Yeni Kamu Hizmet Anlayışı

  • 16 Ağustos 2016 16:09
  • A+
    A-

Yeni Kamu Hizmet Anlayışı2 yıl boyunca Devlet Kurumu ile Belediye Şirketlerinin ortaklığı  ile kurulmuş Türkiye’de ilk olma  özelliği taşıyan şirkette çalışırken yaşadıklarımdan sadece 2’sini paylaşmak isterim.

Birincisi kurumun Adapazarı’nda fabrikası mevcut. 15 arkadaşımla  ile birlikte Adapazarı’na gittik. Binlerce metrekare üzerine kurulmuş bir fabrika, 3-5 makine dışında tüm makineler atıl, gözlerimiz çalışan arıyor göremiyoruz. Kapı da soruyorum nerede bu insanlar ?  – Takılıyorlar.  Dedik – Biz İzmir’den Eğitim için geldik. Kapıda karşılayanlar önce – MAKAMA çıkmalısınız MAKAM görmeli. Dediler. Sanki görücüye çıkıyoruz. 3 saat hoş geldiniz vs ağırlanma. – Biz eğitim için geldik. Üzgünüz ama biz eğitim vermiyoruz. Neden ? Sizi yanlış yere getirmişler. Yarım gün böyle geçer gider.

İkincisi, İşletme esnasında gitmeyen, hatalı olduğunu düşündüğümüz yada İNSAN ODAKLI çözüm ürettiğimiz şeyler var. Çözüm üretecek kontrolör odasında yok. Binlerce insan zor durumda ve  HİZMET bekliyor. Ortalıkta YETKİLİ yok. Bulamayınca İŞİN yürümesi için Bölge Müdür Yardımcısını aradığımızda  -Neden Müdürü arıyorsunuz? Burada bir hiyerarşi var kardeşim. Ayıp ediyorsunuz. Biz senin genel müdürünü arıyor muyuz?

Yeni Kamu Hizmet Anlayışı

Buna benzer yüzlerce örnek verebilirim.  Türkiye gerçeğidir. Maalesef. İŞ yapmadan maaş alan.

Hele bir bu kurumun başındaki emekli devlet memuru ise uğraş ki İŞ Yapasın, yaptırasın. İmzalı ver kardeşim, Sendikayı başıma sarma kardeşim zırvalıklarını dinler durursun. Çalışan Performansı ülkeye, kuruma, yanındaki çalışana  katkısı SIFIR. Neden? Kısacası “bana dokunmayan bin yıl yaşasın”. Ancak güzel ülkem ve vatandaşları bunları HAK etmiyor.

Sorum şu hangi devlet kurumu İNSAN ve HİZMET Odaklı Çalışıyor? Bir çok devlet kurumuna gidin ”hizmet edebilme idealini” lütfen görmeye çalışın.

Bu arada işini mükemmel yapan, takip eden,  kamu çalışanlarını takdir etmemek mümkün değil. Hepsinin emeğine, yüreğine sağlık. Onlar sayesinde ayakta duruyoruz.

Sözüm ay sonu maaşını  bekleyen, hiçbir şeye dokun(a)mayan,  mazeret üretenlere sistemin ve hizmetin önünü tıkayanlara. Vatandaşa hizmet etmeyenlere edemeyenlere ya da BENDEN, SENDEN ONDAN diye ayrıştıranlara.

Hükümetin 100’den fazla kamu kurum kuruluşunu özelleştirme kapsamına alan  pakete karşı çok eleştiri var ancak konunun neden bu noktaya geldiğinin derinlemesine incelememiz gerektiğini düşünüyorum.

Küreselleşmenin getirisi bireycilik, girişimcilik, rekabetçilik gibi piyasa eksenli değerler çerçevesindeki yeniden yapılanma arayışları,  giderek artan kamu kesimin savurganlığının ve kaynak kullanımındaki verimsizliğin ekonomimiz için bir yük haline gelmesi, ülkemizin rekabet gücünü olumsuz etkilemiştir. Bu yeniden düzenlemeler kamu hizmetlerinin sunulmasında özel sektör kuruluşlarındaki gibi yalın, esnek ve kaliteli  örgütlenmenin gerekliliği karlılık ve verimlilik gibi piyasa temelli İNSAN ODAKLI  ilke ve uygulamaların popülaritesi bu anlayışın günümüzdeki konumuna ulaşmasına yol açmıştır.

