’e 13 milyar küsur yatırım  yapmıştır, biz de 14 milyar küsur.. Önemli değil, ben 1 milyar-2 milyar aşağıda olabilirdim, zaten olmam lazım. Ben garip bir belediyeyim. Ama koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti, İzmir’e ve İzmir halkına, Büyükşehir Belediyesi’nden daha az yatırım y apmayı uygun görmüş 14 senedir..”

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.