Pars mı Bu? Bu Bildiğin Aslan!
Pars mı Bu? Bu Bildiğin Aslan!
İzmir Doğal Yaşam Parkı’nda dünyaya gelen minik bir aslan yavrusuna isim verilecekmiş. Ne güzel… Belediyemiz de halkı sürece dahil etmiş, anket açılmış, oylamalar yapılmış ve sonunda isim bulunmuş: Pars!
Tebrikler. Aslana “Pars” ismini vererek, biyolojiye okkalı bir tekme atmayı başardınız.
Yani nasıl diyeyim… Bir köpeğe “Kedi” adını vermek, bir tavşana “Kaplan” demek kadar mantıklı.
Veya bir veterinerin diplomasını ters çevirmek gibi bir şey bu.
Pars, yani leopar, kedi familyasının ayrı bir türüdür. Aslanla akraba olabilir ama akrabanızın adını çocuğunuza koymakla, çocuğunuza “Amca” demek aynı şey değildir.
Veterinerlik fakültelerinde ilk sene anlatılır bunlar. Anlaşılan, İzmir Doğal Yaşam Parkı’nda bu bilgi ya hiç anlatılmamış ya da giren çıkan anlamamış.
Ama daha vahimi şu:
Okullar, aileler, rehberler çocukları alıp Doğal Yaşam Parkı’na götürüyor. Ellerini tutup aslanın kafesine yaklaşıyorlar.
“Bak yavrum, bu bir aslan, adı da Pars.”
Çocuk da doğal olarak soruyor: “Anne… Pars değil leopar değil miydi?”
Anne cevap veremiyor, çünkü Doğal Yaşam Parkı önce kendisini kandırmış, sonra toplumu.
Eğitici olması gereken bir kurum, kafaları karıştırıyor.
Yarın bu çocuk kitapta “Pars = Leopar” yazdığını görünce “Ama ben aslan görmüştüm, ona pars diyorlardı” diyecek.
Bilgi değil, kafa karışıklığı kazandırıyorsunuz.
Bir isim meselesi deyip geçmeyin.
Doğru bilginin temsil edildiği yerlerde, en küçük ayrıntılar bile önemlidir.
Ama burada görüyoruz ki, bilgi değil, sadece gösteriş ön planda.
Son söz:
Minik aslanımızın sağlığı yerinde olsun. Ama ismini duydukça kendisi bile “Ben kimim?” diye içinden kükreyebilir.