Bu haber ilgini çekebilir ->  Başkan Çelik'e eleştiri: Bu görüntüler yakışmıyor!

Bu modeli yap-işlet-devret, yap-kirala-devret, işletme hakkı devri gibi farklı hizmet modelleri ile görebilmekteyiz.

Örneğin Çin’de alt yapı projeleri, Polonya’daki değişik uygulamalar, Hindistan, Moldova, Hollanda, Slovenya,  gibi daha bir çok ülkedeki uygulamalar örnek alınabilmektedir.

Kamu özel ortaklığı modeli başlangıçta, ülkelerin alt yapı yatırımları (havaalanı, köprüler, stadyumlar, hapishaneler, okullar, hastaneler vs)  karşılanmasında ihtiyaç duyulan finansmanı sağlamak için kullanılırken, günümüzde ise özel sektörün işletmecilik becerilerinden yararlanılacağı, kamunun ise yatırımların koordinasyonu, genel planlama, denetleme ve politika belirleme gibi alanlarda odaklanmasının sağlanacağı bir model haline gelmiştir.

Peki Neden?  Kamu Özel ortaklığına ihtiyaç duyulur.

Finansman yetersizliği, Teknoloji ihtiyacı, hizmetin yürütülmesinin gerektirdiği bürokratik yükten kurtulmak gibi nedenlerle bu yola başvurulmakta. Bir de uzun yıllar kurum/kuruluşlar yasalar ve üst düzey yöneticilerin vizyonsuzluğu nedeniyle tıkanma noktasına gelmiştir.

Bu model ilk kez İngiltere’de 1997 yılında kabul edilmiş.

Bu kapsamda ülkemizde özellikle Sağlık sektöründe uygulanan yöntemin, diğer sektörlere de örnek olabileceği  gelişmekte olan bir ülkemiz için  şüphesizdir.

Demokratik vatandaşlıkta, devlet ve vatandaş arasındaki ilişkilerde geçerli olan ilkeler; devletin vatandaşların çıkarlarını ve haklarını garanti eden bir düzen sağlanması öngörülür.

Kamu görevlisinin birincil görevi toplumu kontrol etmek değil, vatandaşa yardım etmek onun ortak çıkarlarını korumaktır. Kamu çalışanları kariyerlerini halka ve vatandaşa hizmet edecek şekilde yönlendirmek zorundadır.

Stratejik düşünmek ve demokratik davranmak

Kamu politikaları ve programları ile kamusal ihtiyaçlar ancak ortak çaba ve işbirliği ile sonuca ulaşır.

Hizmet müşteriye değil vatandaşadır. Kamusal çıkar ön plandadır. Taleplere cevap değil işbirliği ve güven ilişkisi de geliştirir.

Hesap verebilirlik basit değildir. Vatandaş çıkarı, politik kural, standartlar ve topluluk değerlerinde HUKUKA uygunluk ön planda olmalıdır.

Verimlilik dışında İNSANA KAYNAĞINA YATIRIM yapılmalı ve ETKİN İLETİŞİM YÖNTEMLERİ kullanılmalıdır.

Ancak şu unutulmamalı; kurumun LİDERİ üst yöneticisinin yanında, takımı da çok önemli,  dinleyen yöneticiler olmalı. Ortak aklı bulabilmelidir.

Kamu özel ortaklığı yolu açılan kurum/kuruluşların  “BİLİM ve AKIL” ile hareket edecek, Ahenk yaratan LİDERLERLE , Kaliteli İnsan Kaynağı ile iyi bir TAKIM çalışması ortaya koyacağına ve ÜLKEMİZE, MİLLETİMİZE daha iyi HİZMET edeceğine İNANIYORUM.

Hayırlı ve uğurlu olsun.

Sevgiyle paylaştım.

Kaynak: Sosyal Güvenlik Dergisi 2016/1

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.